M. Kemal AYÇİÇEK - 2 Nisan 2023
Ülkemiz de ardı ardına yaşanan doğal afetler, depremler, seller, yangınlarla verdiğimiz can ve mal kayıplarının üzüntülerini yaşarken bir yanda da yapılan baraj nedeni ile yerini yurdunu kaybeden insanlarımız, Artvin’in Yusufeli ilçesin de adeta gözyaşları ile vakur bir destan yazıyor.
Evet, deprem çok büyük bir felaketti, elli bini aşkın insanımız bir gecede evlerin de uyurken yıkımlar altın da can verdi. Nice insanlar, can dostlarını kaybetti, yuvaları darmadağın oldu. Kaybettiklerinin bir mezarına bile sahip olamayacak çok büyük bir dramı, yası, yokluğu yaşıyor! Her birer canımızın mekanları cennet olsun!
Tabi ki o her bir acının destanlara sığmayacak ağır duygu yükünü yaşamayanlar, yaşayanlar kadar da anlayamaz! Oysa insan, duygularını birlikte yaşadığı toplumla paylaşabildiği kadar yaşayandır! Duygu sadece insanlar için de geçerli değil, aynı ortamı paylaşan hayvanlar da o duygu bütünlüğünün birer parçasıdır.
O ansızın gelen felaketlerle yaşanmıyor sadece dramlar, Artvin’in Yusufeli ilçesi, yapılan baraj nedeni ile yeni bir yerleşim yerine taşınırken orada yaşayan insanlar, tüm yaşadıkları geçmişlerini, ata yadigârı topraklarını, evlerini, barklarını, bahçelerini, mezarlarını, tüm yaşanmış anılarını, tüm geçmişlerini bırakmak zorun da kaldı ve destan yazdılar.
Bu ülke enerji elde edebilsin diye tüm geçmişlerini gözyaşları ile bu ülkenin bekası adına terk etmek zorunda kaldılar. “Mal canın yongasıdır” evet, canları sağ belki o insanların ama ya geçmişleri… Belki yirmi, yirmi beş yaşlarından ufak gençler için olay biraz lay lay lom modun da yeni bir ilçe, yeni bir mekan ve modern bir şehir gibi algılanıp, kolayca kendilerini ikna edebilirler ve bu yeniliğe uyumlanabilirler ama ya o yaş üzerin deki insanların duygu ve düşünceleri…
Yusufeli’n de doğmuş, büyümüş o yirmi beş yaş üstü insanların yüreği kan ağlıyordur. Siz dilediğiniz kadar o insanlara modern şehirler yapın, dilediğiniz kadar onların ihtiyaç duyabileceği maddi ve manevi desteği verin, o insanların gönlünü alamazsınız! Yaşananların geri getirilmesi ne mümkün!
Geçmişte destanlar vardı. Teypler yeni çıkmış, “Almanya acı vatan” dendiği yıllar, Almanya’dan gelenlerin getirdiği bir teybi boynuna asmış, elin de de saman kağıtlar da bir sayfa bir kazayı, bir cinayeti, bir felaketi yazan olay, o tayibe kaydedilmiş, teypte çalınıyor. Destancı da elin deki o olayı anlatan kâğıdı satıp, onunla para kazanıyor.
Şimdi o destanlar dönemini yaşamış insanlarla günümüz gençlerinin aynı duyguları yaşayabilmeleri mümkün değil, onun için yirmi beş yaşını verdim ama belki bu otuz da olabilirdi.
Destanlar ''Manzum hikâye, mensur hikâye, kıssa, masal'' şeklinde tarif edilir. Genellikle tarihî hadiseler, savaşlar, kahramanlıklar içerir Destanlar, tıpkı şimdi Yusufeli’n deki her bir insanın gözyaşlarını belki de gizleyerek yazdığı gibi.
Hani “Bülbülü altın kafese koymuşlar ah vatanım demiş” atasözümüz deki gibi Kişi, yurdu dışında ne denli iyi bir yaşama ortamı bulunursa bulunsun, yine yurdunu arar, onun özlemini çeker.
Biz uzaktan da olsa orada yaşanan dramı sağ olsunlar Mehmet Aksoy, Ertan Hallaç, Fatih Tüysüz, Taner Sarı, Nusret Durur, Mustafa Yalçın, Nazım Gündüz, Abdülmecit Yıldırım, Şehzade Taşcı, Kerem Gök, Yusuf Tevfik, Hasan Ada, Son söz tv ve Aşure tv ve bir çok daha gönüllü içerik üreticisi insanın çektiği görüntülerden, yaptıkları youtube yayınlarından izleyerek orada yazılan destana şahit oluyoruz.
Yusufeli destanı sadece şimdi de değil bugün yerleşim yerlerinden yedinci kez taşınırken aslın da bize bugüne kadar yaşadığı diğer destanları da yaşatmış oluyor. Türkiye'nin en yüksek dünyanın üçüncü en yüksek barajı olan Yusufeli Barajı inşaatı nedeniyle Artvin'in Yusufeli ilçesi 150 yıllık tarihin de yedinci kez yer değiştirmiş oldu.
Bir yandan Çoruh nehri bir yandan da Çoruh nehrinin sol kollarından Barhal çayının birleşimin de yer alan Yusufeli, sular altın da kalırken şehrin diğer yaşayanları sokak hayvanları için de Haydiko ( Hayvanları Doğayı, İnsanları Koruma) derneği üyeleri canla başla hayvan kurtarma operasyonları yapıyor. Suların yükselmesini her gün izleyerek bize Yusufeli insanlarının duygu ve düşüncelerini aktaran tüm gönüllülere içtenlikle teşekkür ediyoruz.
Yeni bir Yusufeli daha planlı bir kent olabilir. Elbette Devletimiz, Yusufeli’n de yaşayan insanların ihtiyaçlarını en ince ayrıntısına kadar düşünür ve hiçbir insanımızın boynunun bükük kalmasına izin vermez, buna inanıyoruz! Fakat insanız ve insanın olduğu yerde de hatalar, eksikler, gözden kaçırmalar da olabilir.
Bu nedenle Devletimizin tıpkı deprem bölgesi, sel felaketleri, yangın afetlerinin olduğu yerlerdeki gibi Yusufeli halkının da sorunlarına daha duyarlı olmasını özellikle istirham ediyoruz. Yusufeli’n de destan yazan o insanların yarınlarına daha güvenli bakabilmelerini sağlamak için her türlü fedakarlıktan kaçınmadan, o ilçe halkına gerekirse pozitif ayrımcılık da dahil her türlü iş ve istihdamı sağlayarak, o yörenin vefakar insanlarına karşı şükran borcunu ödemelidir.
Allah, hiç kimseyi yerinden yurdundan etmesin. Anlıyorum oradaki insanların duygularını, elimizden hiçbir şey gelmemesine rağmen bu ülkenin birlik ve bütünlüğü için, gelişmesi ve kalkınması için yerini yurdunu terk etmek zorun da kalan o insanlara içtenlikle şükran duyuyoruz. Allah, yüreklerine ferahlık versin, sağ olsunlar. Kalın sağlıcakla.
Mustafa abi sana nasıl ulaşabilirim