M. Kemal AYÇİÇEK – 1 Ekim 2012
Yine başladı bu adam maval okumaya denecek ama olsun, hem zaten ben yazıları yazarken Ahmet, Mehmet, Cemil, Cemalettin ya da Abdulrezzak veya Şaziye şunu der bunu anlar diye yazmıyorum. Hem zaten yazı yazan insan da “bunu herkes okusun yoksa!” diye yazmaz, yazı yazmak, biraz hemhal olmak, belki hasbihal veya biraz da deşarj olma durumudur, yoksa ben şu kitleye şunları hele bir söyleyeyim de onlarda benim yazımdan ilham alsın da şunu yapsınlar hiç değildir, ha bunu böyle yapanlar yokmu elbette vardır ama ben kendimi onlardan saymıyorum. Başlığı atarken de gönlümün sesini dinliyorum. Ak Parti’nin 4.olağan kongresini izlerken geldi başlık aklıma,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da gömleği uzun kollu beyazdı. Çekedi çıkarmak için “izin verirseniz” diye sorduğu anda tamda.
Adam, işini gücünü bırakmış, ailesini, dostlarını, arkadaşlarını, kendini bir tarafa bırakmış çıkmış yola, güvendiği arkadaşları ile bir parti kurmuş ve bu parti ile 63 partinin katıldığı seçimlere girmiş, millet o 63 parti arasından tutmuş buna oy vermiş ve tek başına bunu iktidara getirmiş ve o adam Türkiye Cumhuriyeti’ne Başbakan olmuş. Anladınız siz onu, “Adam” dediğim Adam, Adam gibi Adam Başbakan Tayyip Erdoğan tabi ki. Ak Parti’nin 4. Olağan kongresinde, o iki buçuk saatlik konuşmasında yineledi, “Biz beyaz gömleklerimizi giyerek çıktık bu yola” diye. Onların bu “ Beyaz Gömlek” dedikleri, konuşması sırasında, “izin verirseniz çeketimi çıkarayım” dedikten sonra, üzerinde olan Beyaz gömlek değildi, onlar, yani “Beyaz Gömlekli siyasetçiler”, insanın öldüğünde ona sarılarak mezara kondukları kefendi. Evet, “beyaz gömlek” dedikleri, üzerlerinde giydikleri değil, kastettikleri kefenlerdir.
Nitekim Rahmetli Adnan Menderes’te, Rahmetli Turgut Özal’da, Rahmetli Necmettin Erbakan’da o “Beyaz gömlekli” siyasetçilerdi. Şimdi bana , “Ya Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit, beyaz gömlekli değiller miydi” diyenleriniz olabilir, onlar değildi. Süleyman Demirel’de hep Beyaz Gömlek giyerdi ama o Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın o konuşması sırasında, çeketini çıkardıktan sonra gördüğümüz “beyaz gömlek”ten giyerdi, oysa Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği manada (Kefen) ki “Beyaz Gömlek”ten giymezdi. Giymedi de nitekim, hala belki üzerinde beyaz gömlek vardır ama o beyaz, bahsedilen beyaz gömlek değildir. Bülent Ecevit’in gömleği de çivit mavisiydi hatırlarsınız, Rahmetli Alparslan Türkeş’in giydiği beyaz gömlekler de tıpkı Süleyman Demirel’in giydiği tür gömleklerdendi. Ama bu ülkede benim sözünü ettiğim o asıl “Beyaz Gömleği” Adnan Menderes giydi, Rahmetli Turgut Özal’da giydi ama o Süleyman Demirel’in giydiği uzun kollunun aksine meydanlar da kısa kollusunu giydi ama sonunda o asıl sözünü ettiğimiz gömleği de giydi. Şimdi o giydiği Beyaz gömleği, nasıl öldüğünün araştırılması için açılacak.
Zaten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da, konuşması sırasında kimlerin yolundan geldiklerini söylerken, Sultan Alparslan’ın, Kanuni’nin, Yavuz’un, Fatih’in, Atatürk’ün, Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan’ı saydı, ne Alparslan Türkeş’i ne de Süleyman Demirel’i anmadı. Sokaktaki adama sorarsanız, “Beyaz gömlek nedir?” diye, onlar herhalde Süleyman Demirel’in de sık sık giydiği uzun kollu beyaz gömleği anlar ama anlatılmak istenen beyaz gömlek o değil işte, Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği, “Kefen”dir ve onu anlayanlar da zaten bunun bilincindeler. Başbakan Erdoğan’ı , anlamak istemeyenlerin ona atfen yazıp çizdikleri, o “her şeyi ben bilirim, ben ne dersem o olur, tek adam”lık isnatları, Tayyip Erdoğan’ın görünen beyaz gömleğinin tıpkı Süleyman Demirel’in o beyaz gömleği ile kıyasladıklarından kaynaklanıyor olabilir ama yanılıyorlar işte.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin
Mevlana Celaleddin Rumi’nin
“Güneş gibi ol şefkat de, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol kerem de, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyet de.
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyet te.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”
Şiirindeki gibi Tayyip Erdoğan, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan bir insan ve o bu olduğu için zaten milletin sevgisine mazhar oluyor, onu “tek adamcılık oynuyor” diye eleştirenler, işte bunun farkında değiller.
Ben anlıyorum tabi Başbakan Erdoğan’ın zaman zaman ekranların karşısına o güneş gözlükleri ile çıkıyor olmasını, onun gurur, kibir, ya da bir hava edasıyla bunu yaptığını sanıyorlar ama Başbakan’ın gecesi gündüzü yok ve o gözlerinin belki yorgunluktan morarmış kenarlarını halktan gizlemek için bulduğu bir çaresidir o gözlükler. Ama, Onu eleştirenler, bunun farkına varamıyorlar. Yoksa benim tanıdığım Erdoğan, öyle siyah gözlüklerin arkasında gözlerini saklayacak insan değildir. O neyse odur ama onu yakından tanımayan, halka tepeden bakan, gurur ve kibirden yanlarından geçilmeyen jakoben (Tepeden inmeci) tipler, Başbakan’ın o gözlüklü hallerini kendi hallerine benzetip, o tarz isnatlarda bulunabiliyorlar. Zaten onu anlayanlar Başbakan Erdoğan’a oy veriyor, yoksa başbakana bir tek oy veren tek bir jakoben yoktur bu ülke de yalan mı?
Türkiye gibi her on yılda bir askeri müdahale veya darbelere maruz kalan bir ülkede siz başbakan olsanız Başbakan Tayyip Erdoğan’dan başka türlü davranma lüksünüz olabilir mi? Çok basit, şöyle bir kendinizi alın koyun Başbakanın yerine, bir gün değil bir ay değil tam on yıldır iktidarda olan bir partinin genel başkanı ve hem de böyle bir ülke de siz kaç gün dayanabilirsiniz? Hiç yanlış yapmaz mısınız? Kul şaşar, beşerdir, hiç mi şaşmazsınız, hiç mi hata yapmazsınız? Sorduğunuz sorunun cevabını yine kendinize verin, ben istemiyorum, bu ülkede siz, en iyi bilen, en dürüst insan, en yetenekli, en olağanüstü, en marifetli bir insan olsanız kaç yıl Başbakan olabilir siniz, ve bunu nasıl yaparsınız? Mesela Ahmet Altan’da sorsun bu soruyu kendine, Hüseyin Gülerce de veya Fehmi Koru’da, ya da Sedat Ergin’de, aklınıza her kim gelirse işte, ya da siz gidin en güvendiğiniz, en sevdiğiniz, en inandığınız, en akil adam sandığınız her hangi birine gidin ve bu soruyu sorun bakalım size ne der? Yiğit öldürecekseniz de bari hakkını verin ama öyle işkembe-i kübra’dan atmasyonluklarla olmaz adamlık, yanılıyor muyum? Hem hanginiz, Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği o “Beyaz gömleği” göze aldınız, alabildiniz mi?
