Evet, t.c vatandaşı olarak ,bir Türk evladı olarak sitemimi belirtiyorum.üzerimizden denizcinin haklarını düşünmeyip, para kazananları ve daha da önemlisi insan haklarını ezip geçerek insanlıktan çıkmış beyinleri de kınıyorum...
Mesleğe ilk girişimden bu yana iki yıl oldu.okul dönemlerini saymıyorum tabi.dışarıdan bakıldığında ilk alınan tepki tabi ki de ‘yenisin’ oluyor.aslında yeni eski kalıpları benim için pasif.neden derseniz önemli olan bu süre zarfında olan bitenleri iyi anlayıp,çözümlemekte.ben bunu bu kısa dönemde başardığımı düşünüyorum.bizim meslekte suda iz bırakmak hiçte kolay değildir.bunu dışarıdan bakanlar kolay zanneder ama hiçte öyle değildir.en ufak hata ölüm ve yaralanmalara neden olur.ben ve benim gibiler bu hatalara düşmemek için elimizden gelenin en iyisini yapmakla kendimizi şartladık.denizcinin haklarını da her alanda savunabilmek için elimizden gelenleri yapıyoruz.ama koltukta oturmuş emir vermeyi seven sözüm ona armatörler hiç bir şeyin farkında değil.yetiştirmek yerine ezmeyi tercih etmeyi ç0k seviyorlar.sektörde işini iyi yapan armatörler de yok değil tabi.benim derdim yapmayanlarla.
En önemli sıkıntı kumanya ve maaşlar.kendi evine bile almadığı malzemeleri gemiye göndermek nasıl bir cesarettir, daha da ötesinde nasıl bir vicdansızlıktır.tarihi geçmiş ürünleri nasıl olurda minimum 15 gün sadece seyirde geçen gemiye gönderebilirsiniz? insanlığa sığan bir davranış mıdır acaba bu?.kumanya kesintileri ayrı bir dert bizler için.her geçen gün alınan malzemelerde azalma olmakla beraber ,kendilerini akıllı zannedip fişleri de göndermiyorlar gemiye sanki biz anlamıyoruz ne olup bittiğini.tek aklı olanlar masa başında 1-2 saat oturup sonra telefonla emir vermeyi sevenler tabi.kendinize gelin artık…
Sektörün en can yakan kısmı da maaşlar.gün geçtikçe azalmalar olmakla beraber işlerin külfeti de artmakta fakat hiç kimse yaptığı işin karşılığını alamıyor.çünkü sözüm ona armatörler yeni gemi alıyor.benimde şahit olduğum ve yıllardır büyüklerimden de duyduğum budur ki; bir alamadılar gitti.her geçen gün personel sayısında azalma oluyor ve kişi başına düşen iş yoğunluğu artıyor ama maaşlar hep düşüşte.bir de hiç maaş vermeyenler var tabi.1 ay çalıştır sonra işten çıkar,başkası gelsin onu çalıştır önümüzdeki ay diye diye kontrat bitiyor zaten.perişan olan kim tabi ki de denizciler.bir gün gemiye gelip 8-10 şiddetinde(rüzgar şiddeti:90 km/sa üstü) havaya girseler ne güzelde olur aslında.o çok sevdiği koltuklarından hiç kalkamazlar.o zaman anlaşılır biz denizcilerin değeri ama nerde…
Zor şartlar altında çalışsak ta denizcilik yürek işidir.dışarıdan göründüğü gibi ‘her yeri geziyorlar birde üstüne para alıyorlar’ işi değildir.bir kere bağlandın mı bırakması zordur.Türk denizciliğinin de bir yere ulaşılabilmesi için ,yükselebilmemiz için öncelikle bu yürekli kişilerin değerini bilmeli ve ona göre davranmalıyız. Haksız mıyım?