Bir güzel seçimi geride bıraktık. 10 Ağustos’ta ilk kez Cumhurbaşkanını bizzat kendisi seçmek için sandık başına giden halk, daha ilk turda Cumhurbaşkanını seçerek aslında açık da bir mesaj verdi. Normal de yabancı ülkelerdeki başkanlık seçimlerine bakıldığında ilk turlarda sonuç pek alınmaz ve ikinci tura kalır adaylar. Türkiye’de bunu umanlar vardı ama seçim öncesi yazım da “Cumhurbaşkanımız hayırlı olsun” dedim ve isim vermeden sıraladığım özelliklerle zaten bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ima ettim. Çünkü sonucu belli bir seçimdi bana göre ve siyasi partilerin değil toplumun içinden birisi olarak bunu rahatlıkla görebiliyordum.
Çok sevdiğim ve zaman zaman şakalarla takıldığım bir dostum, yakın arkadaşım Hayrettin’i seçimlerden sonra ilk kez görünce Bayburt’ta kime oy vermiş olduğunu merak edip sordum. Önce başka birisinden sanki kime oy verdiğini öğrenmişim gibi davrandı, gülmeye başladı. Gülüşü biraz sürdü sonra cevap verdi, “Ben Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermedim bu seçimde diğerine verdim” dedi. Diğeri dediğini kendi ağzından almak biraz zor oldu, söyleyemiyor! Daha önce tüm seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş Hayrettin, nasıl olur da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başkasına oy verir demeyin, sandığa gidip Ekmeleddin İhsanoğlu’na vermiş oyunu. Bunu izah etmeye çalışırken de, “Neden Erdoğan’a oy vermedim biliyor musun? Ben onu başbakan olarak sevdim, hizmetlerini sevdim. Cumhurbaşkanlığında harcanmasına gönlüm razı olmadığı için İhsanoğlu’na oy verdim ki, bizim Başbakan Erdoğan, Başbakanlığına devam etsin ve bu ülke özlediğimiz düzeye kısa zaman da erişsin” diyor.
Hayrettin, öyle olay kolay birilerinin lafı ile iş yapan insan değildir. Yüreği ona ne derse onu yapan biridir. Bu ülke de ister Selahattin Demirtaş, ister Ekmeleddin İhsanoğlu isterseniz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olsun hangisine oy vermişse versin vatandaşlar, elbette yapılan reklamların veya telkinlerin etkisinde kalarak bunu yapmadılar. Kendi iradeleri ile sandıklara koştular. Ha sandığa gidemeyenlere bazı siyasetçilerin sitem etmiş olmaları, o siyasetçilerin acizliğinden başka bir anlam taşımaz. Vatandaş, cumhurbaşkanlığı seçimi yağılacak diye kalkıp çay toplamak için Rize’ye ve Artvin’e gitmesin mi? Ya da Seçim var diye Fındık toplamak için Trabzon’a, Giresun’a, Ordu veya Samsun’a gitmesin mi? Tatilden kasıt salt sahillerde deniz keyfi sürülmesi midir? Aynı şekil de Doğu ve Güneydoğu’da da iş mevsimi, hangi işin ne zaman yapılacağı, kimin yapacağı önceden belli olmadan insanlar sırf cumhurbaşkanlığı seçimi var diye yazlık işleri yapmak için ikamet değiştirmesin mi? Burada “tatilciler” diyerek, oy kullanmayan insanları hedef almak yerine, yaz mevsimlerindeki bu nüfus hareketlerini de dikkate alarak seçim tarihlerini biraz da vatandaşın sürekli ikametinin olduğu dönemlere denk getirmek daha profesyonel yaklaşım olmaz mı?
Seçkinci tip siyaset adamlığının tarihe karıştığı, normal insanların siyasette söz sahibi olduğu, giderek normalleşen bir Demokrasi beklentisi içindeki vatandaşın özlemini çektiği bir ülke haline geliyoruz. Hala gelmiş değiliz! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti ile bu ülke de bir çığır açtıysa da ve 12 yıldır da Başbakanı olduğu bu ülkeye ilk turda cumhurbaşkanı seçilmiş olsa da hala normalleşmiş bir ülkedeyiz diyemiyoruz. Neden diyemiyoruz, kendimize bakıp ne kadar hür ve özgür hareket edebilirliğimize baktığımız da hala bir yığın sorunların var olduğunu yaşıyoruz da ondan diyemiyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki temel insan hak ve özgürlüklerini kendimiz için de düşündüğümüz de ülkemiz de hala sorunların var olduğunu görebiliyoruz. Bu aynı dili konuşmak, yazmak, akla gelen her şeyi yazıp dökmekle sınırlı değil, tüm insanların tanışık olsun olmasın birbirlerileriyle selamlaştığı, siyasal tercihler yüzünden insanların birbirleriyle düşman değil dost olabildiği, herkesin düşüncesi ne olursa olsun aynı ülkenin bekası için duacı ve gayretli olduğu bir Türkiye, özlenen ülkedir. Böyle bir ülkede yaşayan insanların her birerinin seçilmiş cumhurbaşkanın da kendi şahsını gördüğü bir güzel ülke olmalı Türkiye!
Geçmişte halk, milletvekili seçti(!), o Milletvekilleri de bu ülke de Cumhurbaşkanları seçti(!) 1980 yılında o seçilmiş(!) milletin vekilleri, bir Cumhurbaşkanı seçmek için aylarca TBMM’de turlattırıldı durdu ! Neyse ki son yıllar da Dünya’daki değişim Türkiye’de de yansımasını buldu. Gelişen iletişim araçları sayesinde gizli saklı her şeyden halk haberdar oldu ve gereğini gerektiğinde yaptı. Halkı küçümseyen, hor gören, tepeden bakan seçkinci zümre, artık halkı kendi istediği gibi yönlendiremeyince de Halk, kendini yönetmesini istediği insanları daha yakından tanıdı, seçti. Halk, ilk turda Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı seçmeyip, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalsaydı bu kez yine Recep Tayyip Erdoğan’ı çok açık bir farkla Cumhurbaşkanı seçecekti! Çünkü halk, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında kendisini buluyor, kendisinden bir kesit buluyor ve o yüzden de onu başından eksik etmiyor! Bunu özellikle sol siyasetin çok iyi görmesi ve sık sık başvurdukları gösteriş kurultayları yerine bu ülkeye hizmet vermek üzere yeni siyaset kadrolarına ön açmaları gerekir. Türkiye’de halkın düzeyine inilememiş siyasetle bu ülke de sol’dan ve sözde Sağcılar dan bu ülkeye Muhtar bile olmaz, bunu artık anlaması gerekenler, ürettikleri siyasette sürekli boğulanlardır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ona oy vermiş ya da vermemiş olsun bu ülkenin tüm insanlarının Cumhurbaşkanı olacağına inancımı tebrik ve takdirlerimle ifade ederken, ülkemizin yarınların daha da aydınlık günler diliyorum. Kalın sağlıcakla.
Not: Bu yazım aynı zaman da www.karadenizolay.com , www.kuzeyhaber.com ve www.hizmetgazete.com da yayınlanmıştır. (mka)