M. Kemal AYÇİÇEK / Bayburt
Çocukluğumuzun geçtiği yollar yok, eskiler de kalmış saatlerce yürümekte bile zorlandığımız yolları şimdi arabalarla kısa zamanda aşıyoruz. Mihmandarımız Nuri, Karaburga gezimizi o planladı akşamleyin. Sabah erken kalkmamız gerektiğini söylediğin de ben gün ortası gibi algılıyordum meğer gerçekten de sabah erken kalkmak varmış ama olsundu o kadar. Hem bizim yıllarca Yaylacılık yaptığımız, havasını suyunu hiç unutmasak ta yaz aylarında artık birer misafir diye yıllar sonra gidebildiğimiz Pamuktaş’ta, saatlerce uyumaya da gerek yoktu. Havasından olacak, çok kısa uyku bile sizi dinç tutmaya yetiyor.
Sabah kahvaltısını kuşluk vakti yapıyoruz ama günlerden de Cuma. Namaz kılmadan köyden çıksak olmazdı, hem yıllar sonra belki hiç görmediğimiz insanları görmesek olmazdı. Aysun’un seralarından topladığı sebzelerle takviyeli, köy yumurtalı ve tabi ki de sofraların baş tacı kuymakla donattığı kahvaltıyı yapıp dışarıya çıktığımız da günün güzel geçeceği belli oluyordu. Daha evin baş tarafındaki kuşburnuların olmuşlarından üç-beş tane yememişken Cuma salası verildi. Bu Cuma namazı için hazırlıklı olun anlamındaydı. Biz makinaları kontrol edip, şarjlarına baktıktan sonra Karaburga’da üzerimize
alacağımız giysileri ve ayakkabıları, orada yemek için de azıklarımızı hazırlayıp araca koyduk. Ama Mustafa (okumuş) amca geldi, “öğlen yemeğine bize bekliyoruz” teklifinde bulundu. Büyük bir mahcubiyetle, ezile büzüle bu daveti geri çevirmek zorunda kaldık. Mustafa amca haklı olarak çok alındı ama hava şartları öylesi bir daveti kaldırmıyordu. Gideceğimiz yer, sıradan bir tepe değildi ama bunu anlatmakta zorlandık açıkçası.
Abdestleri de evde alıp, camiye geçtik. Artık eve dönmeyecek ve oradan da direk Karaburga’ya hareket edecektik. Nitekim öyle de yaptık. Cuma namazını eski bir arkadaşım Davut Aygün’le yan yana kıldım, iyi ki de kılmışız. O son görüşmemiz oldu. Ben bu yazıyı yazmadan iki hafta önce Davut ağabeyin kalp krizinden vefat ettiğini öğrendim. Cuma namazının ardından Pamuktaş köylüleri, (çoğu yaz mevsimi için gelmiş) ile selamlaşıp, bir iki soluk muhabbetten sonra yola koyulduk. Bizim hafız Zekeriya, mihmandar Nuri ve bizim Müco. Nuri’nin dört çekeri ile gidiyoruz, ahbunlar, Taşlıova, çayırlar derken birden geçtik Çukur yaylaya. Yolumuz o kadar uzun değil gibi ama Nuri, çok aceleci. Hav gün gibi, bir anormallik yok aslında ama “siz bilmezsiniz, bozar bu hava” diyor ama söylenenlere ben pek inanmıyorum. Yaylayı çıkarken keçi sürüsünün ortasından geçiyoruz. Zilfo’ya çıkılan boğazı da geçip, Hatun yurt’u düzledik. Esertaş’tan zaten Karaburga göründü. Uzaktan bakıldığın da birer insan görünümündeki şehitlik işareti olarak dikili taş yapılar, Karaburga’nın sıradan bir yer olmadığını gösteriyordu.Yolların patika olduğu zamanlardaydı, yayla yolculuğumuz sırasında yorgunluk ve bitkinlikten hani insanın takadi kalmaz ya yürümeye işte öyle zamanlar da ağabeyimin beni bu Karaburga'daki kaya yığınları ile hızlandırma gayretlerini görecektiniz. Biz Çavdar yaylasından yukarıya (yayla) veya aşağıya (Araklı) gidip gelirken, beraberimiz de büyükbaş hayvanlar da olurdu. Onların adımına uyardık. Akşam karanlık çökmeye başladığın da Karaburga'nın şehitliklerini ve ziyaret yerlerini gösteren kaya yığınları, tam dağın üzerinde birer insanı andırırdı.O nedenle de Ağabeyimin o Karaburga'nın tepelerindeki o kayaları gösterip, "Hızlı gitmezsek o adamlar bizim önümüzü keser", veya "Aha da ayılar bizi gözetliyor, sen yine yürüme bakalım, sonra ne olacak", ya da, "Bak şu Devler, bizi gözetliyor, çabuk olmazsak başımıza iş gelir" derdi. Tabi ilk söylediklerinde biraz korkmuştum ama sonraki gidişlerimiz de aynı kayaların hep aynı yerlerde olduğunu dikkat kesilince anladım, sonra sözlerinin fazla tesiri kalmadı.
Menge’nin sırttaki şehitliği geçip,
Somarova yaylasının tam üzerinden geçip, Karaburga’ya vardık. Tabi araçla gidilebilen kısmına kadar varıp, aracı park ettikten sonra yaya olarak zirveye bir hayli yürüyüşten sonra varabildik. İki bin 500 rakımlı bir yer Karaburga. Tam kuzey karşısında Çavdar yaylası ve Araklı- Bayburt yolunu bağlayan Salmankaş tünelinin Bayburt’a çıkış noktası, Armutlu köyü ve Salmangaş geçidi var. Salmankaş’a bakan yüzün de Somarova yaylası, az ilerisin de Menge yaylası, tam karşı da sola düşen yakada Aholiların yaylası ve Hacıveli şehitliği ve Güneye bakan kısmın da da Alaca köyü (menge), Pınargözü (Kilhons) ve Bayburt ovası. Batı kısmın da Çukur yayla, Pamuktaş (Ermene), Akşar (Balahor) Kırkpınar (Çıphınıs) ve ovalar. Bir kartal gibi hissediyor insan kendini burada ve Erzurum, Erzincan, Gümüşhane hatta Tunceli dağlarını görebiliyorsunuz. Orada dinlenme molası veriyoruz. Geçmişte yaşanmış savaş izleri, parçalanmış kayalardan belli ediyor kendini aslında. Yeni nesil pek bilmiyor ama biz çocukken köy büyüklerinin toplanıp Karaburga’ya çeşitli vesilelerle çıktığını hatırlıyorum. Mesela yağmur duası için gidildiği de oluyordu, şehitleri anma kuran ve dua için de gidiliyordu. Sadece onlar için de değil mesela psikolojik kaynaklı hastalıklı insanlar için de şifa bulma ümidi ile gidildiğini hatırlıyorum. Nede olsa hani bir söz vardır ya, inanırsınız inanmazsınız “Niyet hayır, akıbet hayır” diye. İşte o hayırlı bir niyet ile gidilip, buralar da dua ediliyor olmasından insanların şifa buluyor olmalarını ben hiçbir zaman küçümsemedim. Kaldı ki zaten Karaburga, bir diğer adı ile de ziyaret aynı zaman da. O yörede hem doğal bir kale ve bu yüzden de şehitlerin çok fazla olduğu bir mekan olma özelliği taşıyor. Karaburga hz’lerinin Türbesi de bu Karaburga’nın hemen alt tarafında bulunan Alaca (menge) köyünde bulunuyor.
Bayburt, Türkiye’de pek çok ilde bulunmayan manevi öncü şahsiyetlerin, velilerin türbelerinin de bulunduğu illerimizin önde gelenleri arasındadır. Bakmayın şimdi siz öyle günümüz nüfus sayımlarındaki Bayburt nüfusunun az görülüyor olmasına. Karaburga’nın en uç noktasındayız ama hava artık, “gidin şimdi, yeter” der gibi oluyor. Nuri, “Tamam, bize bu kadar müsaade vardı” diyerek, dönmemiz gerektiğini söylemeden önce de beyaz bulutların Soğanlı dağlarından görüntüsü ve giderek hızını artırarak esen rüzgar bunu anlatıyordu! Fotoğraflarımızı çektikten sonra geriye dönüşe geçtik, iyi ki yürüyüş için ayakkabılarımızı almıştık, yoksa o kayaların üzerinden kısa zaman da geçebilmemiz ve aracımızın yanına varmamız çok zor olacaktı. Bir de acıkmışız ki sormayın, kayalar arasında yürürken ilk defa orada gördüğüm fodul beyaz ve kırmızı ahududu ,böğürtlen, kuşburnu, horoz gagalarından otlandık ama yine de yemek yemek için sığınabileceğimiz bir yer aradık. Bulduk bir yer tam oturduk yemeğe, şiddetli rüzgar burasının “uygun bir yer değil” der gibi esince, apar topar daha aşağıda bir yere kaçarak orada alelacele karnımızı doyurduk. Araca bininceye kadar zaten sis geldi kapattı her tarafı artık göz gözü görmez oldu. Demek havanın çok güzel olması, bir anda böylesine değişmeyeceği anlamına gelmiyormuş, tecrübenin konuştuğu denir ya işte öyle bir olayı yaşadık. Ama nefis bir gündü, mükemmel bir duyguydu Karaburga’yı görmek ve yaşamak. Keşke her yıl tekrar tekrar gidebilsek demeden edemiyor insan Karaburga’ya.
Nasıl gidilir: En kolay ulaşımı Araklı- Bayburt karayolundan Salmankaş geçidini aşıp, Menge yaylası ve Somarova yaylasından ulaşılabilir. Gümüşhane-Erzurum yolundan Akşar’dan Pamuktaş’a saparak gidilebilir. Ayrıca Bayburt’tan Alaca köyüne gidilip, oradan da çıkılabilir.
Bayburt’tan Manevi öncü ve velilerden söz etmiştim yukarıda, haksız olmadığımı ifade etmek adına da Bayburt’ta bilinen Şahsiyet, Veli, Türbe ve yatırları da eklemeliyim yazıma;
Bayburt'ta Ziyaret Edilmesi Gereken Türbeler
-Erenli (Duduzar Tepesinde) Üç Hisarlı Kale karşısında Sahabe-i Kiram Abdulvehhab Gazi Türbesi
-Erenli (Duduzar) Köyü Mahalle içinde Abdulvehhab Gazinin halefi Tabiin Seyyid Battal Gazi Makamı
-Erenli (Duduzar) Abdulvehhab Gazi Türbesinin yanında Tabiin Bey Böğrek (Bamsi) ile yedi adet Sahabe-i Kiram mevcuttur.
-Erenli (Duduzar) Tek çiçek tepesinde Ahlat Şahı Burhanettin Veli
-Seydi Yakup Köyünde Sahebe-i Kiram Eyüp Sultan Soyundan Yakup Bin Ensarrıyyi Türbesi
-Kava cık Köyünde Sahabe-i Kiram Abdullah el-seyyid-i Halil Hz. Türbesi
-Çayır özü Köyünde Sahabe-i Kiram Seydi Halim bin Hatip Hz. Türbesi
-Karşı geçit Köyünde Sahabe-i Kiram’lardan Zeyd bin Harise ile Zeyd bin Sabit. Ayrıca 9 adet Sahabe-i Kiram
-Şehit Osman Tepesinde 5 adet Sahabe-i Kiram
-Masat Köyünde Dede Korkut Türbesinin yanında Kazan han Veli ve Maksut Efe Türbeleri
-Iğdır Köyünde Veli Salih Hz.
-Demirözü Yakup abdal Köyünde Sahabe-i Kiram Yakup bin Ubade ile üçler-beşler türbeleri
-Yerlice Köyünde Sahabe-i Kiramdan Üzeyir ile beş adet yatır
-Polatlı Köyünde Yediler
-Demirözü Serenli Köyünde Kırklar ve Karali veli Hz. Türbeleri
-Demirözü ilçesinde Mesaiki izamdan Ah-e Emir Ahmed (Muhammed) Hz.
