,

Bursaspor'u Trabzonspor'un şahsında kutluyorum!

 M. Kemal AYÇİÇEK- 17 Mayıs 2010 

Futboldan anlamak, o alana bakışla alakalı bir durumdur. Çok önemsemediğim(!) halde, bu kez spor yazarı olmaksızın böylesine bir spor yazısı yazmak  da gerekebiliyor demek ki ama ben Bursaspor’un Şampiyonluğunu kutlamak için yazma gereği duydum. Bursaspor’u Trabzonspor’un şahsında kutluyorum ama, ondan ayrı kutlamak, yakışık almaz çünkü. Çünkü, Bursaspor’un şampiyonluğu, yarı yarıya da Trabzonspor’un Şampiyon olması gibi bir olaydır. Trabzonspor, Bursaspor’un şampiyonluğa ulaşması için, İstanbul’da, Fenerbahçe’nin evinde, şampiyonluk mücadelesini canla-başla vermiştir.
Evet, Trabzonspor’un kalecisi Onur’un gözüne lazer tutan belli ki tembihli ve görevli Fenerbahçeliler vardı o Saraçoğlu’nda, kalecinin dikkati dağıtmak ve gol yemesini sağlamak için de özel küfürcü korosu da vardı ayrıca ama yetmedi, ne yaptılarsa başaramadılar ve Onur, Trabzonspor’un kalesinde devleşti. Sadece Onur’un değil tabiî ki, 1996’da yine Trabzonspor’un teknik direktörüyken Şenol Güneş, Fenerbahçe’ye kaybedilen 2-1’lik mağlubiyetin hesabını soruyordu. Aykut Kocaman’ın iki golu vardı o maçta. Trabzonspor’a beraberlik yetiyordu ama Fenerbahçe, hakem ve İstanbul medyasının oyunlarıyla maçı kazanıyordu. O hesapları vardı Trabzonsporluların kafasında. Tabiî ki Sadri Şener’e, Kupa maçının ardından atfedilen bir takım hayasız yakıştırmalar yapılıyordu, yine aynı cenah ve o cenahın adamlarınca.
Trabzonspor, İstanbul’da Fenerbahçe’nin Şükrü Saraçoğlu sahasında Türkiye’nin 2009-2010 sezonunun Şampiyonluğunu belirlemek için ter dökerken, Bursaspor’da Bursa Atatürk stadında bir başka hesabı görüyordu. Bir sezon önce Beşiktaş’ın tıpkı Fenerbahçe’nin şımarık ve “her şey bizim, hep biz üstünüz” tavrındaki egoist taraftarları ve yöneticilerince istenmeyen Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Bursaspor’un Teknik Patronu olarak Beşiktaş’la Bursa’da o hesabı görüyordu. Ertuğrul Sağlam’ın asil bir Anadolu insanı oluşunu kaldıramayan o şımarık Beşiktaşlılar, Bursa’da, Bursalıların gönlüne taht kurmuş, kendi evlatları gibi bağırlarına bastıkları bir insanla, bebesinden yetmiş yaşındaki insanına varıncaya kadar, kalpten kalplere bir köprü kurmuş Ertuğrul Sağlam’ın ekibi ile Türkiye’de ikinci Anadolu takımının şampiyonluk destanını yazdılar. Böylesine bir destanı yazan Ertuğrul Sağlam’ın şahsında Tüm Bursasporluları tebrik ediyoruz. Ama Bursaspor’un şampiyonluğunu da Trabzonspor’un şahsında bizde kutluyoruz.
Güya Trabzon’da sporun içinde olan birileri,(Bazı gazeteci ve radyocular) Trabzonspor taraftarlarının Fenerbahçe’nin şampiyonluğundan yana olduklarını söylemişlermiş! İstanbul’da bunu yaymışlarmış. Oysa Trabzonspor, her zaman ve her yerde kendine rakip olarak öncelikle Fenerbahçe’yi seçmiş ve onunla yarışmıştır. Trabzonsporlular için ne Galatasaray, ne Beşiktaş hiçbir zaman Fenerbahçe gibi bir rakip, ve yenince haz duyulacak bir takım olmamışlardır. Kaldı ki, Şampiyonluk ilk kez Trabzonspor’un dışında ilk kez bir başka Anadolu takımına nasip oluyor. Buna öncelikle Trabzonlular taraftırlar. Trabzonspor ve Trabzonlular, İstanbul’un şımarık Fenerlileri gibi “hep bana, rep bana” zihniyetinde hiç olmamışlardır. Kim hak ediyorsa, kim alnının teriyle bir başarı elde ediyorsa, Trabzonspor ve Trabzonlular, hep ona saygı göstermiş ve ondan yana olmuşlardır. Önceki sezonda da Sivasspor’un başarılı olması için Trabzonluların halisane niyetlerini görmezden gelemeyiz.
Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti Bursa’nın Trabzon’dan sonra Türkiye şampiyonluğunu almış olması, Anadoluluk ruhunun, kendi ç.ocuklarınca futbolcularına aşılanmasının bir sonucudur. Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’ta teknik direktör olduğu dönemde şahsına ve ailesine yapılan yakışıksız saldırılar, tertemiz bir insanın onuruyla oynayanlar, Bursa Atatürk stadında onun bedelini fazlasıyla ödemiş oldular. Bursa’da Trabzonlular da her yerde olduğu gibi ağırlıktalar. Bursaspor’un şampiyon olmasında onlarında emeğini unutmamak lazım. Evet, Bursaspor ile Trabzonspor arasındaki maçlarda da çok büyük bir çekişme yaşanır, Bursaspor, Anadolu’da Trabzonspor’un önemli rakiplerindendir ama iş Şampiyonluğun İstanbul dışına çıkmasıyla ilgiliyse, Trabzonsporlular elbette Bursasporlu olurlar. Bu en fanatik Trabzonsporlunun da istediğidir. Öyle Trabzonsporlu bir insanın kalkıp, Bursa’ya nerde nasıl kızgın olursa olsun Fenerbahçe’nin şampiyon olmasına sıcak bakması, aklın ve mantığın kabul edebileceği bir iş değildir. Böyle yorum yapanlar, ya Trabzonspor’u çözememiş ya da Trabzonluyu hiç tanımayanlardır. 
Yukarda Futbolu çok önemsemediğimi yazmıştım, onu açmam gerekirse demek istediğim sadece futbol değil, tüm sonuçlu spor dallarında belli bir süre ve belli bir sonuç vardır.  Futbolda neticede bir oyundur. Adı üstünde zaten, oyunlar insanlar arasındaki bir yarıştır. Oyunların, çok ciddiye alınması ve o sonuçlarıyla ilgili bir takım iddialarda bulunulması, bana anlamsız gelir. Mutlaka her sporda yenmek, yenilmek ve yenişememek olur. Bunlar normal sonuçlardır zaten. Onun için, insanların tüm spor dallarında her türlü sonuca da razı olabilecek, psikolojik tavra baştan kendini alıştırması gerekir. Öyle Fenerbahçeliler gibi, şampiyon olamayınca kalkıp, taşkınlık yapmanın, sağa sola zarar vermenin alemi yok. Şükrü Saraçoğlu stadında o Bursaspor’un maçının 2-2 gibi bittiği anonsunun yapılmış olması,  bu spor’a son yıllarda, spor ruhunun başkalaşmış zihniyet yansımalarının hakim olduğunun da göstergesi olmuştur. Sporu, kendi anlamı içinde kavrayıp, algılayan ve onu bir yarış gibi kabul eden ve ona öylece yürek veren insanları, başka emelleri için kullanmaya kalkanlara fırsat verilmemelidir.
Elbette Fenerbahçe’de diğer tüm takımlar gibi bu ülkenin bir futbol takımdır ve hak ettiğinde şampiyon olmak elbette onlarında hakkıdır. Ama başkalarının başarılarına her türlü ayak oyunlarıyla gölge düşürüp, salt kendi camiası için her şeyi kendilerine mübah görme gibi bir zihniyeti değiştirmeleri gerekir. Kimse, fazla parayla bir takım oluşturmuş diye her yıl şampiyon olacak gibi ön yargılara kendini kaptırmamalıdır. Fenerbahçe’ye gönlünü vermiş insanlara, “şampiyon biziz, merak etmeyin” gibi dereyi görmeden paçaları sıvayan tiplerin ısrarlı açıklamaları, elbette istenmeyen olayların cereyan etmesinde önemli rol oynar. Onun için hangi takım olursa olsun tüm yöneticilerin, spor ahlakı ve centilmenliği içinde davranması ve kamuoyu oluşturması gerekir. Hep kendine yontan yönetimler, şapkaları önlerine alıp bu durumlarını yeniden gözden geçirmelidirler. Bursapsor’un şampiyonluğunu yeniden ve tekrar tekrar kutluyor, tüm Bursalılara, takımlarına verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE