,

"Küresel Sistemin Himayesinde Küresel Terör" Basın Açıklaması

 Küresel sistem dünya üzerindeki hegemonik varlığını sürdürebilmek için kendi çıkarları doğrultusunda oldukça muğlak ve sübjektif bir terör/terörist tanımı yapmakta ve kendi çıkarları gerektirdiğinde istediği şahıs, kurum ya da devleti bu tanımın içine sokabilmektedir. Oysa bilindiği üzere terör, yıldırma ve korkutma maksadıyla sistemli olarak uygulanan şiddeti ifade etmektedir. Öyleyse dünya üzerinde yaşanan sistematik şiddet olaylarına göz atmak, gerçek teröristin kim olduğunu tesbit etmek için yeterlidir.
Buna göre terör ve terörist:
Etnik ve mezhepsel farklılıkları körükleyerek içsavaşlara yol açanlardır!
Silah fabrikaları iş yapsın diye yeni işgal ve savaşlar peşinde koşanlardır!
Uyguladıkları çıkar odaklı politikalarla tüm dünyayı kana bulayanlardır!
Müdahil olduğu coğrafyalarda muhalif unsurları işine gelince özgürlükçü, işine gelmeyince isyancı olarak tanımlayanlardır!
Kendi ülkelerinin iç meselelerinde son derece demokrat tavırlar sergilerken, müdahil olduğu coğrafyaların meselelerinde şahinleşenlerdir!
Kendi ülkelerindeki barışçıl eylemleri bile yeri geldiğinde şiddetle bastırırken, başka ülkelerdeki terör eylemleri karşısında güvenlik önlemi alınmasını eleştirenlerdir.
Uluslararası hukuk mercilerini kullanarak siyasî müdahalelerini meşrulaştırmaya çalışanlardır!
İnsanları önce mülteci konumuna düşüren, sonra da onları açık denizlerde ölüme terk edenlerdir!
Irkçı saldırılar ve Neonazi cinayetleriyle ülkelerinde yaşayan göçmenleri katledenlerdir!
Medeniyet ve hoşgörünün temsilcisi olduğunu iddia ederken, her gün bir başka ibadethaneyi kundaklayanlardır!
Mülteci kamplarında insan ve organ ticaretini koordine edenlerdir!
Ülkesinde yaşayan yabancı kökenlileri hayatın her alanında ayrımcılığa tabi tutanlardır!
Finans ve kredi derecelendirme kuruluşları aracılığıyla ekonomileri sömürenlerdir!
Uluslararası kuruluşlar aracılığıyla dünya siyasetini kontrol edenlerdir!
Masa başında gerçekleştirilen finansal manipülasyonlarla milyarlarca Dolar’lık haksız kazanç elde edenlerdir!
Kâr hırsıyla aşırı tüketimi teşvik edenlerdir! 
Ülkelerin kaynaklarını sömürerek insanlığı yoksulluğa itenlerdir!
Küresel şirketler aracılığıyla “az gelişmiş ülkeler”de üretim yaparak açlık sınırında yaşayan milyonlarca insanı sömürenlerdir!
Medya yoluyla toplumları manipüle eden, yalan haberlerle kamuoyu oluşturanlardır!
Dijital yapımlar, görsel medya ve sinema filmleriyle çocuk ve gençleri hedef seçerek, yeni nesillerin zihinlerini kontrol altına almaya çalışanlardır!
Kültür-sanat organlarıyla hukuk dışı politikalarını şirin göstermeye çalışanlardır!
Hollywood, Oscar, Nobel gibi uluslararası organizasyonlarla işgalleri meşrulaştıranlardır!
Popüler kültür yoluyla ahlakî yozlaşmayı besleyenlerdir!
İşgal ve içsavaşlarla kaosa sürükledikleri coğrafyalara ait tarihî ve kültürel birikimi çalarak dünyaca ünlü müzelerinde sergileyenlerdir!
İlaç endüstrisi üzerinden salgın hastalıklar üreterek milyarlarca dolarlık vurgunlar yapanlardır!
GDO’lu ürünleri yaygınlaştırarak insan sağlığını hiçe sayanlardır!
Bir taraftan çevreci görünürken, diğer taraftan enerji havzalarını ele geçirmek için kullandığı silahlarla insanlığın geleceğini tehlikeye atanlardır!
Her fırsatta hayvan hakları söylemini politik bir argüman olarak kullanmasına karşın kozmetik sektöründe en vahşi hayvan katliamlarını gerçekleştirenlerdir!
Nükleer, kimyevî ve elektronik atıkları için Afrika’yı bir atık deposu olarak kullananlardır!
Oluşturdukları eğitim sistemleri ile “iyi insan” yerine “modern köle” yetiştirmeyi hedefleyenlerdir!
İşgal ettikleri ülkelerdeki insan kaynaklarını kendi çıkarları için ucuz iş gücüne dönüştürenlerdir!
Bu terörü gerçekleştirenler ise;
Sağlık ve ekoloji alanında ilaç, tohum, gıda ve kozmetik sektöründe faaliyet gösteren çokuluslu şirketler,
Ekonomi alanında IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, lobiler, kredi derecelendirme kuruluşları gibi finansal yapılar,
Medya ve kültür-sanat alanında Hollywood, Oscar, Nobel, Grammy, Emmy, UNICEF, UNESCO ve uluslararası medya kuruluşları,
Siyaset ve hukuk alanında ise küresel etki gücüne sahip devletler, Birleşmiş Milletler, NATO, AİHM ve UCM gibi uluslararası yapı ve kuruluşlardır.
BASIN BİLDİRİSİ / 10 Mart 2016 Perşembe
Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi
YORUM EKLE