,

Ey gidi Türkiye, sende Bayburtlaşirsen'

M. Kemal AYÇİÇEK – 26 Nisan 2010  
Bayburtlunun biri Trabzon’a gelmiş, şehri görmüş beğenmiş, yanında Trabzonlu  arkadaşıyla gezerken, “ Ey gidi Trabzon, sende giderek Bayburtlaşirsen” demiş. Bu nerden çıktı denebilir, Türkiye’de şimdilerde TBMM’de Anasaya’da yapılmaya çalışılan değişiklikler aklıma gelince ister istemez Bayburtlunun yukarıdaki sözü aklıma geldi. 
Yani Türkiye’de 1982 Anayasasını yapan insanlar, elbette ülkemizin nitelikli insanlarıydı ama bugün diyorum acaba o günkü insan kalitesinden, niteliğinden daha mı yoksun haldedir Türkiye ki, o günün şartlarında yapılmış bir bütün Anayasayı bugün yapamıyor da böyle kısım kısım değişikliklerle bir yamalı bohçayı andıran Anayasa ile uğraşıyoruz? Kimilerine sorsanız Türkiye’den daha ileri “Demokrasi ve insan hakları” olan ülke yok! “Bu anayasa neyimize yetmiyor” da ısrar ediyorlar. Hatta yapılan kısım kısım düzenlemelere de itiraz ediyorlar, mesela CHP, 3’ü geçici olan 30 maddenin “üçüne varım, gelin üçünü değiştirelim” diyor ve TBMM’de tartışmalar kısmına katılıyor, ardından da vekillerini oylamaya sokmadan meclisten çıkarıyor.
MHP ise canla başla “değişiklik olmasın” ısrarında önerge üstüne önergeler verip, sürekli engelleme ve oyalama taktikleri ile kendince haklı sebeplerle yapılması düşünülen Anayasa değişikliğine itiraz ediyor.  BDP de muhalefet etmesine karşın zaman zaman yapılan değişiklilerden yana tavır alıyor ve o parti de bu Anayasa değişikliklerini kendilerince bir pazarlık arenası şeklinde görüp, bundan nemalanma gayreti sergiliyor. Türkiye’yi her alanda prangalarından kurtaracak, üstün devlet sınıfına sokacak çağdaş ve temel insan hakları noktasındaki seviyesini yükseltecek adımların atılmasından her nedense kaygı duyuluyor. İnsanın sınıfı mı olur, ırkımı olur, insan Ermenistan’da da insan, ABD’de insan, Uganda’da da insan değil midir? İnsanları sınıflandırmak, insanların kültürlerine  göre onlara “özgürlük” reva görmek, ancak geri kalmış ülkelerde görülebilir. 
Türkiye gibi Dünya’da cihan imparatorluğu yapmış bir ulus, o geri kalmış ülkelerdeki mantaliteyle değerlendirilebilecek bir ülke midir? Partili olmaya gerek yok, ben tüm sade vatandaşların partiler üstü olmasından yanayım ve profesyonel düşünmeleri gerektiğini düşünürüm. Şuanda TBMM’de milletvekili olsun veya olmasın tüm partiler, o sade vatandaşın oyu için kurulmuş ve “ben sana hizmete talibim” diyerek, her bir insana hitap etmektedir. O halde seçici olan sade vatandaştır, insanın partisi olmaz. Partiler, insanlar için kurulur. İnsanlar partiler için var olmazlar. Tıpkı Devletler gibi. Evet Türkiye de şuandaki o kutuplaşmanın temelinde de aynı mantık yatıyor zaten. Kimi diyor ki, “İnsanlar, devlet içindir” kimide diyor ki,  “Hayır; Devlet, insanlar içindir”. Hani deniyor ya, kutuplaşma diye işte kutuplaşmanın temelinde bu mantık çatışması vardır. Şimdi sizler hangi taraftasınız, “insan, devlet içindir” mi diyorsunuz, yoksa “Devlet, insanlar içindir” mi?  Buradaki kararınız, işte Anayasa’da yapılmak istenen değişikliğin temelini oluşturuyor. Tüm o TBMM’de gördüğünüz tartışmalar da bu iki temel farklılıktan kaynaklanıyor. 
Bakmayın siz öyle mecliste yaratılan suni gerginliklere, seçimlerde oy verdiğiniz vekiller, sizin hissiyatlarınız doğrultusunda TBMM’de görev yapıyorlardır, bundan emin olun ve rahat olun. Bakıyorum bazen, kulaktan kulağa öyle şeyler anlatılıyor ki sokakta veya sohbetlerde, “meclis karışmış gene”, “öyle bir kavga var ki”, “mecliste kavga gırla gidiyor” tarzında söylemlere cenaze evlerindeki taziye ziyaretlerinde de tanık olup, gülüyorum. Doğru dürüst gündemden haberi olmayan tipler, sırf belli bir partinin mensubudur diye öyle şeyler söylüyor ve öylesine ortam germe gayreti gösteriyor ki, “bu kadarı da fazla” demekten kendimi alamıyorum. Yani hani bizim gazeteci dilinde “asparagas” denilen, yalan haberleri yapan arkadaşlarımıza mesleklerini tersten giydirecek tarzda ustalıkları var fanatik partililerin. Hem zaten azcık sabırla dinlediğiniz de hemen kendini belli de ediyor o tipler, sıyrılıyorlar yani. Bakmayın öylelerine, kendinize duyduğunuz saygıyı bir başkasına duyma noktasına geldiğimizde bu ülkede de her şey rayına oturacak. 
 Baksanıza Türkiye’de Taksimde ve Haydarpaşa’da bazı protesto eylemleri yapılıyor, bunlar dünün Türkiyesinde “yapılacak” denecek şeyler değildi ama bugün yapılabiliyor. Adamlar, İstanbul’da Taksim’in göbeğinde “Ermeni Tehciri”ni kınıyorlar! Sanki bu ülkede her şey süt limanmış da, kimse hiçbir şey yapmamış, uslu vatandaşlık yaparlarken Devlet’in hamileri, onları hedef tahtası yapmış ve onlarda zulüm görmüşler. Yani bu Devletin insanlarıyken, başka ülkelerin güdümüne girmemiş, başka ülkelere çalışmamış, bu ülkeye ihanet etmemişler de onlara zülüm mu yapılmış, bu ülkeden mi sürülmüşlermiş? Külahıma anlatın bunları, külahıma..
Bizim Ulusoy Turizm’in  bir sözü var, otobüslerinde yazmışlardır  hani “Her şey zamanında” diye. Tarihte öyle değerlendirilmelidir. Her şey zamanında, bundan 95 yıl önce olmuş olayları bugünün insanının başına kakmaya kimsenin hakkı yoktur. Ben Ermeni değilim, azınlıklardan da değilim ama benim de demem memleketinden sürülmüş, Harşit vadisinde ne çileler çekmiş, aç-susuz,yetim kalmış ve bugün artık toprak olmuş, onun anlattıkları da benim belleğimde ama ben kalkıp onlar için bu Devlet’e, “Bana hesap ver, dedemi neden sürgün ettin” diye bir intikam duygusuyla hareket etmiyorum. Zamanın şartlarını, o zaman da değerlendirmek gerekir. 
Ne diyor şu Rusya’daki  aşırı sağ Liberal Demokrat Partisi Başkanı ve aynı zaman da ülke parlamentosu alt kanadı Duma Başkan Yardımcısı Vladimir Jirinovski, Moskova'da düzenlenen sözde soykırım günü anma mitinginde “Türkiye'nin yarısının Ermenistan'a verilmesini” talep ediyor değil mi? İyi o zaman, hadi biz de Şu Osmanlı İmparatorluğu’nun hükmettiği toprakları sahiplenelim, olsun bitsin bu iş öyle değil mi? Var mı öyle aptal ve salak düşünceler? Öyle bir mantık var mı? İyi böyle insanlar lider olacak ve tüm dünya insanları da salak olacak, alsana Cehennem bir Dünya öylemi? Öyle değil işte, Dünya, insanların cenneti olmalıdır. Cehennem, öbür dünya için o da hak edenlere. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE