M. Kemal AYÇİÇEK – 8 Haziran 2015
Hele şükür seçimler bitti, o çok gereksiz, seçmen üzerinde pozitif değil ama negatif etkisi fazlasıyla olan zangırtılar, ses gürültüleri sona erdi. Millet, kafayı dinlemeye çekildi ama seçimlerle öyle bir ders verdi ki şimdi AK parti, CHP, MHP ve HDP’liler, kara kara düşüncelere daldı. Dalsınlar, bunu hak ettiler. Seçimin açık ara galibi HDP, keybedenleri CHP, MHP ve birinci parti ve iktidar olmasına rağmen de AK Parti. Fakat haksızlık etmemek lazım, böylesi bir durum da CHP olsaydı AK Parti’den çok daha berbat bir kayba uğrardı. AK Partililer, bu seçim sürecinde ‘İki arada bir dere de’ kaldı.
Öncelikle neden AK partililer, iki arada bir dere de kaldı ona değineyim. Güçlü bir liderlikle şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset diline aşık, dik duruşu hayranı, yurt dışında itibarı getiren insan yoktu! Miting alanları bunu gösterdiği için zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da sahaya indi, güçlü iktidar istedi, istikrar istedi. Fakat ona rağmen seçmen, “Ben Tayyip Erdoğan’a oy verdim, o’nu cumhurbaşkanı yaptım, şimdi partime geri döneyim ve ona oy vereyim” moduna girdi. Ayrıca, miting alanlarına bakıldı çoğu da zaten TV ekranlarından ve kim nerde, kim kimdi, kim ne diyor bunlar kafa karışıklığına yol açtı. Yaşlı bir seçmen, ”Muhalefettekiler hep vaadlerde bulundular AK Parti hiçbir vaadde bulunmadı ki halk niye AK Partiye oy versin” yorumunu yaptı. Yani seçmenin kafası karıştı, o ne öyle dev afişler, posterler, pankartlarla halka tepeden bakan ve “Biz sizin oyunuzu bu poster, pankart ve afişlerle alırız” aymazlığına yüz vermedi. Halkın gözüne gözüne sokulan onca afişe, pankarta, postere bakıp “Nedir bu israf, nereden geliyor bu değirmenin suyu” dedi ve İktidar partisi AK parti’ye önemli bir uyarıda bulundu.
AK Partili seçmen, üzerlerinde AK Parti’nin amplemlerinin bulunduğu kandil simitlerinin kimlere gidip, kimlere gitmediğini de gördü. AK partililer, bu kandil simitlerinin halka değil kankalara dağıtıldığını da gördü. Yine AK partililer, oy istemeye gelen tiplerin haline baktı, yapmacık, şımarık, yalandan tebessüm eden ve eski Türkiye’nin kaybetmez partilerinin müdavimleri olan aynı tipleri görünce de onlara pek yüz vermedi. Elbette AK Parti tüm seçim sonuçlarını analiz edecektir ama biz sahadaki gözlemlerimizi aktarıyoruz. AK Partililer, “Garip-guraba edebiyatı” yapıp, eline fırsat geçince garip guraba yerine ‘kanka’cı ve çıkarcı güruhu ile ön plana çıkmış insanların, “o sofra senin, bu tapu benim”ci menfaat sohbetlerinden başka memleket meselesini konuşmayan insanlara ne diye oy versin? Vermediler işte! Hem “vatandaş her şeyi görüyor, biliyor” diyecek hem de hiçbir şey bilmiyormuş yerine konulunca tepkisi iktidar da olsanız böyle oluyor işte!
‘Muhalefet partilerinin seçim beyannamelerinin, kampanyalarının ve oluşturdukları cephenin bir önemi yok mu?’ denilebilir bu seçim sürecinde var tabi ama asıl sorun Muhalefet partilerinin kampanyaları değildi. AK Partililerin halka nasıl baktığı ve nasıl yanaştığı idi. Yani seçim sonuçları muhalefet başarısı değil tamamen AK Parti organlarının vatandaşla olan ilişkileri, bakışları ve şımarıklıklarıydı. Halk, Koalisyon Hükümeti ile güya korkutularak yönlendirilmek istenen AK Parti politikasına sert tepki vermiştir, öyle mantık mı olur? Bu halka bir Dayatma değil miydi? AK Parti, şımarmış kadrolarından, kibir ve kuruntucu tiplerinden, gereksiz milliyetçilerinden ve Kürt düşmanı tiplerden arındırılmalıdır. Millet Ak Parti'ye,"Şımarıklığı bırak, yandaş dayanışmacılığını bırak, kandil simitini dağıtırken kanka arama, adil, dürüst ol ,havanı alırım" dedi.
Bundan sonra ne olur? Millet, bu seçim sonuçları ile TBMM’ye üye gönderen AK Parti, CHP, MHP ve HDP’ye “Hadi buyurun ve birlikte çalışın şimdi, birbirinize saygılı olun ve birbirinizin yüzüne bakamayacak durumlara düşmeyin” dedi. Bundan sonra artık AK Parti geçmişteki dönemlerdeki rahatlıkta olmamakla birlikte CHP, MHP ve HDP açısından oldukça sorumluluk gerektiren bir süreç başlamıştır. Öncelikle İktidar partisi AK Parti bu seçimlerden birinci parti çıktığı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümeti kurma görevini Başbakan ve AK parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na verir. Davutoğlu’nun tek başına hükümet kurabilmesi için 276 milletvekili olması gerekirdi ama resmi olmayan sonuçlara göre AK Parti’nin milletvekili sayısı 258 oldu. Dışardan bir destek olmadığı takdirde güvenoyu alması imkansız! Davutoğlu hükümeti kuramadığı takdirde Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez Ana muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevi verir. Kılıçdaroğlu da MHP ve HDP ile bir koalisyon kurmayı başarırsa o zaman Türkiye’de koalisyon dönemi yeniden başlar!
Akla en yakın senaryo erken konuşup AK Parti ile iktidar olmayacaklarını açıklayan HDP Lideri Selahattin Demirtaş’ın o sözlerini tevil edip, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın da içinde olduğu “Çözüm süreci”nin sekteye uğraması yerine devamı için kerhen AK Parti’ye destek verip, AK Parti’nin HDP destekli bir azınlık hükümeti kurmasını sağlamasıdır. Böylesi bir iktidar da HDP’nin daha güçlü bir şekilde çözüm sürecinde söz sahibi olması demektir. Bu da Türkiye’nin yıllardır aşamadığı terör sorununun ortadan kalkması için önemli bir fırsat olur! Seçimin CHP ve MHP’ye pek getirisi olmamıştır. Zaten aynı oranda oyları ve milletvekilleri vardı ve halk o iki partiye bu seçimlerde pek bir rol biçmemiştir. TBMM’ye şu veya bu isimlerin girmiş olması sadece o partilere yani CHP ve MHP’ye grup başkanvekillikleri ve milletvekili dostluk grup başkanlıkları ve parti yönetimlerindeki isimlerin değişmesi için alternatif imkanı getirmiştir. O da önemli bir başarıdır öyle değil mi? Erken seçim olur mu? Sanmıyorum, Türkiye’nin ardı ardına seçimlerle zaman kaybına tahammülü yoktur.Siyasetçiler,Milletin verdiği vekiller marifeti ile bu ülkeyi yönetme erdemini göstermelidir.Uzlaşı,anlayış,nezaket ve zerafet yarışı olmalı
Kimse Milletin verdiği kararı millete misilleme yaparcasına "erken seçim" basitliği düşüncesine sığınmasın,Millet'in tokadı Osmanlı'yı geçer!
Kendini AK Parti'den büyük gören etkili yerlerde bazı AK partililer (!)var,uslanmamışlar ve susmayı beceremiyorlar hala ve ısrarla, yazık!
Şarabın tadına şaraptan anlayan insanlar bakar da politikayı neden politikacılar yapmaz da kendini siyasetçi zannedenler yapar anlayamıyorum.Kalın sağlıcakla.