….”Erzurum’la İstanbul arasında, tıpkı Kazan’la Moskova arasında olduğu gibi bir çekişme var.Yeniçeri Eminoğlu’nun yazdığı bir taşlama şöyle başlıyor ;
(Yeniçeri Eminoğlu, Puşkin’in uydurduğu takma bir isim,Şiir Puşkin’in”..
“Gavurlar övüyor şimdi istanbul’u
Ama yarın demir ökçeleriyle
Uyuyan bir yılan gibi ezecekler onu
Ve çekip gidecekler bırakıp öylece
İstanbul bırakmasın hala uykuyu
İstanbul peygamberin yolundan ayrıldı
Onu baştan çıkardı kurnaz batı
Dalarak utanç verici zevklerin koynuna
O ihanet etti duaya ve kılıca
Küçümsüyor artık savaş alanından akan teri
Şarap saati oldu dua saatleri
Söndü inancın kutsal ateşi
Dolaşır evli kadınlar mezarlıklarda
Her kocakarı bir hacıana
Hareme sokarlar erkekleri
İşbirlikçi haremağası uykuda
Ama Erzurumumuz öyle mi ya?
Bizim dağlı, çok yollu kentimiz
Kapılmadık bir zevkü safaya
Yüzvermedik isyan şarabına
Günah yolundan gitmedik, gitmeyiz
İnanç sahibiyiz, oruç tutarız
Kutsal sulardır doyuran bizi
Düşman üstüne rüzgar gibi
Uçup gider atlılarımız
Girilmez haremlerimize
Serttir harem ağalarımız
Kadınlar rahatça oturur içerde..
(Aleksandr Puşkin – 1799-1837- “Erzurum yolculuğu” kitabından)
O güzel gören gözler, o ne kadar onun yerinde olmak isterdim. Gerekleri bakıp, utançımdan ne yapardım. Bilmirem ama ah şu güzel Osmanlı'nın hükümdarlığı çekmesini iyiki gormedim. Şuan her yerde, bozulmuş bitmiş, kaldi 1 / 2 Allah dostu, hamd olsun şükür olsun yoksa yaşanmazdı o bitirmiş olan güzel.Istanbul