M. Kemal AYÇİÇEK – 1 Kasım 2022
Her yıl törenler düzenleyip Sarıkamış’ta donan askerlerimizi anıyoruz ya.Hani yaşlı insanlarımız gençler den daha çok haklı olarak ta o yıllardaki can kaybını birer ağıt derinliğin de kendi dünyaların da hisseder ve de ağlayıp dururlar ya. Elbette o ağıtların yakılmasın da çekilmiş çileler vardır her bireyin kendince yaşadığı süreçte ama acaba onların gözyaşları, gerçekte var olan bir faciadan mı yoksa uydurulmuş bir hikâyeden mi kaynaklanıyor işte burası kafamı karıştırıyor.
Sarıkamış ta donarak yaşamını yitiren ecdadımıza elbette Allah'dan rahmet ve yakınlarına tabi ki de başsağlığı ve de metanet diliyorum,o ayrı bir konu ama irdelemek istediğim şey, bu tarihi olayın kaç kez meydana geldiğidir.Öyle ya, Türkiye'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ten tam 101 yıl önce ölmüş Rus Aleksandr Puşkin, Sarıkamış'ta donan askerlerimizi nasıl anlatabiliyor?
Çünkü aynı şeyi Rus tarihçi ve yazar Puşkin de aynı şekil de anlatıyor,yaşadığı yıllar da, üstelik bunu yazdığı kitapta anlatıyor.
Uzun zamandır hem de kendi kendime bir türlü karar veremedim, bizim her Sarıkamış olayının haber olduğu programlara bakarken ilk olarak 90 bin asker mi yoksa 30 bin asker mi kaybetmişiz donma olaylarından dolayı yoksa 15 bin asker mi? Öyle ya, rakamlar veriliyor, 90 bin asker, 30 bin asker, 15 bin asker, insan hangisine daha fazla üzülür ki?! Elbette 90 bin donmuş askere değil mi? İyi de o olayı biz 1914 olarak biliyoruz, yani bizim tarihçilerimizin bize ifade ettiğine göre ama ya Puşkin?
Evet, o Aleksandr Puşkin, Rus şair ve yazardır. Rusya'nın "ulusal şair"i ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir. Bu Puşkin’in bir kitabı var, “Erzurum yolculuğu “diye o kitabı okuyunca ya bizim tarihçilerin bir yanılgısı var ya da Puşkin, bir dahice, gelecekte olacak olayları öngörebilen bir kahin ki bana taa 1836 yılın da yaptığı “Erzurum yolcuğu” kitabını yazmasını sağlayan o sıhhiyeci olarak at sırtında yaptığı yolculukta, bize 1914 gibi anlatılan Sarıkamış faciasını anlatabiliyor o tarihte. Bu nasıl olabiliyor?!
Wikipedi de Sarıkamış şöyle ifade ediliyor;
“İlçede Rus hâkimiyeti döneminden kalma çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni Yukarı Sarıkamış'taki Çar Nikola Köşkü'dür. İlçenin tarihi Bizans dönemine kadar geri gitmektedir. Bölgenin Müslüman yöneticilerin hakimiyetine girişi Selçuklu döneminden başlamaktadır. Selçuklu komutanı Alparslan 16 Ağustos 1064 tarihinde Bizans kralı ile yaptığı savaşta bu bölgeyi ele geçirmiştir .
Osmanlı, Sarıkamış Harekâtın da (Aralık 1914 - Ocak 1915) 90.000 asker kaybetmiştir.9. P.Tümeni 2005 yılında lağvedilerek yerine 9. Mot.P.Tug.kurulmuştur. İlçeye bağlı Kızılçubuk köyü 1990'lı yıllarda terör olayları nedeniyle boşaltılmıştır.”
Yine vikipedi de Aleksandr Puşkin ;
“Dünya edebiyatının önde gelen imzalarından büyük Rus şairi Puşkin, sanatıyla halkların özgürlük türküsü haline gelmişti. Bu nedenle Çar I. Nikola'nın korkulu rüyası olmuş, sürgün, gözetim altında bulundurulmuştu. Erzurum Yolculuğu her bakımdan önemli, tarihi bir değer taşımaktadır. Büyük bir sanat adamının doyumsuz izlenimleri. Z. Baştımar'ın aslından tam çevirisini yaptığı Erzurum Yolculuğu'nun yeni basımı yapılırken yeniden gözden geçirilmiş, teknik yönden eksikleri giderilmiştir. İlginç bir yapıtla yüz yüze kalacağınızı umuyoruz.” Böyle söyleniyor.
Ben işin tarih kısmın da kaldım. Şimdi bizim tarihçilerimiz de yazıyor, ruslar da yazıyor ya bizim Sarıkamış da donan askerlerimizi, olayı okuyorum bakıyorum ki aynı donma olayları Puşkin’e göre 1836 yılın da ama bizim tarihçilere bakıyorum bizim Sarıkamış ta donan askerlerimizi 1914 yılın da yazıyorlar, biz bu tarihi iki kez mi yaşamış oluyoruz bunu anlayamıyorum. Kim yalan söylüyor, bura da birileri yalan söylüyor ama kim? Ruslar mı bizimkiler mi? Öyle ya, hani Müslüman iki kez aynı yerden sokulmaz ya!
Burada bir hata var ama kim de? Yani 1837 yılın da ölmüş Aleksandr Puşkin mi yalandan bir şeyler yazmış yoksa biz mi biraz aptal yerine konarak 1914 diye bize anlatılan bir Sarıkamış olayını yaşamışız? Şimdi kim doğrucu, bizim tarihçilerimiz mi ?. Yoksa Rusya’da yaşamış ve Çar’ın düşmanlığını kazandığı için sırf ceza olsun diye Ordu’sunda sıhhiyeci olarak Rusya’dan Erivan üzerinden Kars’a, ardından da Allahu Ekber dağlarına varıncaya kadar bize bu at üzerindeki yolculuğunu anlatan ve hatta Sarıkamış’ta donan askerlerimizin durumunu tüm ayrıntılarına varıncaya kadar anlatan Aleksandr Puşkin mi? Artık , buna siz karar verin ben işin içinden çıkamadım!
Ha ne oldu ben bunu bayağı biz zamandır düşündüm ama işin içinden çıkamadım bu sefer ne yaptım biliyor musunuz? Nerden bileceksiniz, bizim yazarımız aynı zaman da tarihçi İbrahim Hakkı Gündoğdu beye havale ettim ve dedim madem siz tarihçisiniz, buyurun bu işi siz aydınlatın diyerek topu ona attım ve rahatladım. Çünkü ben de akıl ve mantık bir yere kadardı, artık bundan sonrasını ben tarihçimiz ve yazarımız ve de aynı zaman da tıpkı Aleksandr Puşkin gibi şair bir isme yanı İbrahim Hakkı Gündoğdu beye bıraktım. O şimdi tüm bunları araştıracak ve inşallah en kısa zaman da da bizlerle paylaşacak ve bizler de gerçeğin ne olduğunu o zaman anlayabileceğiz. Kalın sağlıcakla.