M. Kemal AYÇİÇEK- 23 Temmuz 2012
Ramazan’ın disipline ihtiyacı var! Ramazan derken tabiî ki bizim adil abiyin oğlunu kastetmiyorum, içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayından söz etmek istiyorum. Nasılsa bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman, nasılsa ramazan ayı da bereket ayı, nasılsa herkesin mutlaka bu Ramazanla bir bağı var, nasılsa herkes bir şekilde oruç tutsa da tutmasa da Ramazan’ı hissediyor ve kendi hayatında mutlaka buna göre bir şekil alıyor, o zaman benim de gözlemlediğim bir yanlışı dile getirme zorunluluğum var diye düşünürüm.
Adamın biri oruç tutmadığı halde Ramazan ayı nedeniyle verilen selalardan rahatsız olmuş mesela, açmış müftülüğe telefon, “bizim caminin imamı sabah ezanını çok yüksek sesle okuyor, bundan rahatsızım” diye şikayet etmiş, bir başkası “Bizim caminin imamı, teravih namazını çok uzatıyor, kısa kılınamaz mı?” diye şikayet etmiş, bir başkası, “bizim hoca, iftar ezanını geç okuyor, sabah ezanını erken okuyor, bizi daha fazla aç bırakıyor” diye şikayet etmiş, bir başkası, Ramazan davulcularını mahalleden kovmuş, “bir daha bu mahalleye girmeyin” diye davulcuları tehdit etmiş vs. Herkes, Ramazan ayında bir şeylerden şikayetçi velhasıl tabiî ki bende rahatsızım.
Nasılsa İslam, yani dinimiz “kolaylık dini” diye, Din görevlileri de bunu biraz kendi kafalarına göre daha bir renklendirmeye, daha bir cemaatın nabzına uydurmaya çalışıyor. Kimi “jet hoca” desinler için teravih namazlarını erken kıldırıyor, kimi çok uzun kıldırıyor ama köyün birinde çok hızlı teravih namazı kıldırdı diye cemaattan dayak yiyen imamlar imamlarda oluyor tabi, kurunun yanında yaş misali. Fakat mesela gece sahur zamanını belirtmek için kimi yerlerde davul yerine hocalar, sala veriyorlar, fakat bu salalarda bir tutarlılık yok ezan saatlerinde olduğu gibi. Her imam kendi kafasına göre, benim sesimi duyanlar, hızlı yemek yer, kimi belki de benim cemaatım sahur yemeğini yapıp öyle yer diye midir nedir, salalar birbirini tutmuyor. Bu konuda mesela, Diyanet işleri başkanlığı bir standart getiremez mi? Sala verilen bölgelerde salalarda tıpkı ezanlarda olduğu gibi aynı anda okunsa, daha şık olmaz mı? Ramazanın disipline ihtiyacı var derken işte bunu kastediyorum. Tamam Oruç ibadet ama, Ramazan da hoşgörü ayı ama yani hani “içimiz dışımız Ramazan oldu” dedirtmenin de alemi yok değil mi?
Bir de dikkat ediyor musunuz bilmem ama mesela Ramazan’da bir iftar bir de sahur var, ikisi de yemek. Neden herkes, ilada davetleri hep iftarlar için yapıyor da, sahur için kimse kimseyi davet etmiyor. Bu belediyeler mesela, birbirleri ile iftar için yarışırken neden bir tanesi de kalkıp, kendi bölgesinde hiç sahur yemeği vermiyor? Bunu düşündüm, garip değil mi sizce de? Madem bu mağfiret ayı, madem hoşgörü ayı, madem zenginlerin gösteriş şöleni gibi iftarlar için onca davetler yapılıyor da, aynı insanlar oruç tutmayacak mı, o insanların sahurda yemeğe ihtiyaçları yok mu ki sahur yemeği için bir Allah’ın kulu, sokaklara masalar atıp ta halkını kaynaştırmayı düşünmüyor? Bence iftar yemeklerinden çok, sahur yemeklerinde gösterilecek özen ve saygı, gerçekten inancını yaşayan samimi insanlar için önemli bir hizmet olur. Gerçi benim haddime değil tabi, bu konuları Mehmet Şevki Eygi daha iyi bilir ama bende naçizane düşüncelerimi dile getirmek istedim. Hem konu komşu için de sahur daveti bana daha mantıklı geliyor. Gösterişten uzak, sade ve de halisane, daha insanı, daha anlamlı buluyorum.
Bir de şu Ramazan davulcularına mesela gerek var mı hala günümüz de, herkesin cep telefonunda ezanlar, salalar, saatler, ziller, tefler ne ararsan var, tüm bunlara rağmen hala davulculara gerek var mı? Ya da oruç tutan insanlar için davulcular, gerçekten güzel bir hizmet yaptıklarına inanarak mı bu işi yapıyorlar? yoksa bir adet ve gelenek sürdürülsün, Ramazan ayının ayrı bir rengi olsun, şenlik edelim gecenin bir yarısı, herkeste bu davul sesi ile bir güzel kalksın, bizi de minnetle ansın, biz de para değil canım sevap kazanalım mantığı ile yapıyorlar ne dersiniz?
Biliyorum şimdi bu yazıyı okuyan sevgili, çok değerli davulcularımız varsa onlar bana kızıyorlardır şimdi, “aha da bizi ekmeğimizden edecek bu salak” diyorlardır ama benim öyle bir düşüncem yok sadece merak ettiğimden yazıyorum. Ben şimdiye kadar hiç davulcuların uyarması ile kalkıp da sahur yapmadığımdan bilmiyorum, bu benim cahilliğim sadece hani. Eskilerden anlatılır da davulcuların manilerinden, deyişlerinden, seslerinin nidalarından, naralarından insanlar bir tat alırlarmış ama benim duyduğum davulcular, biraz zorlama ile ellerine davul tutuşturulmuşlardan oldu nedense. Hiç öyle beni etkileyen bir davulcuya rastlayamadım, bunun ezikliği var içimde, bunu da sizlerle paylaşayım dedim.yazımı sonlandırırken okundu sahur salaları, bende kendimi yazımda belirttiğim gibi öncelikle kendimi sahura davet ettim Hayırlı Ramazanlar herkese, kalın sağlıcakla.