,

Rusya'daki Rizeliler

Faik Okan ATAKCAN
 
Günümüze kadar farklı konularda pek çok eserin yayımlandığı Türkiye’nin doğa cenneti konumundaki Rize şehri ile ilgili dikkat çekici konulardan birisi de; bugüne kadar detaylı bir şekilde ele alınmamış olan, bölge halkının 19. yüzyıl ortalarına doğru başlayan Rusya gurbetçiliğidir. Bu anlamda bölge halkının Rusya gurbetçiliği konusu iki açıdan önem taşımaktadır. Bunlardan birincisi bölge halkının Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki ilk yurt dışı gurbetçi topluluğu olması ve ikincisi de bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki pek çok kişi tarımsal faaliyette bulunuyorken, bölge halkının ise azınlıklara benzer şekilde ticari faaliyette bulunmuş olmasıdır. Geçmişten günümüze yaşamını coğrafi şartlar nedeniyle zorluklar içinde sürdürmekte olan bölge halkı bu dönemde kendisine çıkış yolu olarak; Çarlık Rusya’sında çalışmayı görmüştür. Kendisini adeta “yoktan, var olduğu”, I. Dünya Savaşı ve 1917 Rus İhtilâli ve hatta II. Dünya Savaşı nedeniyle de “var’dan,  yok” olduğu bir gurbet macerasının içinde bulmuş olan bölge halkının Rusya gurbetçiliği konusu ile ilgili genel değerlendirmelerde bulunmadan önce, bölge halkının Rusya gurbetçiliği öncesindeki geçim kaynaklarının; Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibi tarım ve hayvancılık üzerine kurulu olduğunu belirtmekte yarar vardır. Şimşir gibi orman ürünlerinden yararlanma, balmumu üreticiliği, çay ve mısır tarımı, kenevir yetiştiriciliği bu kapsamda sayılabilecek olan ve bölge halkının belgelere yansımış faaliyetlerinden bazılarıdır.

 Rusya Gurbetçiliğinin Nedenleri
 
Ekonomik Faktörler
 
  Bölge halkının Çarlık Rusya’sına yönelmesinde; Osmanlı İmparatorluğu’nun 1699 – 1792 gerileme dönemine girmesi ile birlikte 19. yüzyıl ve özellikle de 20. yüzyıl başlarında, imparatorluğun içinde bulunduğu kötü ekonomik durum etkili olmuştur. Nitekim imparatorluğun bu siyasal ve ekonomik çöküş sürecinin etkileri; Rize ile ilgili belgelerde de görülebilmekte olup, bu durumun sonucu olarak ortaya çıkan eşkıyalık faaliyetleri, bölge halkının Rusya gurbetine yönelmesine neden olmuştur. Konu bir başka açıdan ele alındığında ise; Rusya gurbetçiliği nedeniyle erkek nüfusun uzak diyarlara gitmesi sonucunda eşkıyalık için uygun ortamın meydana gelmiştir. Bu anlamda bölgedeki eşkıyalık faaliyetleri hem Rusya gurbetçiliğinin bir nedeni hem de Rusya gurbetçiliğinin bir sonucu olma niteliği kazanmıştır.

 Coğrafi Faktörler
 
 Bölge insanının Rusya gurbetinde bulunmasındaki en önemli ikinci faktör, bölgenin Anadolu’nun pek çok yerinden farklı, kendine özgü engebeli bir coğrafi yapıya sahip bulunmasıdır. Bölgedeki bu coğrafi yapı; özellikle de sahilden içerideki dağ köylerinde yaşayan halkın tarım ve hayvancılık faaliyetlerini engelleyici bir unsur olarak ortaya çıkar. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de beline ip bağlayarak % 70’lere varan yamaçlardan çay toplayarak geçimini sağlamaya çalışan bölge halkı için gurbetçilik geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir alın yazısı gibidir.

Siyasi Faktörler
 
Bölge halkının Rusya gurbetinde bulunmasında, Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki, 19. yüzyıl başındaki siyasi ilişkiler önemli bir yer tutar. Bu noktada tarih boyunca ilişkileri dostane olmayan Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında; Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa ayaklanması sonucunda imzalanmış olan ittifak nitelikli 1833 tarihli Hünkâr İskelesi Antlaşması, her iki imparatorluğu sınır serbestiyetine varacak kadar birbirine kısa süre için de olsa yakınlaştırması açısından önem taşır. Bununla birlikte bölge halkının Rusya gurbetçiliğinin esas olarak 1853 – 1856 Kırım Savaşı sonrasındaki döneme dayandığını da belirtmek gerekir.
 
 Rusya Gurbetçiliği ile İlgili Genel Değerlendirmeler
 
 2005 yılında başlayarak, Polonya, Rusya, Osmanlı arşivlerindeki belgelerden ve bölgede yaptığımız detaylı araştırmalardan yola çıkılarak; aile sitemizde bir süre önce yayımlanmış olan bu araştırma konusu sonucunda, bölge halkının Suriye, İran, Gürcistan, Romanya, Bulgaristan, Moldova, Ukrayna, Beyaz Rusya, Rusya, Polonya, Litvanya, Letonya, Estonya ve Almanya’da ticari faaliyette bulunmuş olduğu söylenebilir. Gürcistan’ın başkenti Batum, Ukrayna’nın başkenti Kiev, Kırım yarımadasındaki Sivastopol, Simferepol, Polonya’nın başkenti Varşova, Krakow, Rusya’nın başkenti Moskova, St. Petersburg, Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk, Estonya’nın başkenti Tallin, Litvanya’nın başkenti Vilnius, Letonya’nın başkenti Riga, Almanya’nın başkenti Berlin, Suriye’nin başkenti Şam ve İran’ın başkenti Tahran gibi şehirler ticari faaliyette bulunan pek çok şehirden yalnızca ilk akla gelenlerdir. Ruya gurbetçiliği olan Rize ilçelerini ise; Derepazarı, Gündoğdu, Çayeli, Hemşin, Pazar, Çamlıhemşin ve Ardeşen olarak sıralayabilmek mümkündür. Bölge halkının gurbetteki uğraşı alanları başta pastacılık ve fırıncılık olmak üzere, otelcilik ve lokantacılık gibi işlerdir. Bunun dışında rençberlik, ziraatçilik, tütüncülük, bıçkıcılık, balıkçılık, kayıkçılık, taşçılık, dülgercilik ve marangozluk bölge halkının diğer uğraşı alanlarıdır. Ancak bu noktada coğrafik nedenlerden dolayı bölge halkının uğraşı alanlarında çeşitli farklılıklar meydana geldiğini, Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden yola çıkarak söyleyebilmek mümkündür. Örneğin Rize bölgesinin sahil kesimindeki halk çoğunlukla Rusya sahilleri ile ilişkili olarak balıkçılık, kayıkçılık gibi işlerle uğraşırken, iç kesimde yaşayan ve çoğunluğu kendini Hemşinli olarak tanımlayan halkın ise uğraşısının pastacılık, fırıncılık, otelcilik ve lokantacılık mesleğinde yoğunluk kazandığı söylenebilir. Nitekim I. Dünya Savaşı’nda mallarına el konulan kişilerin, zararlarının tazmin ettirilmesine dair Osmanlı hükümetine vermiş olduğu dilekçeler bu görüşü destekler niteliktedir.

    Ticari faaliyette bulunulan şehirlerin merkez caddelerinde (Moskova’da; Arbat Sokağı, St. Petersburg’ta; Nevsky Prospekt, Varşova’da Marszalkowska Caddesi gibi) dükkânlar açmaya özen gösteren bölge halkının pastanelerinde kullanmış olduğu isimlerden bazıları Angora (Ankara), Bosfor (Boğaz), Dardanelska (Çanakkale), Konstantynoplska (İstanbul), Turecka’dır (Türk) gibi yer adları ve “Gülab”, “Reyhan” gibi aile adlarıdır.
 
    Gurbetçilik konusu ile ilgili bir diğer dikkat çekici nokta pek çok gurbetçinin, çoğunluğu tıp bilgisine sahip ve bölgede “Kırımlı gelin” olarak adlandırılan Beyaz Rus, Ukraynalı, Leh, Alman ve Rus hanımlarla ikinci evliliğini yapmış olmasıdır.    Bölge halkının başarı dolu bu gurbet macerası, I. Dünya Savaşı nedeniyle sekteye uğramış, 1917 Rus İhtilâli nedeniyle ise neredeyse tamamen son bulmuştur. Bölge halkının ticari faaliyetine etki eden bir diğer önemli olay ise yukarıda da belirtildiği üzere bir dönemin kapanıp, yeni bir dönemin açılmasına neden olan ve Rus Çarı II. Nicholas’ın 1918 temmuzunda ailesiyle beraber Bolşeviklerce (Çarlık karşıtları) öldürülmesiyle sonuçlanacak olan 1917 Rus İhtilâlidir. Bu olay sonucunda da özellikle Moskova ve St. Petersburg gibi şehirlerde ticari faaliyette bulunan pek çok kişinin malına el konulmuş ve bölge halkından bir kısmı ya katledilmiş ya da Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. Nitekim bu ayrılık hikâyelerine gerek çeşitli yayınlarda gerekse bölge halkının geçmiş dönem ile ilgili anlatımlarında bugün bile tanık olabilmek mümkündür. I. Dünya Savaşı ve Rus İhtilâli gibi tarihsel olaylar nedeniyle gurbette büyük sıkıntılar çeken bölge halkının çilesi bu olaylarla da son bulmamış, II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa kıtasını etkisi altına alan Nazi rejimi de bu yıllarda Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde ticari faaliyetini sürdürmeye çalışan bölge halkının adeta bir kâbusu olmuştur.    

    Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, bölge halkının yurt dışı gurbet macerasının; gelecek dönemde ortaya çıkacak pek çok bilgi ve belge ile daha da anlamlanacağı şüphesiz olup, Rusya gurbetçiliğinden elde edilen kazançlarla yapılmış olan ve geçmişin izlerini taşıyan yüz elli yıllık tarihi nitelikteki konakların da, bir an önce koruma altına alınması büyük önem arz etmektedir.
 

YORUM EKLE