,

Zor yılların başkanı!

Nato şemsiyesi altın da ABD’de eğitim alan askerlerimiz (Halka köle diye bakan)i direk eleştiremediği için aslın da efemine tavırlar sergilediği için Zeki Müren’i Paşa (General) diye baştacı yapmıştır. Ve o sanat güneşimiz olmuştur.

Zor yılların başkanı!
HABERİN GALERİSİ
zor yılların başkanı

zor yılların başkanı

Zor yılların başkanı!

M. Kemal AYÇİÇEK – Trabzon

Trabzon’un Araklı ilçesi belediye eski başkanlarından Yılmaz Çebi, 1984-1990 yılları arasın da belediye başkanlığı yaptı, daha öncesi de var. Ama ben bu beş yıllık süre için de tanıdığım Çebi’yi anlatmak isterim. ”Zor yılların başkanıydı” derken tam da bu beş yıllık dönem, askeri yönetimin özellikle yerel yönetimlere bakışının özeti gibiydi. Sivil ve seçilmiş belediye başkanlarının devlet protokollerin de paylandığı(!) yıllardı, binlercesi vardı bu tür örneklerin ama Çebi, tüm bunları önceden bildiği için o da kendince takmazdı kimseyi!

Yılmaz çebi,TBMM Başkanı Necmettin Karaduman ile

Askeri ihtilal yani 12 Eylül ihtilalinin ardından ülkenin Demokrasiye geçiş sürecin de 1984 yerel seçimlerin de Genel Başkanlığını Turgut Özal’ın yaptığı Anavatan Partisi (ANAP)’nden Araklı Belediye başkanı seçilen Yılmaz Çebi, protokol de yeri ancak ikinci sırada yanı arka tarafta olan belediye başkanlarından biriydi. Bu sadece Yılmaz Çebi’ye has bir olay değildi, tüm ülke de Belediye Başkanları, adeta üvey evlat muamelesi gören ve güya Devlet, yani asil protokolün yanın da garnitür olabilecek insanlar muamelesi görüyordu!

İlçe de kaymakam ve jandarma komutanından sonra belediye başkanları protokol de yer alırdı ama aslın da Devlet törenlerin de neredeyse ‘Belediye başkanı olmasa da olur’ mantığı, bir şehrin kurtuluşun günlerin de bile sırıtırdı. O dönem Araklı’da Kaymakam Celal Dinçer vardı.

(Celal Dinçer, sonraki yıllarda CHP’den Milletvekili olacak ardından da Alevi konfederasyonları Genel Başkanlığı yapacaktı.)( 1957 Erzincan doğumludur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. Meslek hayatı boyunca Türkiye’nin farklı noktalarında kaymakamlık ve Vali Yardımcılığı gibi görevlerde bulunan Dinçer, 1995 yılında ‘Türkiye’de yılın en başarılı idarecisi” seçilmiştir. Evli ve 2 çocuk babası olan Dinçer İngilizce ve Fransızca bilmektedir. TBMM 24. Dönem İstanbul Milletvekili olarak seçilmiştir.)

Yılmaz Çebi, babacan bir insan, yoksul babası, mert, sözünü sakınmadan söyleyen cesaret ve olgunlukta ama düzenin oyunlarını da iyi bilen ve makamlar arası fikir çatışmalarından özenle kaçınırdı. Devlet dairelerinin aksine, kapısını sonuna kadar geriye açar ve sürekli açık tutar, kapısına gelen kim olursa olsun mutlaka dinleyen bir başkandı.

İlçe de yöneticiler arasın da kırgınlık ya da kavga varmış bir havayı topluma yansıtmamaya çalışan ve tüm hakir görmelere, aşağılanmalara (Protokoller de ki yer verilmesi) ne sadece duruşu ile cevap veren bir insandı. Kaymakam Celal Dinçer ile yan yana gelmemeye özen gösterirdi. Daha sonra Tayyar şaşmaz kaymakam oldu, onunla da çok yan yana gelmedi. Belki dönemin Devlet yapısı, Belediye Başkanlarına sadece “onlar hizmet adamı, Devlet’ten anlamazlar, bunun için Devlet işlerin de pek yerleri yoktur, o nedenle de muhatap alınmaları bile onlara lütuftur” gibi bir mantık hakimdi.

Araklının kurtuluş törenleri başkan çebi, kaymakam dinçer ile

Tabi tüm bu Devletçi bakış açısını bir sivil olarak takmayan, devlet makamların da görev yapanları vali, kaymakam, komutan, genel müdür, bölge müdürü ya da müdür gibi bürokratları, “Devlet kapısın da verilmiş görevleri yapan insanlar” diye görür Yılmaz Çebi. Başkan Çebi, kendi alanın da da bu Devletçi bakış açısına sonuna kadar karşı olan ve de pek önem vermeyen bir yapıdaydı. “Madem Devlet, bizi adam yerine koymuyor, ben de Devleti, onun görevlendirdiği insanları adam yerine koymam olur biter” kafasındaydı.

Ha misafirperverlikte hata yapmaz, ilçeye gelen Devlet ricaline elini sonuna kadar açar, ikram da bulunurdu. Yılmaz Çebi, akraba kalabalığı ya da gücü ile değil, kendi prensipleri ve dünya görüşü ile devlet zevatını kırmadan ilçenin ihtiyaçlarını gidermenin peşindeydi. Devlet başkanı Kenan Evren’di ama iktidar da da Turgut Özal, yani Anavatan Partisi vardı. Yılmaz Çebi, Anavatan Partisi’nin en güçlü belediye başkanlarından biri idi. Bakanlara karşı, Devlet’e karşı gibi bir bakışı yok, aksine onların asıl kendi güçleri olduğunu bilir, ona göre de davranırdı.

Bir seferin de Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt’un Araklı belediyesini ziyaretin de ona verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade edip, adeta fırça çekmişti. İlçe başkanı yeğeni İbrahim Çebi, (Daha sonra Trabzon Milletvekili olacak) Yılmaz Çebi’nin sağ kolu gibiydi. Yılmaz Çebi, Türkiye’de belki geçmiş tüm darbeleri görmüş ve onun olgunluğu ile bu geçiş sürecin de kavgasız, gürültüsüz bir hizmet anlayışı ile Araklı’da belediye başkanlığı yaptı. Kavga mı, yaptı. Kaymakamlarla kapışırdı,onlara lisanı hal ile bu ilçenin gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu yani Belediye başkanlarının hancı, kaymakamların ve dahi tüm bürokratların da yolcu olduklarını gerektiğin de hak eden vali de olsa söylemekten çekinmezdi.

başkan çebi,fahrettin kurt ile

Vatandaş nezdin de Yılmaz Çebi, her zaman babacanlığı, mertliği, zamanın olmuş kişiliğini layıkı ile taşıyan bir insan olarak ilçe önderi gibi idi. Öne çıkmayı çok seven biri olmak yerine zaten durduğu yeri ve konumu ile makamını dolduran üslup ve yapıdaydı. Mesela, dönemin TBMM Başkanı Olan ANAP Trabzon Milletvekili Necmettin Karaduman’ın Araklı belediyesini ziyaretin de verdiği brifing ile tam bir sivil idareci örneği olmuştu. Şöyle ki Necmettin Karaduman da Devlet içinden gelen bir bürokrattı ve meclis başkanlığını da tam bir otorite ile yerine getiren biriydi. Onun o sert mizacına, sivil bir idareci nasıl olunuru gösterebilmişti Yılmaz Çebi. Yılmaz Çebi, aslın da o dönemin yerel idarecileri arasın da adını altın harflerle Demokrasi tarihine yazdıracak, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi de olan açık sözlü bir insandı.

Benim daha yeni muhabirlik yıllarım ve başkan Yılmaz Çebi, ilçe sorunlarından ziyade genel bir düşünceye sahip ve sadece Araklı için değil, tüm Karadeniz için fikir beyan ediyor. Yani Araklı’da kanalizasyon yapımı ile ilgili değil de “Karadeniz de bu avlanma sürerse balık bulamayız” gibi demeçler veriyor. Ağlayan bir belediye başkanı değil, ilçe sınırlarını düşünen bir belediye başkanı değil, omuzların da Karadeniz’i taşıyan bir sorumlukta olan bir belediye başkanı profili çiziyor. Ha o zamanlar, belediye başkanları ile gazeteciler de çok iyi anlaşabilen insanlar da değiller, Gazeteciler de Devlet’e çalışan tıpkı gizli bürokrat gibi algılanıyor ve gazetecilere de belli mesafeden bakılıyor. Bunu Yılmaz Çebi ile diyaloglarımız da çok yaşadım.

Bir keresin de kanalizasyon sıkıntısı nedeniyle yaptığım bir haber yüzünden bana haber göndermiş, “gözüme gözükmesin” diye de ihtarda bulunmuştu. Ama bunlar, biraz da Devlet’e karşı aslın da yerel yönetimlerle gazeteciler arasındaki bir çatışma gibi de görülebilir. Başkan Çebi, kaymakamla ilgili bir haber yaptığım da sanki onun yanındaymışım gibi bir algıya kapılabiliyor ve kaymakama olan kızgınlık ve belki az da olsa öfkesini, ona değil de bize yansıtabiliyordu. Yani öyle kaymakamlarla yağ-bal bir ilişkisi yoktu. Hiç birini sevmedi, hiçbir zaman sevmedi. Onlara, “okul okumuş ama adam olmamış kişiler” diye bakar, biraz da onları, “çocuk” görürdü!

