M.Kemal AYÇİÇEK - 22 Aralık 2024
O kadar yoğunlukla çalışıyoruz ki, kendimizi ihmal ettiğimizin farkına bile varamıyoruz.
Görürsünüz gazetelerde bazen köşe yazarları ile ilgili notlar vardır.
Ufacık bir köşeye sıkıştırılır. “yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazısını yayınlayamıyoruz” “yazarımız, yurt dışında olduğu için yazısı bize ulaşmadı” vs. gibi.
Bende bu yazımı, kısa bir gezi yaptıktan sonra yazıyorum
Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Ağrı, Doğubayazıt, Iğdır, Kars, Sarıkamış, Artvin ve Rize’yi gezdik.
İyi de oldu. Bölgemiz insanının günlük yaşantısından bizde nasiplendik. Bu illerde genelde ot biçim zamanı.
Otlaklar da hayvan pek yok.
Erzurum’da hummalı bir devlet karayolu çalışması var Ağrı’ya doğru.
İnsanlar biraz daha koşturuyordu. Iğdır’da kayısı zamanı. Ağrı’da parklarda oturmaya yer yok.
Kars yöresinde son günlerdeki yağışlar, Karslının yüzünü güldürmüş, her yerde diz boyu yeşillik dikkat çekiyor.
Sarıkamış’ta kazılmış caddeler yüzünden vatandaşlar yürümekte bile zorluk çekiyor.
Artvin’de ise deyim yerindeyse adeta seferberlik var.
Eski yolu dağa kaldırmışlar ve Çoruh vadisin de Deriner barajı ve Borçka baraj inşaatları olanca hızıyla sürüyor. Yusufeli’nde halk, hala ha taşındık ha taşınıyoruz kaygısıyla dükkân bile açamıyor.
Gidin bir yerlere
Kısa bir gezi bilgisinin ardından asıl konuma döneyim. Planlı ya da plansız, bulunduğunuz yerden ayrılın bir süre.
mutlaka gidin.
Kendinize birazcık rahat nefes alma zamanı tanıyın. Bu sizin hakkınız.
Belki bu önerinin size patronunuzdan, eşinizden ya da babanızdan gelmesini beklerdiniz ama ben bir yüzsüzlük yaptım ve size öneriyi yaptım, hatta ısrarda ediyorum. Mutlaka çıkın gidin.
Bugünün işini yarına bırakmadan gidin.
Ha tabi bana “iyide bize akıl değil para lazım” diyenleri duyuyorum. Ama inanın her şey para değil!
İçeceğiniz bir pınar suyuna para vermiyorsunuz.
Yediğiniz ekmekse ona her zaman zaten para veriyordunuz nerde olursanız olun zaten yine verecektiniz.
Önemli olan sizin cesaretle karar vermeniz. Kimse, çevrenizi, bölgenizi ve ülkenin sonsuz güzelliklerini seyretmenize ücret uygulayamaz.
Monotonlaşmış yaşamınızı canlandırın istiyorum.
Kendi adıma bir şey istemiyorum ben çıktım gittim gezdim zaten.
Ağabeyim bana “iş seni yönlendirmesin sen işini yönlendir” derdi. Allah, mekânını cennet eylesin!
Onun çok yararını gördüm.
Eşinize, işinize belki de çocuklarınıza bir sürpriz yapıp, ani kararla gidin bir yakınınızın yanına veya tanıdığınızın.
Tanıdık tanımadık demeyin gidin her hangi bir yere üç günde kalsanız bunun yararını çok göreceksiniz.
Bakın bizim patron İsmail Başaran bile her yıl (yengenin zoruyla) Yakakent’e gider.
Şimdi de muhtemelen oradadır.
Ağrı'da Ağrıdağı'nı aradık!
Erzurum’da Abdurrahman Gazi’nin türbesini ziyaret ettikten sonra Köprüköy’e geçtik.
Köprü köydeki çamurlu suda boğulan bir deliden adını alan Deli çermik çamur banyosuna geçtik.
Çamurlu kaplıca diye de adlandırılıyor. Çamura bulandık.
Ağrılı tüm rahatsızlıklara ve cilt hastalıklarına şifa dağıttığını oraya yıllardır giden insanlardan dinledik.
Enteresan bir yerdi.
Bir gece konakladık burada.
Belediye tarafından işletilen çamurlu tesislerin de konaklama imkânı var.
Üstelik ucuz da.
Ama hizmet kalitesi yok elbette.
Çok güzel tesis yapmışlar ama işletme yok.
Buradan kalkıp Ağrı’ya geçelim dedik ve geçtik.
Dağlardan dağ beğenmeye çalıştık.
Ağrı dağını ağrı da aradık ama olmadı.
Haritamız var ama biz yine de o muhteşem dağı haritasız bulacaktık. Ağrı’da yoktu!.
Nihayet Doğubayazıt’ta muhteşem ağrı dağını gördük.
Gerçekten değdi.
Tüm yorgunluğumuz gitti adeta. Ardından Iğdır ve Kars’a oradan da Sarıkamış’a geçtik.
Sarıkamış’tan da Artvin üzerinden dönüş yaptık.
Muhteşem bir geziydi tatil değil tabi.
Onun için sizlerde gezin diye ısrar ediyorum.
Kalın sağlıcakla.