M. Kemal AYÇİÇEK / Zuvas yaylası
Karadeniz de yaylacılık, yöre yöre değişik gelenek ve göreneklere dayanır. Kimi yerler de yayla öncesi Mezire denen yaylaklar da vardır, köy ile yayla arasında kalan ve bir süre konaklanılan yerler ama çoğunlukla yaylalara çıkılır. Geçmişte sahil kesimlerin de sık görülen salgın hastalıklardan korunmak başta olmak amaçlı, büyük ve küçükbaş hayvanlarını daha iyi şartlarda besleyebilmek, kış mevsimin de tüketilmek üzere de peynir ve yağ gibi erzakları hazırlamak için yaylalara çıkılırdı. Şimdiler de Yaylacılık geleneği artık çoğunlukla sayfiye tarzına dönüşmüş olsa da hala eski geleneklerin sürdürenler de yok değil. Bu geleneklerden biri de yayladan dönenlerin aşağıda (sahildeki köyler) bulunan konu ve komşuları ve sevdiği insanlara verilmek üzere dağıttığı “Dost Lokması” denilen Kete ya da Çörek geleneğidir.
Karadeniz Bölgesi’nde yaylacılık, Akdeniz Bölgesi’nde şimdiler de sahillerdeki “çadır” cılıktır! Yıllar öncesine dayanan yaylacılık geleneği, her ne kadar küçük ve büyükbaş hayvanlar bahane edilerek, süt, peynir, yağ gibi ürünler elde etmekse de aslında Karadeniz sahillerindeki aşırı bataklıklar ve oluşan sinekler yüzünden ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklardan korunma amaçlıydı. 19. Yüzyılda Anadolu coğrafyasının pek çok bölgesinde veba, kolera, çiçek, sıtma vb. gibi salgın hastalıklar ortaya çıkmıştı. Bu Hastalıklardan korunmanın bir yöntemi olarak da Karadeniz Bölgesi’nde özellikle yaz ayların da yaylalar olmazsa olmaz bir zorunluluk halini almıştı. Tabi yaylanın bereketinin zekatı olarak yine yaylalar da tandırlarda yapılan Kete’ler ve yanların da buğday unundan hazırlanmış helvalar, yayla dönüşünde aşağıdaki konu ve komşulara ayırım yapılmaksızın bir hediye mukabilinde verilir. Yarım elma gönül almadır aynı zamanda bu gelenek ve halen sürdürülmektedir.
Yaylaya gidenler, dönüşte özellikle yaylaya çıkamamış ailelere verilmek üzere “Dost lokması” adı altın da tandır yakıp, çörek, kete ve un helvası çok özel hediyelerdir. Un tereyağıyla birlikte kavurulur, süt şeker kaymak ve sıvı yağ ile hamur yoğurulur. Soğuk şerbetle ıslatılır, sonra avuç içi ile şekli verilir, buna helva denir. Kete hamuru açılır içine bu helvadan sürülür. Ketenin sade haline yağlı ekmek, yağlı kete denir, içine fındık veya helva koyulursa buna da horlu çörek adı verilir. Hacı Ayşe Annem,” Açma kete de yaparız ama onlar, yayla sezonu içinde verilen hediyelikler olur. Tandırdaki Keteler de genellikle helvalı olur. Ayrıca top helva. Tandırın üstünde kavururuz helvayı. Yağ ile unu kavuruyoruz. Şerbetini katı katı yapıp, top top edip, saan (Tabak)lara basıyoruz. Sonra keseriz, gıylılara basıyoruz. Tatlı gibi kesip öylece verdiğimiz olur” diye anlatıyor kısaca kete ve helva olayını. Bu adet hacı annenin 40 yıldan daha fazla süredir sürdürdüğü gelenektir.
Dost lokması: Kete, bir yaylacılık geleneği
Yayladan dönüşe hazırlık için aşağıda dağıtılacak helva ve keteler için yoğun bir çaba harcanır. Tabi bu bir kişinin baş edebileceği bir hazırlık değildir. Yayla da bu iş için de imece denilen yardımlaşma olur. “Dost Lokması” için önce Helvalar hazırlanır. Her eve ikişer adet olmak üzere hazırlanacak helva ve Kete ya da Çörekler, bir de Yayla ağasının evinde oluyorsa bu daha da zahmetli olur. Çünkü bu daha çok eve “Dost Lokması” verileceği anlamına gelir. Bir tandır Kete yetmez bu tür hazırlık için en az 3 Tandır dolusu Kete hazırlanmaktadır. Bir de Ağa evinden gidecek “Dost lokmaları”, içinde helvası bulunan ‘Hor’ olmalıdır. Tandıra vurulan ketelerin yüzüne de yumurta sarısı sürülerek ketenin cilası verilir. Bu hazırlıkların tümü yaylacıların iki gününü alır. Bu gelenek kimileri için bir “zekât” niteliği taşır, yaylada elde ettikleri ürünlerin bozulup, heba olmaması için, kimileri için yaylalara gidemeyen ailelerin gönlünü almak için bir “dostluk” pekiştirmek, kimileri için “veren el alan elden üstündür” Hadisine uymakla sünneti yerine getirmek gibi bu hareketlerini gerekçelendirebilir. Ama şu bir gerçek ki, komşulara dağıtılan Çörek, Kete ve Helvalar, Yayladan kesin dönüşü ve GÖÇ hareketinin o yıl bittiğini gösterir. Yayladan herhangi birinin dönüşü duyulduğun da eğer kete ve helva verilmemişse de “hani bizim kete!”, “Sen yayladan geldin mi? Nerde bizim keteler!” gibi hafif sitemkar hatırlatmaların da yapılması olağan söylemlerdir!
Yıllar yıllar öncesi yani bundan tam 49 yıl önce, Trabzon’un Araklı ilçesine bağlı Yeşilce’den (Gahura) Hasan amca var, muzip biri. Çok fazla ağır şakalar yapabilen de biri. Yaylaya gidenler, Fındık ayı nedeniyle aşağıya iniyorlar. Fındık toplamaya, tabi aşağıya inenlere de bu çörek ve helvalardan yapılıp bir erzak çantası hazırlanıyor. O yıllar, yollar yürüme gidiliyor. Araç yok, yükler eşek ya da atlarla taşınıyor. Yayladan Güller teyze, eşinin dostlarına dağıtması için çörek ve helvalar yapmış, bunları da oğluna verip aşağıya gönderiyor. Araklı’da Kara Dere’den Eşekle aşağıya inen Ahmet amca, şimdi ki adı Çankaya olan, Dağbaşı da denilen Haruksa’da imamlık yapan Hasan Amca’nın yanında kalıyor geceleyin. Sabahta yola girip köyüne geliyor. Köyde yayladan gelen nevaleler açılıyor ki, özel torbadaki helva ve çöreklerin yerine taşlar konmuş. Tabi bu ağır şaka, yıllardır anlatılır durur. Oysa o helvalar ve çöreklerden her eve ikişer adet olmak üzere aşağıda kimlere gidecekleri de belirlenmişti. Yaylada eşi olan Hacı Muhammed’in kadim dostları Araklı eşrafından Hacı Saffet (baba), Hacı Ruşen (Keleşoğlu), Veysel Özyurt, İstiklal Gazisi Hacı Ali Özyurt, fındık ayında o “Dost lokması”ndan mahrum kalıyorlar!. Tabi hepsi rahmetli olmuş onların.(Allah rahmet eylesin)
Yayla bereketinin Zekatı: Kete
Yaylaya gidenler, dönüşte özellikle yaylaya çıkamamış ailelere verilmek üzere “Dost lokması” adı altın da tandır yakıp, çörek, kete ve un helvası çok özel hediyelerdir. Un tereyağıyla birlikte kavurulur, süt şeker kaymak ve sıvı yağ ile hamur yoğurulur. Soğuk şerbetle ıslatılır, sonra avuç içi ile şekli verilir, buna helva denir. Kete hamuru açılır içine bu helvadan sürülür. Ketenin sade haline yağlı ekmek, yağlı kete denir, içine fındık veya helva koyulursa buna da horlu çörek adı verilir.
YORUM EKLE
1
Trabzon, Liseli Hentbolcuları ağırladı
2
Anne mi çocuğa, çocuk mu anneye bağımlı?
3
Ovit’in arka yaylaları
4
Ağaran, şelaleden de öte
5
Pileki mağarası, Sarnıç’a dönmüş!
6
Batum’un simgesiydi, şimdi satılıyor!
7
cennet & Trabzon Hurması, üşütmüyor!
8
Trabzon Ekmeği, sarı gelinin marifeti!
9
Anıt Gürgen ağacı, kasırgaya dayanamadı
10
İspir pekmezli Rize Simidi
ANKETTüm Anketler