M. Kemal AYÇİÇEK -29 Kasım 2010
Başlıktan bir şey anlamamışsınızdır. Azıcık açmam lazım. Burası Türkiye ve Türkiye’de kimin ne dediği de pek belli olmaz çünkü. Bir ülkede sanırsınız kendinizi ama sizin olmayan, saygı da kusur etmezsiniz ama asla karşılığını göremediğiniz bir ceberrut Devlet. Aslında ben şu SSCB dağıldıktan sonra orada açıkça olan Komünizmin, Türkiye de değişik bir versiyonla yürütüldüğüne inandım! Sonra da beynimi 1993 yılında tatile gönderdim! Yaşananlara akıl ermiyordu çünkü..
Mesela, Hürriyet Gazetesi’nin son sayfasında Tansu Çiller’in özel mülkündeki havuzda deniz kıyafetleri(mayo) ile güneşlenirken gizli çekilmiş fotoğraflarını görünce “hah, yeni başbakanımız Çiller” diye o an içime düştü. Ardından baktım ki gerçekten de çiller başbakandı. Normal seyretmesi gereken işler de terslikler oluyor, mesela öncelikle ben kaza yaptım, güya dikkatli ve hatta askerde bana yakıştırdıkları gibi “nizami kemal”dim. kendi kazamı hafif sıyrıklarla ve birkaç dikişle atlattıydım. Oğlum ve kardeşim de de ufak sıyrıklar vardı.araç pert olmuştu gerçi ama canlar sağdı.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı, Sivas katliamı, Mumcu suikastı, Adnan Kahveci'nin ölümü..
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefatı, gazeteci Uğur Mumcu'nun suikasta kurban gitmesi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'i taşıyan uçağın düşmesi ve Bingöl-Elazığ karayolunda, 33 silahsız askerimizin Terör örgütü tarafından şehit edilmesi aynı yıl yaşanıyordu. O zamana kadar Türkiye’nin hani Anayasa’da ifade edildiği gibi “Demokratik, Laik ve Sosyal Bir Hukuk Devleti” olduğuna ait inancım kaybolmuştu. Böyle bir Devlet’te akıllı kalabilmek için varsa olan aklıma “hadi git, tatil yap” demiştim işte ve gerçekten de aklım tatildeydi. Ama yıllar geçmiş, hani tatil olur da bitmez mi diye düşünüp, Türkiye’de bazı taşların yerine oturmasıyla “dön artık” dedim aklıma geri. Ama bu sefer de aklım, “dönmem” diyor! Zira alışmış hınzır!
Tabi, siz mesela tatilin bitmesini isteyen herhangi bir çalışana, öğrenciye, veya devlet memuruna rastladınız mı? Kurban Bayramında 9 gün tatil yapılıyor, son günü sokak röportajları yapılırken bir çalışan, “nasılsa yılbaşı tatili var önümüzde” diyerek, daha tatili bitirmeden hemen bir yeni tatil düşü ile cevap veriyor. Yani benim aklım, onca öğrenciden, memurdan veya çalışandan geri mi, döner mi hiç. Sahibince tatile çıkarılmış bir defa! İşin açıkçası, ben ona tatile çıkmasını söylerken geri dönüşü için bir tarihte vermemiştim ama günü geldi diyorum ve geri dönmesini istiyorum.
Bak diyorum, bu ülkede Cumhurbaşkanını halk seçebiliyor, bütçelere sadık kalınıp, seçim ekonomisi uygulanmıyor, popülist politikalar yok, paramız biz uyurken değer kaybetmiyor, dolar yıllardır yerinde sayıyor, 1993 yılındaki gibi akıl almaz cinayetler, suikastler, siyasi entrikalar yok. Devam ediyorum, bak o çete-mete türü hem TSK’da hem de sivil kanatta ve hatta Emniyette bile genel müdürler, veya TSK’da generaller görevden alınıyor, suç işleyenler yargı önüne çıkarılıyor, ha HSYK da o eski tas eski hamam türü algülüm-vergülümlü günler de bitti gel artık diyorum, “ o senin saydıkların sadece senin iyi niyetli yaklaşımından başka bir şey değil” diyor ve dönmemekte ısrar ediyor. Ben kızıyorum tabi, ömrümde ben öyle bir tatil yapamadım ama gel de sen bunu aklıma anlat. Ben anlatamıyorum ki!
Hem diyor ki aklım, “ Hukuk Devleti’nde çift başlı hukuk mu olur? Hukuk dediğin öyle kolay değişmez, sen sıradan vatandaşın esas o hak arayışlarında, mahkeme salonlarında hiçbir aracıya muhtaç olmadan, davasının takibi için elindeki varını yoğunu heba etmeden hakkını alabildiği zaman hukuk olur. Var mı öyle bir hukuk, var mı buna saygı duyan sorumluluk sahibi makam ve mevki sahibi kaç insan var? Askerler, hala Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmadı. Askerler hala kışla kıyafetleri ile sivil hayatta rahatlıkla dolaşabiliyor ve ağzıyla konuşmasa da üniformalarıyla toplum üzerindeki baskılarını sürdürüyorlarken neden geri döneyim ben, manyak mıyım?” diyor.
Dönüp aklıma diyorum ki, “seni tatile gönderdiğim yıllarla şimdiki yılları hiç kıyaslamıyor musun? Görmüyor musun, değişimi hala. Baksana CHP’ye, CHP’nin söylemlerine, yönetimine ne tatlı insanlar geldi. MHP, eski küskünlere kapılarını açtı,Osman Pamukoğlu gibi fenomen bir paşa Hak ve Eşitlik Partisi(HEPAR)ni kurup iktidara talip oldu,hem de Turgut Sunalp paşa gibi değil yani. SP’de Necmettin Erbakan yeniden Genel başkan yapıldı, Numan Kurtulmuş HAS parti’sinin ilk kongresini bile yaptı, AK Parti tek başına 8 yıldır iktidarda, oysa geçmişte her yıl koalisyonlarla hükümetler kurulur yıkılırdı, erken seçimler yapılırdı. Hiç bunları anlayamıyor musun?artık AB’a girmek çok da önemli değil, onlar bizim ardımızdan koşacak, baksana Ortadoğu’da bizim başbakan mesela Lübnan’da nasıl karşılanıyor, ya ABD, şu WikiLeaks adındaki internet sitesinin yayınlayacağı belgeler yüzünden Türkiye’ye, ‘ilişkilerimiz zarar görmesin’ diye daha belgeler açıklanmadan diplomasi yapıyor.Bunlar az şey mi? Tamam tatildesin ama yani hiç mi olan bitenden de haberdar değilsin?” diyorum ama nafile..
Aklım, dönüp bana gülüyor hem de kakıla kakıla gülüyor. Bana diyor ki, “hem sen kendine baksana, ne yazabiliyorsun, elinde klavye var diye her istediğin şeyi yazabiliyor musun? Millete hikaye anlatma, sen önce kendine bir bak bakalım, kendi hakkını ne kadar savunabildin, savunabildin mi? Sağında solunda kim var, neler yapıyorlar görmüyor musun? Neden ‘dilsiz şeytan”sın. Tanık olduğun olayların kimlerce nasıl kotarıldığını da bildiğin halde hem de?” Dayım yok(!) ya, bu seferde ben gülüyorum. Ağabeyimin sık sık kullandığı deyimle , “bunlar fani şeyler” diyorum yine de. Bu “akıl” tatilde manyaklaşmış iyice, ya sabır çekiyorum.”hay akıl, aklınla bin yaşa”, şimdilik..kalın sağlıcakla.