Başbakan elbette melek değil tabiî ki eleştirilecek de, o da bundan memnun olur ben öyle tanıyorum ama Başbakan Erdoğan’a son dönemlerde yapılan eleştiriler, bizim Hayati’nin amcasının oğlu Yusuf’a ettiği telefonlara benziyor. Hayati, köye gelecek amca oğlu Yusuf’a telefon açıyor, “bir şey lazım mı” diye soruyor. Yusuf’ta ona “bir ekmek ve silikon getir” diyor. Hayati, ekmek fırınının önünde duruyor, Yusuf’u arıyor, “Yusuf, ekmek uzun mu olsun yuvarlak mı?” diye soruyor, Yusuf, “kafana göre al fark etmez” diyor. Ardından Hayati tekrar telefon açıyor, “Uzun kalmamış ama ekmeğim şeritlisi mi olsun yoksa düzü mü olsun” diye soruyor, Yusuf, “Fark etmez al bitane” diyor kapatıyor telefonu, Hayati, tekrar arıyor, “Yusuf, ekmek dilenlensin mi yoksa dilimlenmesin mi?” diye soruyor, Yusuf, “la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil aziiim” diyor uzatarak, telefonu kapatıyor. Hayati, tekrar telefon açıyor, “Yusuf, silikon uzun mu kısa mı olacak tı” diyor, Yusuf, “la al bitane işte, fark etmez” diyor, kapıyor telefonu ama Hayati bu, pes eder mi, hemen bir telefon daha açıyor Yusuf’a, “Yusuf, silikonun uzunu kalmamış, kısasından alayım mı?” diyor, Yusuf artık zivanadan çıkmış bir halde, “la al da ne olursan al yav, yeter Allah aşkına” diyip telefonu kapatıyor, ama Hayati tekrar telefon açıyor, “Yusuf, hiç birini almadum, geliyrum”diyor. Yusuf artık daha fazla dayanamıyor ve başlıyor küfretmeye, ekmekten başlıyor silikondan çıkıyor. Şimdi Başbakan Erdoğan’ın eleştirilmesi, Hayati’nin telefonuna benzemiyor mu?
Ak Parti genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe yaparak mı iktidar oldu bu ülke de?, Ya da halka iki anahtar mı vaad etti, döner ekmek mi ısmarladı da, promosyonlarla mı başbakan oldu? Ya da çeşitli ayak oyunları mı yaptı, hokus-pokus mu dedi de halktan tek başına iktidar olmak için oy aldı, halkı kandırdı mı, ne yaptı da başbakan oldu da onun rakipleri aynı şeyleri yapıp da iktidar olamıyor? CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi gidip, yalan yamalak, ne idüğü belirsiz Wikileaks belgeleri ile koskoca bir ülkenin Başbakanına “hain” diyerek mi iktidar olacak? Hangi devirdeyiz Allah aşkına, bu halk, o Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği belgelerin asıllarına ulaşamıyor da , bu halk Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği sahte belgelerle mi Tayyip Erdoğan’ı alaşağı edecek, böyle muhalefet günümüz Türkiye’sinde ne kadar prim yapar, ne kadar İktidar alternatifi doğurur, bunu siz kendinize hiç sormuyor musunuz? Yani Türkiye de vatandaş, devekuşu mu ki, başını kuma gömüp de, nasılsa vücudum gözükmez rahatlığı veya vurdumduymazlığı içinde, tüm bu ülkede yaşananlara vurdumduymaz olsun, var mı böyle bir mantık?
Başbakan Erdoğan’ın kongre konuşmasında çok yeni şeyler yoktu belki ama bu ülkeyi on yıldan beri yöneten bir ülkenin başbakanı olarak Recep Tayyip Erdoğan, 2023 ve 2071 gibi bu ülkenin gençlerine ufuk çizerek, Türkiye siyasetinde bir hedef koyması yetmez mi? Bugüne kadar hangi başbakan bize, bırakın on yılı, elli yılı altmış yıllık bir hedef koydu? “Biz göremeyiz ama sizler” diyerek gençlere, “2071” yılının hedefini verebilen kaç başbakan gördü bu ülke? Yazıyı okurken aynı zaman da cevabını siz kendinize verin, ister bir sade vatandaş isterseniz bu ülkenin bir başbakanı olarak verin cevabınızı, nasılsa düşünceye sınırlama yok, bu ülkeye bu yazı sayesinde başbakan olsanız da benim için bir mahsuru yok ama adil olun, isterseniz cumhurbaşkanı bile olun beni bağlamaz ama bir makamda olun ya da olmayın, kaç başbakan gördünüz, belli bir yılı hedef koyan? Ben rastlamadım, sizi bilemem. Kalın sağlıcakla.