Müphem mefhumlar (5/15)
a)- Dev: Dilimize İran’lıların Zerdüşt dininden kötülük ruhlarını adlandıran “Div” sözcüğünden gelmiş olan dev , inanç alanında din tasarımının kapsamı içindedir. Bu kavram çok uzun, çok iri, çok güçlü ve çok korkunç bir mitolojik kavramın adıdır.(İnanç sözlüğü dev md.) Sözlükte(T.D.K. Türkçe Sözlük) masallarda genellikle kötülük yapan, korkunç iri yarı pek güçlü kuvvetli anlatılan uydurma yaratık diye tarif ediliyor.
Bu kelime Zent dilinde “Şeytan”(İblis) anlamına gelen “deva” dan türemiştir. (Türk Ansk. Dev Md.) Hemen bütün mitolojilerde tanrılara karşı olup, kötülük kampında yer alan(O.Hançerlioğlu A.g.e.) devler biraz safça yaradılışdadırlar(Türk Ansk.) Bu özelliklerinden dolayı masal kahramanları ince zekalarıyla onları oyalayıp ellerinden kurtulurlar. Devlerin çaldığı peri padişahının kızını geri kaçırabilirler. Bu kurtulmada ve kaçırmada dev analarının büyük iyilikleri görülür. Örneğin: Gündüzleri çalışmaya giden devlere (eşlerine) yemek hazırlamakta olan dev analarının memesine yapışıp süt emen kahraman, artık onun oğlu olur. Bu defa dev anası ona ne yapması gerektiğini söyler ve her konuda yardımcı olur.
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşıldığı gibi devler insan biçimindedirler. İnsanlar gibi yaşarlar dişileri ve erkekleri vardır. Evlenir ve çoluk çocuk sahibi olurlar.(A.g.e)
Türklerde “Bir dudağı gökte bir dudağı yerde” tasarlanan devlere ilk Sümer inançlarında rastlanmaktadır. Çok eski Hint inançlarında dünyanın bir devin vucüdunun parçalanmasıyla oluştuğuna inanılır. Devin başından, gök gövdesinden hava, ayaklarından da dünya meydana gelmiştir. Aynı inanca göre alnından ay, soluğundan rüzgarlar gözlerinden güneş ve öbür parçalarından da dört ana kastın meydana geldiği devin ağzından ise tanrı İndra ile Varuna doğmuştur. Mezopotamya, İskandinav ve Alman Mitolojilerinde de durum aşağı yukarı aynıdır.(O.Hançerlioğlu A.g.e.)
b)-Alkarısı: Loğusa kadınları öldürmeye çalışan cin… Loğusa bir kadına alkarısı veya alkarası adlı bir cinin öldürmeye çalıştığı ve fırsatını bulursa ciğerini söküp yediği eski bir Türk inancıdır.Hale daha sürüp gitmektedir. Alkarasının loğusayı basması halinde meydana gelen hastalığa “Albastı” denir. Bu hastalığın hekimlik adı Eklampesidir.(O.Hançerlioğlu A.g.e.)
Türk inançlarına göre loğusanın albastı olmaması için doğumdan sonra yedi ekmeği olarak yedi gün ve kırk hamamı olarak otuz üç gün olmak üzere kırk gün yalnız bırakılmaması gerekir.(A.g.e.) Aksi halde loğusa ağır hastalanır ve albasarsa çocuğun burnu tutulur. Nefes alamaz. Bu nedenle loğusa odada yalnız bırakılmayıp her gece nöbetleşe bir kişi onun yanında kalır (Enver Behnan Şapolyo, Halk Ninnileri 1937) Halk arasında bu refakat ve koruma kırk gün sürer. Abdestsiz bir kadının loğusanın bulunduğu odaya girmesiyle de çocuğu albasabilir ve çocuğun burnu tutulabilir.Evdeki perilerden loğusayı korumak için loğusa odasının kapısına al(kırmızı) bir şey asılır veya yatağının altına bir orak, kama, anahtar veya bıçak ile Kuran koyulur. Loğusanın yanına asılan soğan ve sarımsaklı dizide albasmasın diyedir. Bu aynı zamanda nazarlık yerine de geçer.(O.Hançerlioğlu A.g.e.)Bu kadınlara al renkli giysiler giydirilip, nazarlıklar takılır ve yanlarında tütsüler yakılır(Halk Ninnilerinde al giydirilmez deniyor.). Al denilen peri kadın kılığından bir ucubedir, dev kadar büyüktür. Bir kadını albasmışsa bu kadın loğusalıktan sonra ürkek ve korkak olur ayrıca deli gibi olur ki bu durumda çok tehlikelidir. Loğusayı al basarsa cinlerin yeline basmış derler. Alkarısı denen bu peri, demir ve ateşten korkar. Algelmesi hile ve büyü anlamına gelir(E.b. Şapolyo A.g.e.) Loğusalığa ait bazı adetler daha vardır ki bunlar kırk basma, aydaş olma vb.dır.
