M. Kemal AYÇİÇEK - 27 Şubat 2017
Bir bölgenin kültürü sadece yaşayan canlılar ya da canlıların bıraktığı varlıklar ya da o insanların şu veya bu şekilde verdiği eserlerle sınırlı değildir. Kültür, hayatın tümünü kapsar ve canlı ya da cansız tüm değerler üzerinden yürütülür. Karadeniz Bölgesinin kendi meyveleri varken onlar yerine dışarıdan getirilen fidanlar, bu bölgenin kültürüne vurulmuş birer darbedir.
Bölge illerimize gelen valilerimiz, kaymakamlarımız ya da halkın seçtiği başkanlar (Bu Başkanlar da ne hikmetse yine gidilip dışarıda yaşayanlar olur) görev yaptığı bölgede sadece günü kurtarma dışında bir hassasiyetle görev yapmazlar. Mesela Bir vali kalkıp, Trabzon’da hangi meyveler yerli meyvedir, bunlar yeterince yaşatılır mı, yoksa yerlerine yeni ve farklı bölgelerden getirilen meyveler mi dikilir bunlara pek kafa yormaz. Tarım Müdürleri zaten ‘mesai saati bitse de eve gitsek’ modun da çalışır, Tarım da çalışan elemanların zaten o kurumlar da esamisi okunmaz ve dolayısıyla da bölgenin gerçek meyveleri nelerdir, kesilmiş midir, tükenmekte midir kimse bunun izini sürmez.
Vali, bulunduğu il de ki Devlet’in en başı demek. Yani Devlet Başkanı. Kaymakam da o valinin aynısı. Belediye başkanlarını saymıyorum çünkü onların tarım üzerinde bir hükmü yok. O halde bu bölgenin kendi meyve ağacının yaşatılması, tüm bitkilerinin korunmasını ve kaybolmamasının sorumluluğu öncelikle valilerdedir. Karadeniz Bölgesinin elması, armudu, hurması ya da narenciyesinin korunmasından sorumludur aynı zaman da valiler ve kaymakamlarımız. Peki koruyorlar mı?
Vali de Kaymakam da kendini sanki sadece yaşayan ve gezen canlılarla sınırlamış gibi görev anlayışların da kültür denildiğin de o ilin veya ilçenin tarihi yapıları, varsa efsane olmuş bir takım yerleri ya da değerleri kültür bilmiş ya da onlara öyle anlatılmış, veya kitaplardan okudukları kadar tarih ve coğrafya bilgileri ile gelmiş görev yapıyorlar. Onlar nereden bilsinler Laz elmasının tadını, ömrünü ve bu bölge insanı için ne kadar önemli olduğunu, bilirler mi, bilmezler nerden bilsinler, hayatta laz elması yemişlikleri mi var?
O laz elmasının korunması ve kaybolmaması için o vali ya da kaymakam bir yazı yazar mı? Ya da Tarım’dan birini çağırıp, ‘Şu sizin laz elması varmış, bölgede kaç tane laz elması var?’ diye sorar mı? Sormaz, neden? Bilmez ki Laz Elmasının ne olduğunu neden sorsun değil mi? Aynı şey kara elma, İstanbul elması, sinop elması, köpük elması, demir elması, hıdır elması, ince rahan, iri rahan gibi çeşitleri daha çok hangi meyve için bunu yaparlar? Yaparlar mı, neden yapsınlar nerden bilsinler bu bölgenin elmalarının ne olduğunu öyle değil mi?
İyi de o elmalar, yani Karadeniz meyvelerinin bu Karadenizlilik kültürü içinde bir yeri yok mu? Trabzon hurması hani meşhur ama var mı Trabzon’a gelen Valilerden herhangi birinin Trabzon hurması ile bir fotoğrafı var mı? Yok, neden? Neden olsun koskoca Trabzon Valisi kalkıp senin Trabzon Hurmasına kadar düşer mi ? Yani ‘Hurma da neymiş, dikersin bir fidan olur sana Trabzon hurması, üstelik rengi de sarı ıııı’ mı yani? Maalesef bölgeye gelen en aklı başında Valiler bile buna pek önem vermediler. Yani görev yaptığı ilin meyvesine sebzesine kafa yormadılar. Yormadılar da ne oldu, kalkıp Yalova’daki fidancıların gönderdiği tüm meyvelerle bölgemiz istila edildi!
Bölgeye gelen tüm Valiler, Kaymakamlar ve göreve gelen Belediye Başkanları, Karadeniz Bölgesinin kültürü meyvesi, sebzesi, ağacı, çiçeğidir. Karadeniz Bölgesinin meyve ağaçlarını yok sayıp, farklı bölgelerden getirilen meyve fidanlarının halka satılmasını önleyin, önlem alın, yeter! Sürmene'de bir fidan satan adamdan "İnce rahan" elması fidesi soruyoruz, "Abi o yok, bulamazsın. Biz Yalova'dan fidan getiriyoruz" diyor.
Karadenizliler, hormonlu ya da ilaçla olgunlaştırılan , yaşayan, yaşatılan, ömrü uzatılan, güya gösterişli meyve yemek zorunda değildir. Bölge illerimiz valileri, Tarım il müdürlükleri ile bölgenin kendi meyvelerinin kaybolmaması ve yaşatılması için çalışma yapılmasını sağlasın. Şimdi aşı zamanı ve Karadeniz'de kaybolmaya yüz tutmuş bölgenin kendi meyvelerinin aşılanarak yaygınlaşması ve yaşatılması gerekir.
Karadeniz'in kendi elması, armudu ve diğer meyveleri başka bölge meyveleri ile kıyaslanamaz. Karadeniz'in her ürünü kendince markadır zaten! Karadeniz'e gelecek olan her kimse damak tadı diye farklı bölge meyvelerini istemesin ve bu bölgenin kendi yetiştirdiği meyveleri yesin. Ya bölge illerine gelen Valiler, Kaymakamlar, Belediye Başkanları ne iş yaparlar, bu bölgenin kendi ürünlerine neden saygılı olmazlar, neden?
Karadeniz'e gelen, getirilen farklı bölge meyveleri bu bölge insanına da ters bunu hala anlayamadınız mı? Tarımcılar bu konuyu hiç mi görmez? Karadeniz Bölgesi'nin Elması, soğuk hava depolarına ihtiyaç duymaz bu zamana kadar dayanabilen elmalardır. Bu bölgeye buzhane elmaları gelmesin.
Şu Karadeniz de Tarım ilçe müdürlükleri, başka bölgelerden gelen, getirilen tüm meyve fidanlarını denetlesinler. Ziraat adı altında fidan dikilmesin. Başka bölge meyvesi bu bölgeye, Karadeniz'e uygun değil, kendi meyve ağaçlarımız geliştirilsin, bölgemiz meyveleri kaybolmasın, önlem alınsın. Karadeniz, kendine has iklimi ve toprağı olan yer. Yalova'dan gelen hiç bir meyve fidanı bu bölgeye uyumlu değil, Tarımcılar ne iş yaparlar?
Bu bölgenin Karadeniz'in Kara elma, İstanbul, demir, Hıdır, Laz elması, köpük elması, Sinop Elması, şeker elması, ince rahan, iri rahan nerede? Sayın Bölge Valilerimiz, Kaymakamlarımız ve de seçilmiş Belediye başkanlarımız, bu bölge kültürüne katkı sağlamak adına tüm meyve ağaçlarımızın izini sürsünler ve bu bölge de o meyve ağaçlarının yok olmasının önüne geçecek tedbirlerde rol alsınlar.
Bu bölgenin meyvesi, bu bölge insanının yapısında önemli rol oynar, yani öz kültürümüz ağaçlarımızdır. Bunların yok olmasını, kaybolmasını önlesinler, gündemleri yapsınlar. Kültürümüz melezleşmesin, farklılaşmasın ve olduğu gibi korunsun, yaşasın, yaşatalım. Kalın sağlıcakla.