,

Neyse durağım geldi bende inmeliyim

Her gün toplu taşıma araçlarını kullanarak işime gider gelirim. Bu şehirde insanlar genelde somurtkan ve de umarsızdır. İş dönüşü ise hallerine yorgunlukta eklenince tam bir yaşayan bir ölüye dönerler.

Çok nadirde olsa bazen oturma fırsatı bulurum lakin yaşlıca birisini görünce oturduğum yerde bir türlü rahat edemem. Yine öyle yaşlıca bir amca ayakta tutunmaya çalışıyor. Sırtı bana dönük. Omzuna dokundum ve buyur gel otur amca dedim. Sağol oğlum inicem birazdan dedi. Olsun gel otur dedim. Yok iki durak sonra inicem dedi. Peki o zaman dedim. 

Bana dönerek; nerelisin dedi gülümser yüz bir ifadesiyle. Ben, böyle soruları hep gereksiz gördüğümden nereli olduğunuzun bir önemi yok be amca diyecektim ki, neyse isteği olsun üzülmesin diyerek Trabzon dedim. Amca bir anda Trabzon'u sanki karış karış gezmiş ve hangi ilçesinin neyi ile meşhur olduğunu, girişinden başlayıp çıkışına kadar saniyeler içinde sıralayıverdi. Ben saşkınlıkla dinledikten sonra maşallah dedim gülümseyerek.

Neresindensin dedi? Araklı dedim. 

Kara dere yukarımı dedi? Evet dedim yine gülümseyerek.

Guguda mı dedi? Hayır, daha yukarı dedim gülerek. Dağbaşımı dedi? Evet dedim.

Gülüştük öylece.

Durağı geldiği için de indi. Yoksa iyi muhabbet olacaktı. 

Şivesinden bir karadenizli olmadığını net olarak anladım. Pekte önemli değildi zaten. Ama bu denli akıcı ve de esprili anlatımı oldukça hoşuma gitti. Umarım bir daha karşılaşma fırsatımız olur.

İnsanların gülmeyi, gülümsemeyi, hürmeti, nezaketi unuttuğu bu şehirde böyle güzel insanlarla karşılaşmak insana yorgunluğunu da bu şehrin o soğuk yüzünü de unutturuveriyor. 

Neyse durağım geldi bende inmeliyim. 

YORUM EKLE