c) – Cadı: Sözlükte, geceleri ötede beride dolaşıp insanlara kötülük ettiğine inanılan, hortlak(T.D.K. Türkçe Sözlük- 1974) diye de tarif edilen cadı, cin, peri gibi kültürümüzde yer etmiş müphem mefhumlardandır.Yine sözlük ve ansiklopedilerden hortlakla cadının aynı olduğu anlaşılmaktadır.(Türk Ansk. Hortlak Md.) Ölü ve ölümle ilgili halk inançları arasında hortlak, korkutucu bir mahiyet taşır.(A.g.e.) Alkarısı, gulyabani, karagoncolos, vampir gibi kötü ruhlarla bir tutulur.Hortlak:The Concise Oxford Turkish Dictionary de vanpir olarak geçmektedir.( The Concise Oxford Turkish Dictionary A.D.Alderson 1.Pupl.1959)
Orta çağdaki Arap müellifleri ve Hristiyat Teolokları tarafından cinniyatın şumulu içinde mütaala ve izah edilen hortlak mefhumunun menşei eski hint ve İrandır. Oradan sami kavim kültürüne geçmiş daha sonra bütün İslam- Türklere de intikal etmiştir.(Türk Ansk.). Fakat hortlağın özellikle Roma’da orta çağ Avrupa’sında ve İskoçya’da yaygın olduğu görülür.(İnanç Sözlüğü) Buralardaki hortlak inancı ölülerin yaşamaya devam ettikleri inancına dayanır.
Halkın inancına göre hortlak kötü bir ruhun yeni ölmüş bir insan cesedine girerek mezardan dirilip çıkmasıyla oluşan türlü yerlerde dolaşarak halka kötülük eden bir ölü, mezardan fırlamış alev gözlü bir kakid(Kadid) şeklinde tasavvur olunur.
Halk arasında yeni ölen biri o gün veya o gece evinde yere serilen rahat döşeğinde yatarken üzerinden kedi atlarsa o ölünün hortlak olacağına inanılır. Bu nedenle ölü bir yakını tarafından beklenir ve üzeri örtülen çarşafın üstüne de bir kara saplı bıçak konur.(Türk Ansk.) Westenmork cinlerin ferdi isim taşıyanlarından saydığı Gulyabaniyi ve dişi bir ruh olan Ayşe Kandişe’yi eski Arap edebiyatının en korkunç, insan yemeye düşkün iki cini olarak belirtmektedir. (Westenmork, Cin Sh. 27)
Mısır halk inanışından İslam kültürüne geçmiş bir halk itikadı vardır ki oda katl suretiyle ölmüş kimse hortlak olur ve öldüğü yere sık sık gelir.(İslam Ansk. Cin Md.)
Halk inanışına göre, bazen toprağın kabul etmediği ölü geceleri dünya yüzüne çıkar kendisi esasen rahatsız olduğundan hayattakileride huzursuz eder, korkutur. Hayatta hoşlandığı kimselerin alnını yalar yaladığı bu insan kırk güne kalmaz ölür ve oda kendisi gibi hortlar. Hortlak inancı Orta Asya Türkleri arasında vardır ve onlar özellikle öbür insanların hortlak olacağına inanırlar. Bunun için okur, tanınan ve ölen insanlara her akşam aş verilir. Bu hortlağın zararını önlemek içindir. Aş verilmezse hortlak halkı korkutmaya başlar. Yani kötü ruh olarak gövde peydahlar.
Bütün bunları dünyada yaptığı kötülüklerin devamı olarak yapar, bunlardan zevk duyar hortlak geceleri gezer gündüzleri ise mezarlıklarda dolaşır. Hortlak insanlara zarar vermeye başlayınca o zaman imen(meşe) ağacından bir kazık yapılır ve hortlak bu kazıkla göbeğinden mıhlanıp çakılır.(Türk Ansk. Hortlak Md.)
yazının devamı için tıklayın
benim anem öldü öldükten sonra rüyada değil aynın ablama gözükmüş bir şey söylemiş ablamda kormuş dul bi kadaınahayır olarak para vermiş
mehmet güngör