,

Sigara ve Öğretmenler günü!

 M.Kemal AYÇİÇEK- 24 Kasım 2006 Cuma  
Bu Gün modasından onlarda nasiplerini alarak aslında ne kadar düşünüldüklerini anlıyorlardır. Öğrenciler, öğretmenlerine hediyeler götürerek onları sevindiriyorlar. Olsun ses çıkarmamak lazım, belki anasından babasından eşinden veya her hangi bir yerden hiç hediye almamış olan öğretmenler de belki bu sayede zengin aile çocuklarından aldıkları bir kalemi okşar ve ne kutsal bir görev yaptığının farkındalığını hiç kaybetmez.
Bir öğrenci için öğretmenin ne kadar önemi vardır? Kendinize sorun hele, hangi biriniz bir öğretmeninizi düşünüp, “ne kadar iyi adam, işte tam da ben” demediniz ki? Bu duyguları günümüzde de tadan öğrenciler vardır elbette, her ne kadar öğretmenlerini hiçe sayan bir nesil ve saygı sınırlarını zorlayan bir gençlik desek de yine de vardır esintileri diye düşünüyorum. Oğlumun okuluna gittim, bir liseye giden yolda üniformalı sayılabilecek giyimden tanıyorsunuz öğrenciyi. Elinde bir sigarayla yaklaşıyor , yanında da bir arkadaşı var ama arkadaşında sigara yok. Yakmamış ama yakacak pozisyona getirmiş, elinde gizleme gereği duymuyor. “öğrencimisin?” diyorum, “evet” diye karşılık veriyor ama ne yüzünde bir değişiklik ve ne de elindeki sigaradan çekince görmüyorum. “Sigara mı içiyorsun?” diyorum, “evet” diyor gayet rahatlıkla. Ben sıkılıyorum, “Neden soruyorum ki?” diye kendime kızıyorum ama diyorum ki ne kadar ısrarcı, ne kadar dayanabilir ki, belki kaçırır da öğrencilikle sigaranın bağdaşmadığını anlar diye bekliyorum ama yok, o kadar emin ve o kadar kararlı ki sigara da acaba diyorum, benim oğlumun arkadaşımıdır!?
Oğlum sigara kullanmıyor, daha lise çağındalar ama kendime bakıyorum ben ilkokul üçüncü sınıftayken tanışmıştım sigarayla. O zamanlar sigara bugün ki kadar çok alternatifli ve yazılı da değildi. Hatta o zamanlar daha fitreli sigaralar yeni çıkmıştı. Zaten benim de sigarayla tanışıklığım biraz da “israf”a itirazdan geliyordu. Şöyle ki, zaten çok fazla sigara yok ve daha filtreli sigaralar yeni üretiliyor ama adamın biri uzun samsun içmiş ama yarısında sigarayı yere atmış, üzerine de basmamış . İşte ben o yarım sigarayı görünce “yazık” dedim ve adama kızdım, o izmariti yerden aldım, babamın ders çalıştığı masadaki kibriti alıp, caminin tuvaletine girdim ve yaktım o sigarayı..Babam, beni izlemiş ve tuvaletin penceresinden çıkan dumandan yola çıkarak beni sigara içerken suçüstü yakalamış ve bir güzel de ceza vermişti. Ama ben sigarayı içmek için bakın ne mücadeleler veriyordum da enselendim ama günümüzdeki çocukların böyle bir kaygısızlığına üzüldüm!
Hele bir şakir öğretmen vardı ki?
Bir sigara maceramda ortaokuldaydı, daha ikinci sınıftayım. Öğretmen sınıfa girdi, kapıyı kaparken yerde bir izmarit gördü.Tam o sırada bende  belki arama olur diye elimi gayri ihtiyarı iç cebime attım ama hoca bunu fark etmiş olmalı ki, sınıfa döndü ve “demek sınıfta da sigara içiyorsunuz öyle mi?” diye sordu. Bizim sınıfta o zamanlar evli ağabeyler bile vardı ve aynı zamanda başkan da olan bir abi kalktı, “öğretmenim, öyle sanmadığımız arkadaşlarımız bile sigara içiyor ki” deyiverdi. Şakir öğretmen de ,” biliyorum, biliyorum” dedi masasına geçti, sınıf defterini imzaladı ve direk yanıma geldi. Elini iç cebime attı ve bir paket Bafra sigarasını iki parmağının ucunda dışarı çıkarıp, sınıfa gösterdi. Yan cebimden de kibriti aldı ve masasına gitti. O sigara paketi ve kibrite benim adımı yazdı. Sonra da nasihat etmeye başladı ve dedi ki, “madem sigara içiyorsunuz bari filtreli sigara için yavrum, yazık değil mi size?” dedi. Sonra da sınıfa “ bu arkadaşınızı disiplin kuruluna vereceğim” dedi. Arkadaşların “af et öğretmenim” taleplerine de kızdı ve teneffüs zili çaldığında da beni arkasına takarak idareye götürdü, suç aletlerim sigara ve kibritle beni müdür yardımcısı ve aynı zamanda disiplin kurulu başkanı olan öğretmene teslim etti. Dayak yemedim ama okul çıkışında doğruca şehir merkezine gittim. O zamanlar Rize’de sahil dolgusu yeni yapılıyordu. Bir uzun Maltepe sigarası aldım, ilk sigaramı yaktım tam sahile inerken bir korna sesiyle uyarıldım. Az ilerde duran yeşil taksiyi süren Şakir öğretmendi. Beni yanına çağırdı ve “yine sigara mı içiyorsun?” dedi. Ben de filtreli uzun Maltepe sigarasının paketini çıkarıp ona gösterdim ve “filtreli öğretmenim” dedim. Ve öğretmen bastı gaza bir şey diyemeden çekti gitti.
Çok çektim sigara yüzünden ama bugün ki öğrenciler kadar da açıktan etmedik biz bu işi, devir çok değişti. Biz öyle durumlarda öğretmen görürsek köşe bucak saklanır, sakınırdık ama şimdi o da kalmamış ki!Şimdi o öğretmenleri dinlemeyişimizin bedelini elbette ağır ödüyoruz! Onlar bize, ailemizden de yakınlardı. En fazla zamanımız onlarla geçiyordu, onlarla şekilleniyorduk. Elbette bugün, 24 Kasım öğretmenler günü onları anmamızdan doğal bir şey olamaz. Keşke her bireri tüm dünyayı görerek,  kavrayarak topluma ışık saçabilseler ama çoğunluğunun bu yolda olduğu bir gerçek.  Nesillerimiz onlarla şekilleniyor. Tüm öğretmenlerin gününü içtenlikle kutluyorum. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE