SEKAM, TÜRKİYE’NİN EN KAPSAMLI ‘GENÇLİK ARAŞTIRMASI’NIN SONUÇLARINI AÇIKLADI
Türkiye’de son yıllarda gerçekleştirilen en son ve en kapsamlı gençlik araştırması olan ‘Türkiye Gençlik Raporu: Gençliğin Özellikleri, Sorunları, Kimlikleri ve Beklentileri’ başlıklı çalışmanın sonuçları açıklandı. Bundan önce gerçekleştirdiği “Aile araştırması” ile büyük yankı uyandıran Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi (SEKAM) tarafından Türkiye genelinde 81 ilde, 5541 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu çalışma, son yıllarda yapılmış en kapsamlı ‘gençlik araştırması’ olma özelliğini taşıyor.
SEKAM tarafından gerçekleştirilen ‘Türkiye Gençlik Raporu: Gençliğin Özellikleri, Sorunları, Kimlikleri ve Beklentileri’ adlı çalışma 30 Kasım 2013 Cumartesi günü İTO Üniversitesi Eminönü Yerleşkesi'nde yapılan bir sunumla kamuoyuna açıklandı.
TÜİK’in 2012 yılı verilerine göre 75 milyona yaklaşan Türkiye nüfusunun yaklaşık 19 milyonu yani yüzde 25’i 15-29 yaş grubunda bulunan gençlerden oluşuyor. Bu da Türkiye bağlamında, mevcut gençliğin özelliklerini, sorunlarını ve beklentilerini tespit etmenin; hem mevcut şartlara ilişkin değerlendirmeler yapabilmek ve hem de geleceğin Türkiye’si hakkında tahminlerde bulunmak açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye genelinde 81 ilde, 5541 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen çalışma, bu açıdan, Türkiye’nin geleceğini oluşturan gençlere yönelik politikaların şekillenmesinde önemli doneler sunan bir çalışma özelliği taşıyor.
SEKAM Başkanı Prof. Dr. Burhanettin Can’ın öncülüğünde gerçekleştirilen araştırmanın, Proje Yöneticiliğini ise Prof. Dr. Celalettin Vatandaş üstlendi. Araştırma Türkiye’deki gençlik profiline dair önemli tespitleri ortaya koyuyor.
“NE O NE DE BU OLAMAYAN” BİR GENÇLİK
Araştırmada kendilerini “İslamcı, Ülkücü, Muhafazakâr, Liberal, Sosyal demokrat, Milliyetçi, Sosyalist, Atatürkçü, Dindar, Müslüman, Komünist, Ateist, Kemalist, Laik, Devrimci, Demokrat, Feminist, İlerici” olarak tanımlayan gruplara yöneltilen çeşitli sorulara cevaplar arandı. Araştırmada gençlere sorulan sorularda bekâr/nişanlı/evli/dul olmaları durumuna göre de ayrım yapıldı.
Araştırmada ilk olarak gençlerin kendilerini gelenek-modern ekseninde nasıl konumlandırdıkları sorgulandı. Alınan cevaplara göre gençlerin dörtte üçü kendisini biraz modern biraz geleneksel olarak tanımlıyorlar. Gençlerin modernlik ve geleneksellik arasındaki bu tercihleri bir arafta kalmanın, “kimlik krizi” yaşadıklarının göstergesidir.
Bununla birlikte Müslüman kimliğin %39 gibi bir oranla birinci sırada yer almış olması, üst kimliğin Müslümanlık üzerine inşa edilebilme şansının daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.
GENÇLERİN ÇOĞU ANADİLDE EĞİTİMİ DESTEKLİYOR
Farklı kimlikleri benimsemiş gençler arasında, “Herkes kendi anadilinde eğitim alabilmelidir” yargı cümlesini % 56’lık bir oranla onaylayanların, onaylamayanlardan daha fazla olduğu görülmektedir. Dolayısıyla gençlerin Türkiye’nin kangrenleşmiş bu sorununa, çözüm arayıcı bir yaklaşım sergilemeleri, çok olumlu, ümit verici bir durum olarak değerlendirilmektedir.
KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ TAKILMASI GENÇLERE GÖRE SORUN OLMAKTAN ÇIKTI
Kamuda çalışanların başörtüsü takmalarına izin verilmesini gençler yaklaşık %70 gibi bir çoğunlukla olumlu karşılıyor ve destekliyor. Bu konuda Ülkücülerin%16’sinin, Muhafazakârların%12’sinin, Dindarların%13’ünün, İslamcıların%13’ünün ve Müslümanların%21’inin kamuda çalışanların başörtüsü takmalarına izin verilmesine karşı çıkmaları ise dikkat çekici bir başka veri olmuştur.
GENÇLERİN MESLEK SORUNU EĞİTİM VE MESLEK
Gençlerin %60’ı, dini, siyasi ve ideolojik kimliğe bağlı olmaksızın Türkiye’nin en önemli sorununun terör olduğuna inanıyor. Gençlere göre, Türkiye’nin ikinci derecede önemli sorunu, ise sırasıyla yüzde 33’le işsizlik ve eğitim oldu.
Sorun olarak görülen diğer seçenekler ise; %17 ile ahlaki yozlaşma, %14’le meslek edinme, %12 ile iş bulamama ve %7 ile aile tarafından anlaşılamamak olarak sıralandı.
Araştırmanın önemli bir diğer bulgusu ise gençlerin benimsedikleri siyasi, ideolojik ve dini kimlik, her ne olursa olsun, toplumda % 1’in altında bir oranla irtica gibi bir sorun ve tehlikenin var olmadığına inanmaları oldu.
Gençliğin, en azından bir kısmının, eğitimi önemsemesi ve Türkiye’deki ahlaki yozlaşmanın farkında olması ve bunu ciddi bir sorun olarak görmesi, önemli bir olgu olarak görülebilir.
GENÇLER AİLEYİ ÖNEMSİYOR
Gençlerin aile değerleri ile düşüncelerini öğrenmek amacıyla sorulan sorulara verdikleri cevaplarda da dikkat çekici sonuçlar elde edildi. Gençlerin, % 88’i, aile kurumunu önemsediklerini ifade ederlerken, aile kurumunun geleneksel işlev ve önemini de kabul ediyor gözüktü. Çocuk yapmada evliliği en üst düzeyde önemsemeyen gruplar arasında %29,6 ile kendilerini Ateist olarak niteleyenler birinci %17,4 ile Komünist olarak niteleyenler ikinci sırada gelirken, bu konuda dikkat çekici ve düşündürücü bir başka nokta ise, kendilerini Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü olarak tanımlayanların yaklaşık %7-%8’i, çocuk yapmak için evlenmeyi şart olarak görmemesi ve yaklaşık %3’nün de, bu konuda kararsız olmaları oldu.
GENÇLERİN % 75’İ KIZLI ERKEKLİ YAŞAMAYA KARŞI
Araştırmada çarpıcı bir sonuç ise son günlerde gündemi işgal eden kızlı-erkekli aynı evde yaşama sorusuna verilen cevapta görüldü. Gençlerin yaklaşık % 25’lik bir kesimi, siyasi, ideolojik ve dini kimlikleri her ne olursa olsun, söz konusu görüşe katılıyor ve yaklaşık % 18’lik bir kesimi de kararsız kalmaktadır. Bu görüşe en yüksek oran da katılanlar %46’lık oranla Ateistler ve %49’luk oranla Komünistler oldu.
Ancak araştırmada şaşırtıcı olan, ” genç bir kız ile erkek istedikleri şartta aynı evde yaşayabilirler” yargı cümlesini, kendisini Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü olarak niteleyenlerin %20-%24’nün onaylamaları ve aynı konuda bu kimlik mensuplarının %23-%16’sinin da kararsız kalmış olmaları oldu. Araştırmadaki veriler dikkatle incelendiğinde gençlerin siyasi görüşü her ne olursa olsun, kızlı erkekli birlikte yaşamaya %51-%75 aralığında karşı olduğu görülmektedir.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN KIZLI ERKEKLİ AYNI EVDE KALMASINA GENÇLER NASIL BAKIYOR?
Genel anlamda gençlerin, üniversite öğrencileri ile üniversite öğrencisi olmayanlara bakışlarının farklı olduğunu, belirli bir kesimin, bu durumu genel anlamda gençlere uygun bulmadığını, ancak, üniversiteli gençler için uygun bulduğunu ortaya koyuyor. Bir başka ifadeyle, kızlı erkekli aynı evlerde yaşamak, üniversite öğrencileri için, izafi olarak daha yüksek oranda normal bir durum olarak görülüyor. Konuya ilişkin tablolar incelendiğinde, neredeyse hemen her konuda üniversite öğrencilerine daha geniş bir özgürlük alanının tanındığı gerçeği ile karşılaşıyoruz.
Gençlerin “Üniversite öğrencilerinin kız-erkek aynı evlerde yaşamaları kendilerinden başka hiç kimseyi ilgilendirmez.” sorusuna verdikleri cevaplar incelendiğinde, aynı evde birlikte yaşamayı, araştırmaya katılan gençlerin %51’nin onaylamadığı, %13,2’sinin kararsız kaldığı ve %35,8’inin ise onayladığı görülüyor. Üniversiteli gençlerin kızlı erkekli aynı evde yaşamalarını onaylayan gençlik kesiminin yaklaşık %36 düzeyinde olması, aile değerleri ile ilgili başlı başına ciddî bir tehlike, hattâ tehdit olarak kabul ediliyor. Konuya ilişkin yaygın ve geçerli toplumsal değerler dikkate alındığında, %13’lük kararsız kesimin de, herhangi bir tedbir alınmadığı takdirde, belli bir zaman sonra aynı evde birlikte yaşamayı onaylamaya dâhil olmaları mümkündür. Bu durumda, gençlerin konu hakkında hemen hemen yarı yarıya bölünmüş olduklarını söyleyebiliriz.
Eşcinsellik konusuna gençlerin %10-20’si, bireysel tercih-kimseyi ilgilendirmez biçiminde, %30-%40’i onaylamıyorum ama beni ilgilendirmez şeklinde cevap verdi. Buna karşın Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü kimlik mensuplarının %13-%17’si, bireysel tercih-kimseyi ilgilendirmez biçiminde; %32-%35’i, onaylamıyorum ama beni ilgilendirmez biçiminde ve %1,4-%1,7’si, kararsızım/bilemiyorum biçiminde değerlendirmeleri, ciddi bir zihniyet kayması ve kimlik krizi yaşandığını göstermektedir.
ATEİSLERİN YÜZDE KAÇI ALLAH’A İNANIYOR, YÜZDE KAÇI NAMAZ KILIYOR?
Genel olarak gençler, birbirinden çok farklı, siyasi, ideolojik ve dini kimliği benimsemiş olmalarına rağmen, ortalama %95-%100 gibi bir düzeyde Allah’ın varlığına inanmaktadır. Ancak ilginç olan kendisini Ateist olarak niteleyenler arasında, Allah’ın varlığına kesinlikle inananların oranı %61, inanmayanların oranı ise %17,6 olarak çıkması oldu. İkinci derecede şaşırtıcı olan durum ise Komünist kimliği benimsemiş olanların Allah’ın varlığına %92,5 gibi çok yüksek oranda inanmaları olarak görüldü. Ayrıca Ateistlerin % 13,3’nün düzenli, %33,6’sının ise ara sıra namaz kılması araştırmanın en dikkat çekici verilerinden biri oldu.
SEKÜLER BİR GENÇLİK Mİ GELİYOR?
Dini, ideolojik ve siyasi kimlik mensuplarında karşılaşılan ilginç verilerden biri de laiklikle ilgili soruda ortaya çıktı. Dindar kimliğini benimseyenlerin %77’si, İslamcı kimliğini benimseyenlerin %76’si, Ülkücü kimliğini benimseyenlerin %78’i ve Müslüman kimlik mensuplarının%76’sinin laikliğin, önemli ve değerli olduğuna inandığı tespit edildi.
BABASINA BİLE GÜVENMEYEN BİR GENÇLİK
SEKAM’ın yaptığı gençlik araştırmasında dikkat çeken bir konu da, genel bir değerlendirme ile her üç gençten ikisinin, insanlara ilişkin bir güven sorunu yaşaması oldu. Gençlerin %68’inin insanlara güvenmediği, insanları güvenilir bulmadığı ortaya çıktı. Bu konuda güven duyguları görece en yüksek olanlar, Ateistler, Dindarlar, Ülkücüler, Muhafazakârlar, İslamcılar ve Komünistler olarak tespit edildi. Güven noktasında gençlikte en ciddi sorun ise babaya güven konusunda ortaya çıktı. Genel olarak gençlerin %36’sı babaya güvenilemeyeceğini ve %21’lik bir kesimi de bu konuda kararsız kaldığını ifade ediyor. Tedbir alınmadığı taktirde, gelecekte babaya bile güvenmeyeceklerin oranının, %57 gibi bir düzeye yükselebilme ihtimali mevcuttur. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 46’sı siyasetçilere güvenmezken, siyasetçilere güvenenlerin oranı yüzde 25 civarında kalıyor.
GENÇLER EN ÇOK ORDUYA EN AZ MEDYAYA GÜVENİYOR
SEKAM’ın araştırmasında gençlere “Türkiye’nin geleceği açısından en güvendiğiniz kurum hangisidir” sorusu da yöneltildi. Gençler en güvenilir kurum olarak % 31 oranında Ordu’yu, % 21 oranında Meclis’i ve % 18 oranında Hükümet’i görüyor. Ülkenin birlik ve geleceği açısından en az güvenilir olarak gördükleri kurumların başında ise medya geliyor. Gençlerin % 1’i Medya’ya güvenirken, % 3’ü Siyasi partiler’e, % 3’ü Diyanet’e , % 6’si Sivil Toplum Örgütleri’ne ve % 7’si Cumhurbaşkanı’na güveniyor.
GENÇLERİN AB KONUSUNDA KAFASI KARIŞIK
Gençlik araştırmasında ortaya çıkan sonuçlardan bir tanesi de gençlerin AB’ye olan bakışı. Türkiye’nin AB’ye üyeliği hakkında sorulan sorulara verilen cevaplara bakıldığında gençlerin AB konusunda kafalarının karışık olduğu görülmektedir. Katılımcıların % 12’si Türkiye mutlaka AB üyesi olmalı görüşündeyken, % 26’sı olursa iyi olur, % 26’sı olsa da olur olmasa da, % 12’sinin ise üyelik şartlarını yerine getirsin ama olmasın görüşünde olduğu saptandı. Bu sonuçlar, gençlerin Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili görüşlerinin iki ana eksene bölündüğünü göstermektedir.
GENÇLER MODAYI TÜKETİM KÖLELİĞİ OLARAK GÖRÜYOR
Araştırmada ‘gençliğin tüketim ile ilişkisi’ bağlamında modanın anlamı soruldu. Gençlerin büyük bir çoğunluğunun modayla ilgili olduğu ama bu ilginin tutku düzeyinde olmadığı saptandı. Araştırma sonuçlarına göre, gençlerin %23’ü modayı bir tüketim köleliği olarak görüyor ve gençlerin yaklaşık % 66’sı gibi büyük bir çoğunluğu bir ürün satın alırken markasından ziyade öncellikle ürünün kalitesine bakıyor.
GENÇLER BOŞ ZAMANINI NASIL DEĞERLENDİRİYOR?
SEKAM araştırmasında gençlik ve boş zaman başlığı altında; gençlerin boş zaman faaliyetleri, boş zaman ile cep telefonu, kitap, televizyon ve gazete ilişkisi saptanmaya çalışıldı. Elde edilen sonuçlara göre, iş, okul, beslenme, temizlik, uyuma gibi zorunlu sorumluluk ve faaliyetlerinin dışında, gençlerin % 9’unun herhangi bir boş zamanı yokken % 58’lik bir kesimin günde yaklaşık 3 saat boş zamanı var. Gençlerin % 24’ü aileleriyle birlikte bulunarak, % 18’i arkadaşlarıyla sohbet ederek, % 13’ü gezerek, % 11’i internette dolaşarak, % 10’u kitap okuyarak, % 9’u televizyon izleyerek-sinemaya giderek, % 5’i müzik dinleyerek, % 6’sı telefonla konuşup mesajlaşarak ve % 4’ü de spor yaparak boş zamanlarını değerlendiriyor. Gençlerin boş zamanlarını değerlendirme noktasında elde edilen sonuçların gösterdiğine göre gençlikte ciddi bir bireyselleşme olduğu dikkat çekiyor.
GENÇLER İNTERNETİ CHATLEŞMEK İÇİN KULLANIYOR
Araştırmada gençliğin internetle olan ilişkisi de tespit edildi. Gençlerin yaklaşık olarak % 43’ü interneti her gün kullanıyor, % 28’i de interneti birkaç günde bir kullanıyor. İnternet gençlerin % 44’ü tarafından chatleşme tarzında birbirleriyle iletişim kurmak için kullanılırken, interneti bilgi edinmek ve ödev yapmak için kullanan gençlerin oranı % 25 olarak karşımıza çıkıyor.
GENÇLER YAKIN TARİHİ BİLMİYOR
Araştırmaya katılanlara gençlik ve bilgi başlığı altında; Atatürk’ün ölüm tarihi, 27 Mayıs ihtilalinin tarihi, TBMM’nin ilk açılış tarihi, Cumhuriyet’in ilan tarihi, ilk cumhurbaşkanının seçilme tarihi gibi sorular soruldu. Alınan cevaplar, gençlerin yakın dönem tarihsel gelişmelerle ilgili şaşkınlık uyandıracak düzeyde ilgisiz ve bilgisiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Araştırmada en çok doğru cevap verilen Atatürk’ün ölüm tarihiyle ilgili soruya gençler %70 oranında doğru tahmin vermiş olsalar bile, %19,4’ü bu soruyu cevaplamamayı tercih etmiş olması dikkat çekici bulundu. Fakat ilginçtir herkesin bildiği ve kolaylıkla hatırlayabileceği varsayılan Cumhuriyetin ilan tarihiyle ilgili soruya araştırmaya katılan gençlerin %21,9’u cevap vermemiş, %5,8’i bilmiyorum demiş, %11,4’de 1911-1920 seçeneğini işaretledi. 1921-1930 seçeneğini işaretleyerek doğru cevabı vermiş olan gençlerin oranı %58,7 oldu. Buna göre gençlerin %47,3’ü ya Cumhuriyetin ilan tarihini bilmiyor ya da böyle bir konu zihninde yer almıyor.
SEKAM HAKKINDA
SOSYAL, EKONOMİK, KÜLTÜREL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (SEKAM) , Türkiye’nin toplumsal düzeyde karşı karşıya bulunduğu sorunlara çözüm seçenekleri oluşturmak amacıyla araştırmalar yürüten, bu araştırma sonuçlarından hareketle çözüm önerileri üreten ve uygulamaya dönük katkılar sunmayı amaçlayan bir stratejik düşünce üretim merkezidir. SEKAM, çalışmalarını yürütürken yaşanan dünyayı, kendi geçmişini ve değerlerini de dikkate almakta, bir bilgi geleneği oluşturma ihtiyacının önündeki engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda kurumumuzun şu ana kadar gerçekleştirdiği yayınlanmış çalışmalar şunlardır:
· Türkiye’de Aile: Ailenin Yapısal Özellikleri, İşlevleri ve Değişimi araştırması
· “Kalpsiz Bir Dünyada Aileyi Yeniden Keşfetmek” paneli ve panel kitabı
· “Savrulan Dünyada Aile” sempozyumu ve sempozyum kitabı
· Aile Yaşam Döngüsü ve Tüketim araştırması
· Anayasa Raporu: Hak ve Hakikatin Işığında, Fıtrat Eksenli
· ‘Türkiye Gençlik Raporu: Gençliğin Özellikleri, Sorunları, Kimlikleri ve Beklentileri’
· Üniversite Öğrencilerinin Yaşam Tarzı ve Toplumsal Değerler raporu
· Kadın araştırması
Güncelleme Tarihi: 30 Mayıs 2014, 02:42