,

CHP, Koalisyon için en son seçenektir!

 

M. Kemal AYÇİÇEK – 22 Haziran 2015 

 

 

Koalisyon arayışlarında partiler arası trafik artık daha da hızlanacak. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Tavrımız çok açıktır. Milletimiz, milli iradenin bir tecellisi olarak koalisyon ile hükmedilmesine karar verdi. Bunun için bizim kapımız herkese açık. Herkesle her şeyi konuşuruz ve bu konuda da ahlaki, siyasi açıdan da en doğru yerde durmaya kararlıyız" diyor. Normalde olması gerekeni söylüyor. Erken konuşan parti sözcüleri, bu bağlamda seçenekler için belki stratejik söylemlerle birbirlerine kur yapıyor da olabilirler ama CHP’nin her türlü koalisyon seçeneklerinde en son parti olması gerekirken bakıyorsunuz “başbakanlık” dağıtan bir pozisyonda olması, sizleri de güldürmüyor mu?

 

 

Bu ülkenin 13 yıllık iktidarı sanki CHP imiş gibi Ana Muhalefette olduğu halde oy kaybına uğramış, bir önceki genel seçimlerden daha az sayıda milletvekili çıkardığı halde 7 Haziran gecesi sanki seçim kazanmışçasına sevinç gösterileri ile kendi seçmenini moral veren CHP, ne yüzle koalisyon arayışların da öne çıkmaya çalışıyor? Nasıl bir mantıkla kendi seçmeni önüne çıkıp, zafer kazanmışlık edalarıyla parti sözcüleri basın toplantıları düzenleyebiliyor insan hayret ediyor. 2011 seçimlerinde CHP, yüzde 25.94 oy almış ve 135 milletvekili çıkarmışken, 7 Haziran 2015 seçimlerinde bu partinin oy oranı yüzde 24.95’e düşmüş ve 132 milletvekili kazanmıştır. CHP’nin önce kendi içinde ve seçmenine Ana Muhalefette olan bir parti olarak önce bu seçim sonuçlarındaki başarısızlıklarının hesabını vermesi gerekmez mi? iktidarda olan bir partinin oy kaybının anlamı olur ama ya Ana Muhalefette olan bir partinin oy kaybının anlamı ne olabilir? 

 

 

Şimdi ben de aslında koalisyon seçenekleri için en son parti derken bile aslında CHP’ye olmaması gereken kıyağı yapıyorum çünkü böylesi bir partinin koalisyon seçeneklerinde adının hiç ama hiç geçmemesi gerekir. Çünkü Millet verdiği oy ile CHP’ye “senden ne iktidar ne de aslında muhalefet bile olmaz” demiştir. Ana Muhalefette olmasına rağmen kendi seçmenini dahi kaybeden bir partiden bu ülkeye hayır gelir mi? Seçim sonuçlarını herkes görürken hala CHP’nin herhangi bir koalisyon seçeneği içerisinde dahi gösterilmesi aslında milletin verdiği oyun ne anlama geldiğini bilememek ya da dikkate almamaktır. Millet, verdiği oylarla TBMM’de temsilcisi bulunan partilere “Koalisyon kurun” demiştir ama burada CHP ile de koalisyon kurun dememiştir! Koalisyon kurulacaksa seçimlerden en fazla oy ile çıkan iktidar partisi AK Parti ve MHP ile HDP arasında seçeneklere işaret edilmiştir. Bunun işareti, bu üç partiye verilen oy oranlarıdır. Kimse bunun dışında varyasyonlara kafa yormasın!

 

 

Cumhuriyet Halk partisi (CHP)’ne düşen görev, bir sonraki seçimi şimdiden düşünerek koalisyon trafiğinde zaman kaybetmek yerine kendi teşkilatlarını yenilemesi ve güzel bir kongre yapması ve parti tüzüğünü de seçim bildirgelerini de güncellemeleridir. Yalancı pehlivanlar gibi kaybettiği seçimden seçim zaferi çıkarıp, kendi seçmeninin gelecek umutlarını iyice karartmadan CHP’nin kendine bakması ve kendini yenilemesi gerekir. CHP için koalisyon arayışlarında olmak aslında zaman kaybından başka bir anlam da ifade etmez. CHP, iç ve dış medyanın istediği kadar dostane gözüken alternatif bir koalisyon ortağı olabilir gibi çabaları da bu ülkeye zaman kaybettirir. Nitekim olacak olan da zaten CHP ile “dostlar alışverişte görsün” kapsamındaki geleneksel koalisyon görüşmelerinden ileriye gitmez. AK Parti ile CHP’nin bir koalisyonda olabileceğini ileri süren ve 1990’lardaki DYP – SHP örneğini ileri süren görüşler, belki o günün şartlarında olağan sayılabilir görüşlerdi ama bugüne örnek teşkil edecek bir seçenek değildir. Türkiye’nin Ana Muhalefette bile oy kaybetmiş bir partisi ile koalisyon görüşmesi yapmak bile bu ülkeye zaman kaybettirir. 

 

 

Hele seçimin galibi ve en fazla oy alan partisi olarak AK Parti’nin öncelikle Hükümeti kurma görevi alacağı bir süreçte kendi kendilerine gelin-güvey olup koalisyon şartları, kırmızı çizgileri, yok tel örgüleri filan bile konuşan parti sözcüleri, şu mübarek Ramazan günleri Hacivat – Karagöz gölge oyunlarından öte bir anlam taşımıyor. Bu ülke elbette hükümetsiz kalmayacak. Ülkeyi çevrelendiği ateş çemberinden zarar görmeden ileriye taşıyacak bir koalisyon formülü elbette bulunacak ha bulunamadı diyelim o zaman da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Kurulu'nda dediği olur. Ne diyor Erdoğan;

 

"Türkiye'nin böyle bir zaman kaybına tahammülü olmadığına inanıyorum. Bunun için koalisyonun mümkün olan en kısa zamanda kurulmasını temenni ediyorum. Eğer egolar öne geçerse bu süreç uzayacaktır. O zaman da Cumhurbaşkanı olarak üzerimize düşen görev, siyasiler çözemiyorsa millet çözecek tek merciidir. Kimsenin seçimlerin ortaya çıkardığı konumunu, sistemi kilitlemek için kullanmaya hakkı yoktur. Türkiye’yi hükümet kurulamayan bir ülke durumuna düşürmenin vebali ağırdır. Cumhurbaşkanı olarak bu süreçte ben, milletimin arzusu konusunda yeni hükümetin bir an önce kurulmasını teşvik edeceğim." Görüldüğü gibi bu ülke sahipsiz değil, değil mi?  Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE