M. Kemal AYÇİÇEK – 7 Mayıs 2012
Trabzon’dan yazı yazmak, hele Trabzon’da bir maç olduğu gün sanki denizdeki kayıkta boşa kürek çekmek gibidir. Yediden yetmişe herkesin gündemi olur Trabzonspor’un maçları, hele de Fenerbahçe gibi, Trabzonluların diğer tüm takımlar bir yana Fenerbahçe bir yana algısı varken öncelikli gündemdir. Hacısı, Hocası, kadını, erkeği fark etmez, herkesin mutlaka o günkü maç ile mutlaka bir bağlantısı vardır, bu da genellikle gençlerin heyecanından yansır tüm aile bireylerine..Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u, Trabzon’da 3-1 yendiği maç sonrası olaylar çıktığını söyledi hacı amcam, “eşekler” dedi.. ama o “eşek” dediklerini anlamadım.
Arabada giderken bir telefon geldi, istemesek de kulak misafiri oluyoruz konuşulanlara, babam yanımda, annem, eşim ve o hacı amcamda var, hem hasta ziyaretine hem de ardından Ori Ağa’nın oğlu Hacı Mustafa’nın evine gidiyoruz. Maç sonucunu henüz tam olarak bilmiyoruz ama Öner ve Rafet’in maça gittiğini biliyoruz sadece, hava kararmış..Telefonda amcam kızıyla konuşuyor ama devamlı da gülüyor, kapadı telefonu, “neydi o gülmeler” diye sordum, “biz telefonla konuşurken evden bağırtılar geliyordu, uşaklar maç izliyormuş ama onların maç izlemesi, bir tv dizisi olur, o cinsten, hararetlidir. Oysa hepsi de Trabzonspor taraftarıdır, ben anlamam onların o hallerinden” diyor. O bahsettiği çocuklar, kimi spor akademisi mezunu, kimi spor adamı bölümü, kimi mühendis, kimi furbolcu hepsi de üniversite okumuş gençler.
Fehmi, apandist ameliyatı olmuş, Alannon Kazım’la, Türk Yusuf’da bir süredir hastanede yatıyorlarmış, babam yanımdayken onun isteklerini yerine getirmek üzere kendimi ayarlarım, kalbini kırmamak ve duasını hakkıyla almak adına, önce hastalarımız ziyaret ediyoruz.
Sonra da eskiler bilir Ayvadere’den Ori Ağa’nın oğlu Hacı Mustafa’nın evine..Artık maç bitmiş, sonuç değerlendiriliyor. O Hacı Mustafa’nın fanatik mi fanatik oğlu İslam ve İslam’ın oğlu Salih’in de TV’den izlediği maç, belli ki Ori Ağanın oğluna da sarmamış. Adam, 76 yaşında fakat Oğlu ve torununa olan saygısından belki de gizli bir fanatik olarak maçı baştan sona izliyor, İslam’ın zaman zaman sigara molalarına çıkışını da kendisine deşarj zamanı olarak kullanıyor. Mekke’de kafile başkanına isyan edip, “sabır hacı sabır” diye diye , “ben şeyimi Türkiye’de mi bıraktım” diyerek uğradığı haksızlık karşısında sabredemeyip, galiz küfreden hacı, Ori Ağanın oğlu.
“Maç ne oldu” der demez, “bizum uşaklar Malah oynadı” dedi yere bakarak, ardından da şöyle bir baktı, tam ağzını bozacaktı ki, babamla göz göze gelince vazgeçti. Fakat suratından düşen bin parça denir ya, tam “yiğidi öldür hakkını ver” diyecekti ki, lafını değiştirdi, “neden yiğidi öldürüp de hakkını vereceğiz, yiğidi öldürmeden hakkını verelim, Fenerbahçe güzel bir oyun oynadı, bizim uşaklar da malah gibi oynadı ve haklı bir galibiyet aldılar, onları tebrik ederim. Niye öldüreyim yiğidi, yiğit hakkıyla maç oynadı aldı, öldürmüyorum yiğidi, hakkını da veriyorum” dedi. O laflara hem babam ve hem de hacı amcam da hak verdiler, İslam tam ağzını açmak isterken ağabeyi Kibar Hoca da babasına hak verince, İslam sus pus olmak zorunda kaldı. Kabullenemiyor, kendi kanından birinin Fenerbahçe’ye bir gram “hak” verilmesine..
Şimdi Fenerbahçe’nin Trabzonspor’u Trabzon’da net bir skorla yenmiş olması, öyle “Trabzonsporluyum” diyen kimsenin kolay kolay hazmedebileceği bir sonuç değildir. Hele şu Şike davasından dolayı, Trabzonspor ile Fenerbahçe kulüp yöneticilerinin ardı ardına yaptığı saçma sapan açıklamalardan sonra bu hazımsızlık daha da kemikleşmişken. En güzel cevabın, en güzel konuşma yerinin “saha” olduğunun bilinciyle onca Trabzonspor taraftarı, en güzel sözlerin “saha”da söyleneceğini beklerken, Ori Ağa’nın oğlu Hacı Mustafa’nın “Bizum uşaklar, Malah oynadı” diyerek özetlediği, kendinden geçmiş, eskiler bilir Cameş (manda) yavrusu Malak gibi, ağır, kendi kafasına göre, nizamsız ve de gayretsiz, arzu ve isteksiz bir oyunla, ezeli rakip Fenerbahçe’ye kendi evinde 3-1 yenilmeyi nasıl hazmetsin. Hele ki gün akşama kadar bel bellemiş, sırf maça yetiştirsin diye soluk almadan çalışmış Trabzonspor taraftarının o günün yorgunluğunu Fenerbahçe’yi yenerek yorgunluğunu atmayı beklerken, yenilmiş olmayı o bel bellerken akıttığı terine, o damarlarındaki kanına, o hızla atan kalbine, o emeğine, o çabalarının boşa gitmiş olmasına nasıl yorsun, nasıl anlatsın? Bunu hiç o saha da, Ori Ağa’nın oğlu Hacı Mustafa’nın “malah gibi oynadılar” dediği futbolcular anlayabilir mi? Ya yönetim?
Hiç sanmıyorum, zaten anlayamadıkları için o bizim sürekli dediğimiz “Trabzonsporluluk ruhu”nun geri gelmesi lazım, o ruhu da ancak, o bel belleyen Trabzonsporlu genç gibi düşünen, algılayan, ve yaşayan, o ruhu tüm kalbinde hissedebilen Trabzonlu Futbolcularla olabilir. Trabzonspor’un diğer rakiplerinden bir farkı olsun artık, Trabzon dışından olan Dünya’nın en iyi yıldızı da olsa Trabzonspor’da oynatılmasın, oynamasın. Hiç değilse kaybettiğimiz de mazeretimiz olmaz, kendi kendimize hayıflanmayız. “Yabancılar oynamadı”, “ o adam bize şurdan gelmişti” gibi mazeretlere sığınmayalım. Ama bu sadece futbolcular için değil tabi, yönetim için de geçerli, olsun. Bende Fenerbahçe’yi 3-1’lik galibiyetinden dolayı tebrik ediyorum, Kalın sağlıcakla.