,

İnsanlığın ortasına düşen bomba: İnsan

İbrahim Hakkı Gündoğdu

Zalimin biri tankı senin başına dayıyor ve “beni seveceksin,” diyor.

Bu tavrı da tüm dünya insanlığı öylece seyrediyor.

Bu sadece Ukrayna’da olmadı ki, bu Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Afganistan’da, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da daha nice ülkelerde oldu…

Söyleyin bu dünya insanlığı bu günahla bugün ve yarın bir daha iflah olabilir mi?..


Tarihçiler ve bilginler: “milletler tarihi” hayır “liderler tarihi” diye çoğu zaman tartışmışlardır.

Biz burada bunu tartışmaya açacak değiliz…

Liderlerin dünyada ne kadar etkili olduğunu anlatmak için bunu vurguladık.

Daha önce de yazmıştık:

Teknoloji çağının başladığı ilk zamanlarda üç deli tüm dünyayı yerle yeksan edebilirdi.

Bunun örneği de var tabii:

2. Dünya Savaşında Hitler, Stalin ve Mussolini denen üç çılgın tün dünyayı birbirine kattı ve insanlık çok derin yaralar aldı.

İnsanlık halâ o yaraları sarmaya çalışıyor da başaramıyor.

Başaramaz çünkü liderler tarihine yeni çılgınlar ekleniyor.

Dün üç lider dünyayı perişan edebiliyordu, bugün bir tek çılgın bir nükleer düğme ile tüm dünyayı yaşanmaz hale getirebilir.

Bu öyle bir çılgınlık olur ki artık geri dönüşü hiç de mümkün olamaz.

Diyor ya bir düşünür: “Eğer 3. Dünya savaşı olursa 4. Dünya Savaşı kazma- kürekle olur.”

Evet, tam tamına insanlık taş devrine döner…

İşte bu devir yeni delilikler vaktindeyiz. Eğer engelleyip de barışı getiremezsek o zaman bu savaş çok yaygınlaşır. En az 10 devletin elinde nükleer var çünkü… Öyle olunca da her millet kendini koruyabilme refleksiyle o korku ve tedirginlikle düğmeye basar, sonuç mu (Allah korusun) insanlığın yarısı ölür, ölenler kurtulur, çünkü geri kalan yarısı da sakat ve sürüngen gibi yaşamaya mahkûm olur.

Düşünmesi bile çok çok korkunç değil mi?..

Düşünün: 4 milyar ölü…

4 milyar da yaralı, sakat ve sürüngen…

Ve 4 milyar sakat- sürüngen, 4 milyar ölüyü gömemeyeceği için vebadan onların da yarısı acı çekerek öleceğinden, kalan 2 milyar sakat- sürüngen de 6 milyar ölüyü gömemeyeceğinden dünya yeni bir korkunç felaket yaşamış olur.

Abartı mı sizce?.. Hayır hiç de değil…

İşte dünya böylesi bir çılgınlığa doğru hızla gidiyor. Bunlar hiç de şaka değil…

Bir nükleer düğme ve bir dünya çılgınlığı…

Peki ne yapılabilir?..

Öncelikle her şeyi toplumsal- sosyal yapı içine dönüştürmeli.

Yani liderler tarihini değil milletler tarihini dünyada yaygınlaştırmalı.

Bir liderin ani bir çılgın kararı dünya yıkarken bir toplumun sağduyu kararı dünya kurtarır.

“Biz sizi kavim kavim yarattık, tanışasınız diye…” ayeti ışığında dünya insanlığını yönlendirmek, yönetmek ve yetiştirmek insanlığın kurtuluş reçetesi olacaktır.

Kişi, ihtiras, kin, intikam yüklü olabilir ve hata yapma oranı çoktur. Toplum ise irade beyanı içinde makul anlayışı temsil eder.

“Tanışasınız” çok özenle seçilmiş bir kelime…

Tanışmak, arkadaş olmak, dost olmak, beraber yaşayabilmek, tahammül edebilmek, birlikte üretebilmek, dayanışma içinde olmak, paylaşabilmek… En çok bunları çağrıştırıyor…

Sonra da tabii ki: rekabet de insanî bir tanışma şeklidir…

En kötüsü de savaştır tabii…

İşte, savaşa gelene kadar arkadaşlıktan dostluğa tanışmanın nice güzel merhaleleri vardır.

O yüzden insanı bu çağda toplumsal yapının sağlıklı büyümesi içinde yetiştirmek insanlığın da kurtuluşu olacaktır.
Tüm iradesi olan milletler toplumsal eğitimi bu minval üzere yapmalı, çünkü insanlığın kurtuluşu burada gizli…
Çağ: bilgi çağı, uzay çağı, üretim çağı, birlikler çağı… Bu konu ile ilgili olarak da “ekip içinde birey çağı…”

Bunu başaran milletler dünyanın lider milletleri olur ve hem halkını mutlu eder hem de insanlığı…
Liderler çılgınlığını da sona erdirir.

Yoksa başka türlüsü:

Nice yeni Hitler, Stalinler, Putinler doğurur ki bu insanlığı arkasından sürükler dünya nükleer çukuru halini alır. Tabii ki o dev nükleer çukurda sağ kalabilen sakatlarla da sürüngenler çağı başlar…

YORUM EKLE