Belediye Başkanı Yılmaz Çebi, TBMM Başkanı Necmettin Karaduman ile

Bir gün Dağbaşı denilen şimdi ki Çankaya’da bir yatılı bölge okulu açılışı yapılacak. Trabzon Valisi Yılmaz Ergun,

(Daha sonra Emniyet genel müdürü olacak- 1932 yılında İstanbul’da doğdu. 1953 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin İdari Şubesi’nden mezun oldu. 1954 yılında Hukuk Fakültesi fark imtihanını vererek Hukuk Fakültesi Sertifikasını aldı. Maiyet Memurluğunu tamamladıktan sonra çeşitli ilçelerde Kaymakamlık, bilahare 1960-1980 yıllarında Mülkiye Başmüfettişliği görevlerini ifa etti. 1980-1991 yıllarında sırası ile Bitlis, Trabzon, Edirne ve Elazığ valiliklerinde bulundu. 18 Şubat 1992 - 10 Temmuz 1993 tarihleri arasında Emniyet Genel Müdürlüğü görevinde bulunduktan sonra 1994 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Üyeliği görevine atandı ve bu görevini Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde de belli bir süre sürdürdü. Merkez Valiliğinden emekli olmuştur. Evli ve 3 çocuk babasıdır.”

Araklı kaymakamı (Adayı) Tayyar şaşmaz daha sonra

(Tayyar Şaşmaz, 1959 yılında Yozgat İli'ne bağlı Boğazlıyan İlçesi'nde doğdu. 1981 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat-Maliye Bölümü'nden mezun oldu.71. Dönem Kaymakamlık Kursunu bitirdikten sonra sırasıyla; Bolu-Göynük, Muş-Bulanık, Denizli-Acıpayam, Samsun-Vezirköprü İlçeleri'nde Kaymakamlık yaptı.Daha sonra Nevşehir Vali Yardımcılığı, Mardin-Kızıltepe Kaymakamlığı, Isparta Vali Yardımcılığı, Konya Vali Yardımcılığı ve Tekirdağ Vali Yardımcılığı görevlerinde bulundu.Tayyar Şaşmaz, 8 Ağustos 2019 tarih ve 30856 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2019/268 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ilimiz vali yardımcılığına atanmış ve halen bu görevini yürütmektedir.”

Belediye Başkanı da Yılmaz Çebi, okul açılışı için Çankaya’ya gittik. Orada okul içinde Atatürk köşesi diye bir yer oluşturulmuş ve Atatürk büstü de burada yer alıyor. Ama Vali Yılmaz Ergun bu durumu görünce kaymakam Tayyar Şaşmaz’a, “Atatürk’ü okula hapsetmişsiniz, bu nedir, derhal bunu kaldırın ve dışarıdaki okul bahçesine yerleştirin” diye emir veriyor. Kaymakam adayı Tayyar Şaşmaz, durumdan habersiz mahcup bir halde fırça üstüne fırça yerken dönemin Trabzon Milli Eğitim Müdürü Bener Cordan daha sonra

(Bener Cordan, (1941[1], Hasankale, Erzurum - 15 Ağustos 2004, Ankara Türk bürokrat.Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdikten sonra öğretmenlik yaptı. Trabzon Fatih Yüksek Öğretmen Okulu'nda çalışırken, Karadeniz Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin öğretim görevlisi kadrosuna geçerek Türk Dili Bölüm Başkanlığı yaptı. Dokuz yıl Trabzon Millî Eğitim Müdürlüğü yaptı. 1992'de Köksal Toptan'ın bakanlığı döneminde müsteşar yardımcısı, 1994'te Nevzat Ayaz döneminde müsteşar oldu. 1993-2001 yılları arasında Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet üyesi oldu. 1 Kasım 2001'de müsteşarlıktan ayrıldı. 1996 yılında Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı kontenjanından YÖK üyeliğine atandı; ancak Temmuz 1997'de Danıştay tarafından YÖK'e MEB kontenjanından üye atanmasının iptal edilmesiyle YÖK üyeliğinden ayrıldı ardından 1997 ve 2001 yıllarında bakanlar kurulu kontenjanından YÖK Genel Kurulu üyeliğine atandı ve Haziran 2004'e kadar YÖK Başkanvekilliği görevini yürüttü. 15 Ağustos 2004 tarihinde uzun yıllardır mücadele ettiği kansere yenildi)

Araya giriyor vali ile konuşuyor ama Vali, hiddetli. Anında o Atatürk büstü, elden ele taşınarak protokol de en öndeki sandalyaya yerleştiriliyor ve tören öyle başlıyor. Vali, İl Jandarma Komutanı, kaymakam, il müdürleri ve ilçe deki müdürler, bu okul açılışın da protokol de ön sırada yer alırken Araklı Belediye Başkanı Yılmaz çebi, ancak arka tarafta yanı birinci sıra yerine ikinci sırada yer alabiliyordu. Tabi Başkan Çebi, bu tür uygulamaları zaten bildiğinden ve de pek de önemsemediğinden ses çıkarmıyor ve olanı biteni bir normal insan gibi yaşıyordu!

Öndeki protokol de vali Yılmaz Ergun var, ilçe kaymakam adayı Tayyar şaşmaz, Trabzon il sağlık müdürü Mehmet Usta, İl Jandarma Alay Komutanı var ama belediye başkanı arka sırada yer alıyor. Ve bu durum da yadırganmıyor. Aslın da bir askeri vesayet altında ülkenin yönetildiği biliniyor. Vatandaş bunun bilincindedir ve mesela ABD’nin bize empoze ettiği askerin, yani Marshall Planı (II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.) sonrası oluşan eğitimlerini Nato şemsiyesi altın da ABD’de alan askerlerimiz (Halka köle diye bakan)i direk eleştiremediği için aslın da vatandaş, efemine tavırlar sergilediği için Zeki Müren’i Paşa (General) diye baştacı yapmıştır. Ve o sanat güneşimiz olmuştur. (Rahmet olsun ruhuna) Yılmaz Çebi, halkın seçtiği bir belediye başkanı idi ama o devlet ricali için de yer almıyor, halkın arasında oturtulabiliyordu. Yani ön protokol yerine ona reva görülen yer ancak arka sırada bir yerdi.

Okul açılışından sonra Taştepe köyüne çıkıp orada da köye ilk kez elektrik veriyoruz. Trafonun açılışını bir kara lamba kırılarak kurdela kesimi ile yapıyoruz. Köylüler, ilk kez vali görüyor. Vali ve kaymakam varken Belediye başkanına kim bakar havasını orada da gördük. Aslın da köylülere sorsanız onların kendilerine en yakın hissettikleri isim Yılmaz Çebi idi ama dönem öyle bir dönem ki insanların kendi seçtikleri insanlara bile neredeyse selam verse suç olur kaygısının yaşandığı yıllardı. Vali de kaymakam da atanandı, oysa halkın seçtiği insan belediye başkanı idi, bunu vatandaş çok iyi biliyor bilmesine de Devlet, halkı pek dikkate almıyor ve yıllar yılı maalesef bu bakışında ısrar ediyordu.

Vali Yılmaz Rgun ve belediye başkanı Yılmaz çebi, trafo açılışı

Yılmaz Çebi, tam bir Karadenizli, karakteri ,kişiliği, sohbetleri ile tam anlamıyla bir insan gibi insandı. Araklı’nın kanalizasyon sorunu başta olmak üzere tüm alt yapı yatırımları ve üst yapı,kaldırım,tretuvar gibi yatırımları siyasi gücü sayesin de ilçesine kazandırdı. Hem kendisini ve hem de kendisi gibi oğlu Niyazi Çebi’yi tanıma şansım oldu. Şans diyorum çünkü öyle bir insanın öyle de bir evladı oluyordu. Dost mu tam dost, can mı tam can, kardeş mi öyle bir şeydi Niyazi, babasının yerine Araklı Belediye Başkanı oldu. Ağırbaşlı, efendi, babasının oğlu, tertemiz bir beyefendi ve her ortamda ne olduğunu bilen ve hiçbir zaman babası Yılmaz Çebi’nin yüzünü ağrıtmayacak bir genç, delikanlı bir insan. Selam olsun. Rahmetli Yılmaz abiye, biz ona hep abi derdik o da severdi bu söylemi Allan’dan rahmet dileriz. Umarım cennette olur!

Bakmayın şimdi ki Belediye başkanlarının protokoller de esip gürlemesine, geçmişteki başkanların mücadelesi olmamış olsaydı bugün de başkanlar, aynı süreci yaşarlardı öyle değil mi? Kalın sağlıcakla.

Güncelleme Tarihi: 13 Ağustos 2020, 01:41

M. Kemal AYÇİÇEK

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER