M. Kemal AYÇİÇEK – 21 Nisan 2014
Efendim Türkiye’de teamüller vardır, yani bir yerde öteden beri olagelen davranış. Dolayısıyla da o teamüller dışında gelişebilecek her şey, o teamül sevdalılarınca elbette tartışılacaktır. Bu da gayet normal bir davranıştır. Şimdi 30 Mart yerel seçimlerinin ardından hezimet yaşamış muhalifler, CHP, MHP ve onların Himmetlileri, alelacele Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gündeme getirdiler. Aslın da zaman vardı ama gündem oluşunca herkes de kendi fikrini şimdiden dillendirmeye başladı. Zaten o seçim yenilgisi almış muhalif kanat, bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarabilirse ne ala ama çıkaramazsa bari çıkan adayı yıpratalım kampanyaları yapacak. Onlara malzeme olsun diye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ da bu ülkeye Başbakan olur diyorum.
TBMM üyelerinin seçimi ile göreve gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi 28 Ağustos 2014 tarihinde dolacak. İlk kez Halk tarafından beş yıllığına seçilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimleri, Yüksek Seçim Kurulu’nca ilk oylaması 10 Ağustos 2014, seçimin ikinci oylamaya kalması durumun da ise ikinci oylama da 24 Ağustos 2014 olarak açıklandı. Şunu açıklıkla söylemek gerekirse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bizim alışıla gelmiş bir Cumhurbaşkanı ilk örneğine uygun bir yapısı yoktur. Yani Çankaya’da oturup, Devlet Başkanlarını karşılayıp, sonra da birlikte açıklama yapacak bir monotonluğu kabullenemez. Biz de Cumhurbaşkanlığı, biraz da temsil makamı gibi görülmüş ve klasikleşen, etliye sütlüye karışmadan, ülkedeki yönetim ve kurumlar arası eşgüdümü sağlayan görev anlayışıdır. Tabi TBMM’de Milletvekilleri tarafından seçilince belki de başka türlü, yani Anayasa’da olsa bile Cumhurbaşkanları bu klasik tarzın dışına çıkmadı veya çıkamadılar. Fakat halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı, zaten halk seçtiği için de adı konmamış bir başkan niteliği kazanacağı için, daha korkusuz ve daha aktif bir görev yapıcı Cumhurbaşkanlığını da beraberin de getiriyor. İşte tam da bu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kişiliğine uygun bir görev haline gelebiliyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarihe üç dönem bu ülke de Başbakan olmuş biri olarak değil ama Halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak geçmek isteyeceği için Cumhurbaşkanlığına aday olur. Tabi geçmişte Turgut Özal ve Süleyman Demirel örneği gibi partilerini bırakıp, köşke çıkan ve ardından partileri dağılan isimler vardır. Bunu gerekçe göstererek, partisinin içinden Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına karşı çıkabilecek isimler de olabilir. Fakat Recep Tayyip Erdoğan’ı, çıkar ve menfaat gözetmeksizin yakından tanıyan isimler, O’nun artık Cumhurbaşkanlığının anasının ak sütü gibi helal hakkı olduğunu teslim edeceklerdir. Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı olursa şimdi ki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e kafaların da şu veya bu şekil de bir rol vermek isteyenler, sanki illa da bir görev yapmak zorundaymışçasına bir anlayışı öngörüyor olabilirler. Yani Abdullah Gül’ün, “Ben de hür ve özgür bir insanım ve kendi insan hakkım olan normal insanlığımı yaşamak istiyorum” deme hakkını, “Senin öyle bir hakkın yok” demeye getirmiş oluyorlar. İşte bu da teamül dediğimiz geleneğin bir sonucudur. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını seçilmeden çok önce “Gül gibi Cumhurbaşkanı!” başlık ve 30 Ocak 2007 Salı günkü tarihli yazım da;
“Her ne kadar gündem olmamasına uğraşılsa da Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları seçim yapılıncaya dek süreceğe benziyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olursa asker ne der gibi sorular da sorulur oldu. Daha önce d yazdım, Başbakanın cumhurbaşkanlığı gibi bir düşüncesi yok! Ancak, kafasında taşıdığı bir Cumhurbaşkanı elbette var o da zaten Gül gibi de Cumhurbaşkanlığı yapabilecek biri, ama adını vermem tabi!”.
Bir başka yazım da “Gül, çıkmalı!” başlığını taşıyor, 17 Nisan 2007 Salı tarihli o yazım da da;
“Cumhurbaşkanlığı için benim adayım Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. Neden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil de Gül olmalı konusunu biraz açmalıyım. Tayyip Erdoğan, Karadenizli olduğundan bizim insanımızda “fors” âdeti ya da özentisi, diğer tüm bölgelerden daha azdır. Öncelikle Erdoğan’ın aday olmayacağını bu karakterinden anlayabiliriz! Cumhurbaşkanlığı makamı da “fors” makamı olduğuna göre oraya Ak Parti’den biri çıkacaksa bu öncelikle Abdullah Gül olmalıdır!
Hem Ak Parti’de Cumhurbaşkanlığı için “layık” biri aranacaksa da yine öncelikle Abdullah gül adı öne çıkar çünkü Abdullah Gül, Ak Parti’nin çıkardığı ilk Başbakanıdır. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin 58. Hükümeti’nin başbakanı Abdullah Gül’dür. Onun için Ak Parti’de öncelikle Cumhurbaşkanlığı makamı için düşünülmesi gereken isim Abdullah Gül olmalıdır. Bu bugün değil dün de böyle düşünülüyordu ama bakmayın siz Ak Parti milletvekillerinin istişare toplantıların da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “köşk size yakışır” demesine, o tevazu gereğidir.”
Yine aynı yazımın diğer bir bölümün de de;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de şimdiki Cumhurbaşkanlığı ile Türkiye’nin dilediği gibi gelişebileceğini düşünmemekte ve önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçmesini düşündüğü için Türkiye’nin ilk başkanı olmayı Cumhurbaşkanlığına yeğleyecektir. Türkiye, Dünya’ya uyumu Cumhurbaşkanlığı ile yakalamakta zorlanır ama başkanlık sisteminde daha kolay olur. Onun içinde önümüzdeki dönem tartışmaları daha çok Fransa veya ABD’deki gibi halkın seçeceği başkanlık sistemine odalı olacaktır. Hm zaten Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ve eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’de bu yöndeki görüşlerini daha önceleri de açıkladılar ama bunu yapamadılar. Onların yapamadığını da Başbakan olarak Recep tayip Erdoğan, yeni dönem vaatleri arasına alacak ve bunu yapacaktır.”
Halk seçimi ele aldığı için belki başkanlık veya yarı başkanlık gibi bir sisteme geçilemedi ama artık onun da bir önemi kalmadı. Halkın direk seçeceği bir Cumhurbaşkanı, zaten adı konmamış bir “Başkanlık” olur öyle değil mi? Mevcut Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, belki görev yaptığı yedi yılını yazar, dinlenir veya Uluslararası bir görev alabilir. Halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanlığı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olacağına ve seçileceğine inanıyorum. İyi de Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa, Başbakan kim olacak sorusuna gelince oraya da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın geleceğine inanıyorum. Çünkü, AK Parti, aslında 2001 yılında kurulmadı!. Aslın da AK Parti, 14 Mayıs 2000'de yapılan Fazilet Partisi 1. Kongresi'nde gelenekçi ve yenilikçi kanatlar arasındaki çekişme de Yenilikçi kanadın adayı Abdullah Gül 521, Recai Kutan 633 oy almıştı. İşte AK Parti’nin de asıl kuruluş tarihi ö gündür ve o gün, Bülent Arınç’ın o kongre de de büyük rol almıştır. Dolayısıyla Milli Görüş ekolünden gelen ve her türlü badirelerden geçmiş bu insanlar, ahde vefayı hiç ihmal etmediler. Bu nedenle de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Başbakanlık görevi, genel seçimlere kadar Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a verilir.
“Olur mu öyle şey, Parti’de bir çok önemli isim var, neden onlardan biri değil de Arınç” diyenler, geçmişi iyi okuyamayanlar olabilirler. Kaldı ki öyle hele bu hareketi hiç tanımadan bu ülke de köşe veya bucak yazanlar, ülkeyi kendi kafalarına göre yönlendirme çabası ve gayreti ile bazı isimleri, fitne ve fesat için de kullanabilirler ama inanın onların bir hükmü yoktur. Zaten, son yıllardaki tüm gelişmeler, onları hayal kırıklıklarına uğrattı durdu, hele şu geçtiğimiz 30 Mart mahalli idareler seçimleri ile iyice tası ve tarağı dürme noktasına geldiler. Onlar için artık söylenebilecek pek bir söz de kalmadı. Dense dense yenilen güreşçi güreşe doymaz denir bu da zaten demode oldu. Öyle değil mi? Kalın sağlıcakla.