M. Kemal AYÇİÇEK – 13 Eylül 2104
Eskilerde yazılanların zaman zaman hükmü olurdu, Yeni Türkiye’de artık pek önemi kalmadı. Her tarafta yazılar, çok kısa cümlelere sıkıştırılsa da meram anlatabiliyor. Son aylardaki siyasi gelişmeler, aklı başında insanlarca analiz edilmeye kalkılsa da herkesin rahatlıkla kabul edebileceği olağan şeyler değildi. Türkiye, eski ya da yeni diye tanımlanmaları hak edecek çok önemli eşiklerden geçiyor. Sadece iktidar açısından değil elbette muhalefette de bu yeni tanımın içine girecek değişimler yaşanıyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin daha güzel yarınları için olumlu adımlar.
Mahalli seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve hemen ardından da Hükümet değişikliği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı gibi önemli görevleri, sorunsuz ve tereyağından kıl çeker gibi yeni Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’na devretmesi, eski Türkiye’nin retoriklerinden sıyrıldığının göstergesiydi. Yine tüm bu yeni sürece dahil olması gereken Ana Muhalefet partisi CHP’nin Olağanüstü kurultayı ve bu kurultay ile ortaya çıkan yenileşme- değişim anlayışı. Muhalefet partilerin de de yeni Türkiye’ye uyum ve yeni söylevlere yine yeni aktörler eklenmesi, CHP’lilerin bile kendi partilerini anlamakta zorlanabildikleri radikal sayılabilecek adımların atılması, yeni Türkiye olgusunun zorunlu getirileridir.
1997 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Başbakan olduğu DYP lideri Tansu Çiller ile ortak koalisyonu Refahyol iktidarının Post-Modern darbe diye tabir edilen 28 Şubat sürecinin yaşandığı günlerdi. O zaman Trabzon’da Bölgesel yayın organıydık. Karadenizolay Gazetesi olarak, yaşanan post- modern darbe sürecine olabildiğince sert karşı koyuyorduk! Yazı İşleri Müdürlüğünü yürüttüğüm o günlerde bize en büyük desteği verenlerden biri CHP’deki son kurultaya apar-topar sayılabilecek bir hızla yetiştirilen Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu idi. Bekaroğlu, KTÜ’de Öğretim görevlisi olduğu için müstear isimle yazılarını Ihsan Rıza olarak yazardı.
Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu ile manşetlerimizi zaman zaman birlikte belirler ve atardık. O, hani bir ülke insanı ve Dünya insanı diye nitelemenin Dünya insanı kısmında yer alan bir aydındır. Uzmanlık alanı Psikiyatri, yani insanın davranış dinamiklerini biyopsikososyal olarak açıklamak üzerine çalışan ve normal ile normal dışı (hastalık) davranış örüntülerini sınıflandırarak tedavi etmeye çabalayan tıp bilimcisi, ruh hekimidir. CHP’de görmeye alışık olduğumuz kendini beğenmiş, halka tepeden bakan ve halkı haso-memo görenlerden değil, halkın içinde sırıtmadan olabilen, kendisiyle barışık, halis muhlis bir Karadenizli. Mehmet Bekaroğlu için sağcı veya solcu tanımları da çok anlamsız ve de yersiz kalır. Çünkü, sağcılık veya solculuk da eski Türkiye’de kalması gereken değerler olarak anılabilir artık.
CHP’nin Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu ’su, bizim İhsan Rıza’mız, Refah Partisi’nden Rize Milletvekilliği, Fazilet partisi, Saadet Partisi ve Has parti deneyimleri sırasında hep İnsan Hakları sorunları ile yakından ilgilendi. İhsan Rıza müstear isimle ile Karadenizolay Gazetesi’nde yazdığı yazılar, arşivlerdedir. O günlerin Türkiye’sinde kaleme alınmaya cesaret isteyen yazılara imza atmış bir mücadele adamıdır Bekaroğlu. İhsan Rıza’nın yazılarını o dönem de okuyan CHP’lileri, küplere bindiren yazılardı onlar, gerçi şimdi de aynı yazılarla isyan edebilecek CHP’liler olabilir! Şimdi Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun yeni Türkiye’nin Ana Muhalefet gibi çok önemli bir partisin de hem de yetkili organlarında görev alması, güçlü iktidara karşı güçlü bir muhalefetin de bir işareti sayılabilir. Bekaroğlu, CHP’de harcanmaz ve dikkate alınırsa CHP’nin de Türkiye’de halk tabanında daha çok taraftar bulmasına büyük katkı sağlar. CHP’nin Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun kıymetini bilmesi gerekir. Umarım Türkiye’nin yarınlarına hazırlanırken güçlü bir iktidarın karşısında güçlü bir muhalefetin oluşmasında Bekaroğlu’nun da katkıları ile CHP, Türkiye’de halkı daha iyi anlar ve ona göre yeni politikalar belirler. Kalın sağlıcakla.