-Balca Köyünde Hz. Ali’nin oğlu Muhammed Hanefi Hz. Türbesi
-Merkez Ulu Cami önünde Kırk Çeşmeler yanında Şeyhuniyye-Meşihad Sad-Rüş Şeria El Kebir-i Hz. Türbesi (Mevlana Hz. Nin Öğretmen Arkadaşı)
-Aydıntepe Aşağı Kırzı Köyünde M.Muhammed Ekmelüddin Baberti (Bayburdi) Hz. Leri Türbesi -Aydıntepe Müsennifatı Kiram Osman Veli Hz.
-
-Aydıntepe Alaca Köyünde Karaburga Hz. Türbesi
-Bayburt Merkez İmaret tepesinde şeyhuniyye Meşihad Necmeddini Kilan-i Ekber-i Hz. Türbesi
- Bayburt Merkez İmaret tepesinde Müsennifati Kiram Evliya Çelebi Ali
- Bayburt Merkez İmaret tepesinde Veli Veysel Gavs-i Necip Hz. leri Türbesi
- Bayburt Merkez İmaret tepesinde Şair Zihni türbesi
-Veli şaban mahallesinde Şaban Veli Hz. Türbesi
-Üç Hisarlı Sur altında (Bayburt Kalesi) Evladı Nebevi Danişmendi Efrüddin (Efrudin) Hükümdar Hz. leri Türbesi
-Üç Hisarlı Sur altında (Bayburt Kalesi) Müsannifati Kiram’dan Ali Efe (alğo) Hz. ile Mine Hatun türbesi
-Üç Hisarlı Sur altında (Bayburt Kalesi) Karamanoğlu Pir Ahmed Hz. Türbesi
-Uzun gazi Mahallesinde Müsennifati Kiram’dan Evladı Nebevi Şehit Ali Hz. Türbesi
-Tuzcu zade mahallesinde Ahmed-i Zincan-i Hz.Türbesi
-Tuzcu zade mahallesinde II.Abdulhamid Hanın damadı Damat Ali Efendi Hz. türbesi
-Tuzcu zade Mahallesi Galler mevkiinde Arap Baba Hz. türbesi
-Şeyh hayran mahallesinde Müsennifati Kiram Hayran Veli Hz. türbesi
-Oruç beyli Köyünde Veli İrşad-i Hz. leri
-Oruç beyli Köyünde Veli Ağlar Hz.leri
-Oruç beyli Köyünde Veli Ahmed Hz.leri
-Kale ardı Mahallesinde Seyyid Sadat-ı Kiram, Zevi, İhtiram Çağırkan Hz. Türbesi
- Kale ardı Mahallesinde Veli Ahmed Efendi Hz. Türbesi
-Kale ardı Mahallesinde Veli Şaban Efendi Hz. Türbesi
-Kale ardı Mahallesinde Veli Mehmet Naim Efendi Hz. Türbesi
-Gökçe dere Beldesinde Akkoyunlu Fahreddin Kutluğ Beyi Türbesi
-Çayır yolu Beldesinde Akkoyunlu Sancaktar Beyi Uzun Hasan türbesi
-Çayır yolu Beldesinde Şair Hacı Goca Efendi
-Akşar Beldesinde Oslu Osman Hz. Türbesi
-Kop Köyünde Veli Ahmed Hz. leri Türbesi
-Zahit Mahallesinde Zahidi Geylani Hz. Türbesi
-Zahit Mahallesinde Sultan Fahriye Hatun Hz. leri Türbesi
-Zahit mahallesinde Veli Hasan Efendi Hz. leri Türbesi
-Ozan su Köyünde Şair Celali Veli Türbesi
-Gümüşsu Köyünde (Kitap-Siz) Veli Mustafa Hz. leri Türbesi
-Aker Zade Ahmed Efendi ile Kumbasar Zade Fahreddin Efendi
-Saruhan Köyünde Hasan Hüseyin Dile balta
-Merkez Ulu Camii yanında Horasan-ı, Meşaik-i İzamdan Haydar Han (Hakan-i) Hz. leri türbesi
ŞAİRLER
Burhan-i, Hicran-i, Hilm-i, Şaşkun-i, Revay-i, Ruhi, Esnan-i, Cihan-i, Zarif-i, Coşkun-i, Aman-i, Zelil-i, Mehmed Çağlayan
Not; Karaburga'da çekilen daha fazla fotoğraf görmek istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz
Güncelleme Tarihi: 24 Ekim 2018, 22:32