Bir önceki yazı (Bir emeklinin başına gelenler -3 ) linki
M. Kemal AYÇİÇEK – 9 Şubat 2015
Emekli bir vatandaşın SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu)daki borçlarını yeniden yapılandırması sırasında yaşadıklarını bundan önceki üç ayrı köşe yazısında dile getirmiştim. SGK borçlusu emekli, bir şirketin küçük ortağı idi ama büyük ortak olarak kayıt edilmiş, aynı kurumca maaşına iki ayrı kesinti uygulanmış, SGDP kesintisi için maaşının üçte biri, şube kesintisi adı altında da maaşının dörtte birine el konuyordu. SGDP yapılandırmasını bir çırpıda yaptırmış ama şube kesintisi adı altındaki kesinti için tam iki ayı kuruma git-gel yapmıştı. SGK teftiş kurulu devreye girip, işe el koyunca da diğer yapılandırma da olması gereken gibi yapılandırıldı.
Bazen gazeteciler, kendini sıradan bir vatandaşın yerine koyar ve hayatı ya da her hangi bir alanda sıradan vatandaşın yaşamını mesleğini gizleyerek yaşar. Kısmen tebdili kıyafet denilebilir bu duruma. O gazeteci, yaşadıklarını da kaleme alır ve toplumla paylaşır. Bende bunu yaptım. Bir emekli gibi yaşadım ve takip ettiğim konuda ısrarcı oldum, çünkü aynı kurumca emekli maaşına aslında bir kesinti uygulanabilirdi ama burada aynı kurum aynı emekli maaşına iki ayrı kesinti uyguluyordu. Tam bir kıskaç uygulamasıydı. Vatandaş anlatsa da anlatılanla yazılabilecek bir olay değildi. Bir yandan paralel maaş kesintisi, bir yandan yasaların verdiği bir yapılandırma hakkından yararlanmak isteyen emeklinin bu hakkının gaspı söz konusuydu.
SGK, süre uzatımının son günlerine değin emekli vatandaşı adeta süründürmüş ama emekli vatandaşın SGK Teftiş kurulunu devreye sokması ile son yapılandırmayı da yaptırabilmişti. Tabi, işin içine SGK Teftiş Kurulu girince SGK Merkez Müdürü Ali İhsan Kaya ve İcra Takip ve Haciz Servisi sorumlusu Osman Öztürk’te bulundukları makamlardan oldu. İşini bilmeyen ya da ciddiye almayan SGK’daki bazı kendini bilmez ya da “Biz de yanlış olmaz” diyip, ardından da yanlış işlemlerde ısrar eden sorumsuz memurlar yüzünden yanlış bilgilerle yönlendirilen ve hatalarda ısrarcı olan müdürler de o sorumsuz memurlarına güvenlerinin bedelini farklı merkezlerdeki görevlere gönderilerek ödemek zorunda kaldılar.
Trabzon SGK’daki bu olaylara sebep olan emekli vatandaş yüzünden SGK teftiş Kurulu’na gönderilen son yazıda da memurlar yine yanıltma ve yanlış bilgi verme adetlerini sürdürmüşlerdi. Mesela, “Tam beş kez yapılandırma yapıldığı halde tek bir yapılandırma yaptıklarını” belirterek açıkça yalan söylemişler. Yani SGK Teftiş Kurulu üç sayfalık bir raporla güya aydınlatılmış ama o raporda bile birden fazla yanlış bilgiye yer verilmiş ama emeklinin nihai talebi yapılandırmanın hakkaniyetle yapılması olduğundan bu detaylara girmeye şimdilik gerek görmüyorum.
Devlet kurumlarında “nasılsa memurum ve ben bu makama geldim, nasılsa 657 sayılı kanun beni koruyor” rahatlığı olunca, bazı kurumlarda vatandaşın hak ve hukukunu gözetme diye bir dertleri olmayabiliyor! Uzmanlık isteyen konulara hakim olmayan bilgi ve tecrübesi ile bulunduğu makamlarda yeterli olamayan insanların hak etmedikleri koltuklarda çalışıyor gibi mesai vermesi, elbette Devlet hizmetlerinin vatandaşa doğru dürüst yansımasına da takoz olabiliyor. Makama göre kişi yerine kişiye göre makam anlayışı, millete hizmeti esas alması gereken hizmetlerin de aksamasına yol açabiliyor. Devlet makamları kimsenin tapulu yerleri değilken bu makamları, babalarının çiftliğindeki gibi bir rehavet ve rahatlık içinde sürdürmekte ısrar eden memurlarla bu ülkenin daha ileri gitmesi elbette mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Makamında sadece imza atan değil koşturan bir Cumhurbaşkanı olacağım” diye her ortamda bunu yüksek sesle dillendirirken, aynı ülkenin belli makamlardaki memurlarının bu anlayıştan çok uzakta kalması elbette toplumda yadırganır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları ve üst düzey bürokratları gecesini gündüzüne katarak, bu ülkenin çağdaş ufuklara yol alması için mesai kavramı gözetmeyecek ama öbür yanda vatandaşın emekli maaşına paralel kesinti uygulanırken ve bu durumdan mustarip olan emeklinin bir yapılandırması için SGK kapılarında iki ay süreyle süründürecek bir zihniyet kabul edilebilir mi?
Netice de Emekli vatandaşın sesini duyarak harekete geçen SGK Teftiş Kurulu sayesinde Trabzon SGK’da iki aylık uğraştan sonra Devleti görmekten mutlu oldum. Devlet, vatandaşı için varsa Devlettir! Yoksa aynı devlet kurumunda farklı algılara yol açacak, vatandaşı kaygı, şüphe ve de çaresiz durumda bırakacak her hangi bir uygulama, normal bir Sosyal Hukuk Devleti’nde kabul edilebilir uygulamalar değildir. Hele hele aynı kurum için de “Müdürüm biz idari yargıya göre hareket ediyoruz” gibi saflık ve art niyetli memur yaklaşımları ve müdür yönlendirmeleri, vatandaşın Devlete olan güveninin sarsılmasına yol açar ki buna da hiç bir memurun hangi makamda olursa olsun hakkı yoktur. SGK gibi büyük kitleleri ilgilendiren tüm kurumlarda çalışan memurların daha dikkatli ve işinin hakkını verebilecek mesailer vermesi beklenir. Çünkü kurumlarda çalışan hademesinden en üst düzey memuruna kadar herkes, çalıştığı kurum nezdinde vatandaşın gözünde “Devlet”tir! Bunun unutulmaması ve ihmal edilmemesi gerekir.
Mağdur edilmiş emekli vatandaşın başına gelenleri adım adım o emekli ile birlikte yaşarken daha farklı ve ilginç şeylerde oldu ama onları artık yazmayayım! SGK’da kurum içinde ve dışında gelişen olaylar, atışmalar, tartışmalar ve tabi SGK- Bağkur-Emekli Sandığı birleşmelerinden kaynaklanan hırs, kin, rekabet, çekememezlik, makam sevdası salvoları ve bir çok atraksiyon konularındaki detaylar bende kalsın! Yeri ve zamanı gelince de onlar gerekli makamlara ve muhataplarına iletilir. Hem her şey de yazılabilir değildir, klavye elimizde diye de her söylenen sözü ya da olayı da burada kamuya açık şekilde paylaşmak mesleki edebimize sığmaz. Şimdilik Kalın sağlıcakla.