M. Kemal AYÇİÇEK / Batumi /Batum
Gürcistan Anayasa'nın cumhurbaşkanlarının görev süresini iki dönemle sınırlaması nedeniyle Batı yanlısı Mihail Saakaşvili devrinin sona erdiği, yirmi üç adaydan eski Eğitim Bakanı Georgi Margvelaşvil’nin ilk turda Gürcistan’ın yeni Cumhurbaşkanı seçildiği gün biz de Batum’daydık. Farklı bir ülkede seçim günü görmek, bahanemiz oldu. Batum, her geçen gün gelişen kent olma özelliğine bir de teleferik ilave edince, daha da cezbedici hale geldi. Hal böyle olunca insan ister istemez neden Rize, Trabzon ve Giresun’da bu tür bir yatırım yapılamadığını sorgular oluyor.
Sınırdan geçer geçmez Gürcü tarafın sınır kapısı ciddiyetinin daha fazla olduğunu fark ettim, yani onlar sınır kapısının varlığını daha önemsiyordu. Sonrasında sınırdan geçişin pasaportsuz olması nedeniyle Türk vatandaşlarının çokluğundan bir ülke sınırından geçtiğimin farkına varmadım, ta ki binaların mimarilerini, bahçe düzenlemelerinin farklılığı ve yollardaki arabaların Mercedes ve Lada otomobillerin sıklığını görene kadar.
Komünizm den kalan binalar sizi ikinci Dünya savaşı filmlerinin içine çeker gibi oluyor zaman zaman. Yanımda oturan ağabeyim daha önce sık sık ziyaret ettiği için o farklı şeylere bakıyor ben ise mimarinin o yarı yıkık virane ama kullanılmaya devam eden savaş dönemi binalarındaki yaşanan hayatlarla ilgili hayallere dalıyorum. Batum’a doğru ilerlerken Türkiye sınırının tersine Karadeniz sahili özelliğinden yavaş yavaş kopuyorken, daha geniş ovaların hâkim olduğunun fevkine varıyorum. Batum’a vardığımızda sağ tarafımızda eski kırık dökük evler ve caddeler, sol tarafımızda (deniz tarafında) ise planlanmış modern eski ya da yeni büyük binalar göze çarpıyor.
Şehirdeki çalışan nüfusun yoğunluğunu 50 yaş üstü daha çok kadınların oluşturduğunu fark ettim. Daha çok kadınların esnaf ve tezgâhtar olarak çalıştığı marketler, bakkallar, bizim tekel bayileri gibi büfeler… Velhasıl tembel bir erkek kesim olduğu kesin. Batum’un içinden kalkan ve şehiri tepeden gören bir konuma ulaşan teleferik sistemi ile kuşbakışı baktık o karmaşık kente. Bitki örtüsü ve yeşilliği bizim memlekete benziyordu. Ama mimarisi kiliseleri, Hristiyan mezarlıkları ve etraftaki Gürcüce sesler farklı bir ilkede olduğun hissini vermeye yetiyordu.
Chavchavadze Caddesi ile Gogebashvili caddesinin birleştiği Batum’u yani Batumi’yi Karadeniz’e paralel olarak adeta ikiye bölen, şehrin mecburiyet caddesi sayılabilir. Şehrin tüm sokaklarının bağlandığı ana caddesi. Chavchavadze Caddesi ile Gogebashvili caddesinin birleştiği kavşakta kurulu teleferik istasyonu. Batum Limanını teğet geçen Gogebashvili caddesinin üzerinden geçerek yükseliyorsunuz Batum’un üzerinden teleferikle, şehre hakim tepenin zirvesine. Zaten liman kenarına inşa edilmiş Cablecar, teleferik ana binasına girince bilet gişesinden yetişkinler için gidiş-dönüş dahil 3 Lari, (Türk lirası ile 3 lira 75 kuruş)10 yaşından küçükler için de 1,5 lari (Türk lirası ile 1 lira 850 kuruş) gibi bir ücretle, Altı kişilik gruplar halinde biniyorsunuz kabinlere ve on dakikalık bir yolculukla Batum’da harika bir telesefari yapabiliyorsunuz.
Teleferikle çıkılan seyir tepesindeki teras da dilediğiniz kadar vakit geçirebiliyorsunuz. Batum’un her tarafını rahatlıkla görebileceğiniz seyir tepesinden Çoruh Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü havzadan, Doğu’da Arberetum ve Kobuleti ile Batum’un çevresindeki yerleşim yerlerini de görebiliyorsunuz. Teleferikle seyir halindeyken de Batum’un mezarlıklarını ve arka bahçelerinin üzerinden bir kartal gibi adeta süzülüyorsunuz. Seyir terasında sıcak ve soğuk içecekleri bulabileceğiniz küçük bir işletme var. Batum’da Eylül ayından itibaren teleferiğin faaliyete geçmesi, özellikle de doğa severler için bulunmaz bir fırsat oldu. Özellikle Gürcü genç kızlar, belki de facebook’ta yayınlamak üzere bol bol Batum fonunda poz verip, fotoğraf çekiliyorlar. Dilediğiniz zaman geri dönüşü yine aynı teleferikle, yine on dakikalık bir yolculukla tamamlayabiliyorsunuz..
Türkiye ile Gürcistan arasındaki iyi komşuluk, her iki ülke insanlarının gümrüklerden rahatlıkla ve kolayca geçebileceği bir sistemle bütünlenmiş olunca, ilk başlarda kimlikle geçişler de sadece 1 liralık ücretler alınması, akaryakıtta sınır olmaması, özellikle Türkiye tarafından Gürcistan tarafına araçla ve yaya geçişlerde problemlere yol açmıştı. Zamanla yapılan düzenlemelerle şimdi 15 liraya yükseltilen kimlikli geçiş ve akaryakıttaki sınırlamalar, gümrük kapılarında geçişleri oldukça rahatlattı. Günü birlik geçişler için Sigara ve içkiye konan sınırlamalardan sonra şimdi de her türlü Bal için de sınırlama getirildi. Son olarak Türkiye Gümrük kısmında görev yapan Gümrük Muhafaza Memurları, Gürcistan’dan Türkiye’ye getirilecek bal için kilosuna 120 lira vergi konduğunu belirterek, getirilen bal ne olursa olsun el konuluyor.
Türkiye – Gürcistan sınırında her iki tarafın hem polis ve hem de Gümrük İdareleri’nin artık sanki bir bütün haldeki seri çalışması, bu iki ülke arasındaki geçişleri de rutine bağlamış gibi. Kapılarda beklemeden rahatlıkla geçebiliyorsunuz. Gümrüklerde alınan tedbirler, araç giriş çıkışlarını da rahatlatmış, yaya olarak rahatça gidip, gelebiliyorsunuz! Farklı bir ülkeye değil de sanki aynı ülkedeki farklı iller arası seyahat edebiliyorsunuz!
batuma gidildiginde ziyaret edilecek ilk mekan temizligiyle fiyatıyla ve güleryüzlü personeliyle harika bir yer.ayrıca 10 numara fotograf cekilecek yer.burada calaışan ve emegi gecenlere cok teşekürler.