,

Bürokrasi de devir-teslim!

M. Kemal AYÇİÇEK – 2 Eylül 1997

Koltuklar, insanlar için baki değil tabi..

Hele şu Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un da yakındığı şimdi ki aşırı siyasal kadrolaşma ortamın da tabi Trabzon’dan da nasiplenenler olacaktı.

Oluyor da nitekim.

Dün ziyaretimize gelen TEDAŞ’ın görevden alınan eski müdürü Hayri Aydın, “Vedalaşalım, hakkınızı helal edin” deyince, bizim ne gibi bir hakkımız olabilirdi ki diye düşündük.

Tabi yine helalleştik.

Şimdi TEDAŞ’a mahkeme kararıyla Hüseyin Aydoğdu, eski müdür getirilecek ve mahkeme kararı yerine getirildikten hemen sonra da aynı koltuğun gerçek sahibi olacak Salih Beşli koltuğuna oturacak.

Yani şimdi göreve başlayacak Hüseyin Aydoğdu, geçici olarak mahkeme kararı üzerine koltuğa geri dönüp yeniden açığa alınacak ve Salih Beşli bey, TEDAŞ müdürü olarak koltuğuna oturacak.

Şimdi siz yukarı da izah ettiğim olaydan ne çıkardınız?

Çıkaramazsınız, çünkü bir yıl da üç hükümet değişen ülkemiz de koltukların da böyle üç gün de 3 isim değiştirmiş olmasını yadırgamayın..

Asıl yadırganması gereken şu olmalı bizce..

Bu hükümet, işbaşına geldiğin de “Barış ve uzlaşmacı tavır” lar diyerek gündem oluşturdu.

İyi de Türkiye’de her şey yerine oturtulmuş gibi ne diye ikide bir bürokratlar rahatsız edilerek olmadık tarz da bir kadrolaşma ile kendi hükümet ortaklarının bile sabrını taşırabiliyor, öyle değil mi?

Her neyse o da önemli değil, bakınız siz sayın Devlet Bakanımız Eyüp Aşık, TTSO’nun toplantısın da Çaykur Genel Müdürü Halil İbrahim Kalaycı’yı görevden nasıl aldıklarını anlattı.

Ne diyor, “Ben Çaykur Genel Müdürü Halil İbrahim Kalaycı’ya çaya yüzde 50 zam yap dedim, o da yapamam dedi. Ben de dedim ki o zaman ben yapan birini bulurum” ve görevden aldım.

Yerine Nejat Ural genel müdür oldu ve kuru çay zamları da yağmaya başladı tıpkı diğer zamlar gibi..

Demek ki bu hükümetin bürokrat kıyımının felsefesini, sayın Devlet bakanımız bizden birisi olduğu için çekinmeden ve de yürekle bu şekil de izah ederek bizleri tatmin ediyor.

Onun için bürokratların görevden alınmaları, olur olmaz bir takım gerekçelerle izah edilebilir, biz de kabul ederiz.

Nasılsa “gelen ağam giden de paşam” olmak zorun da, onun için bizim dert edinmemize hiç gerek yok.

Ha getirilen bürokratlar da bu ülkenin insanlarıdır ve eğer kendilerine güvenip de yeni projelerle halka hizmet vermezlerse onu da iktidar ortağının bürokrat ayıklama komitesi, yani il başkanlarından oluşan “atama ve tayin”leri belirleyen başkanlar komisyonu düşünsün!

DTP’nin çiçeği burnundaki il başkanı sayın Mustafa Macit, DSP’nin sayın il başkanı Ali Haydar Sümer ve Sayın ANAP il başkanı Azer Benli.

Bürokratların üzerindeki ilçe başkanlarının tahakkümlerine ise artık il de ve ilçelerimizdeki sayın valimiz ve kaymakamlarımız bakıversin.

Onların hangi müdüre nasıl telefon açıp da, “kendine yer beğen” şeklindeki tehditlerine her halde sayın vali İsmet Gürbüz Civelek, seyirci kalacak değildir.

Devlet’te hizmetlerin devamlılık esasını o ilin yöneticileri takip eder ve gereğini yapar.

Bunlar da bizim valimiz için sanıyorum pek problem olmaz.

O her ne kadar uyumlu bir kimlik uyumu sergilerse de öyle gariban köylünün hakkını kalkıp kolay kolay her hangi bir iktidar ortağı siyasi partinin ilçe başkanına yem edecek değildir.

O konu da, yani hizmetlerin siyasallaştırılması noktasın da Trabzon halkının güvencesi de sayın Vali’dir.

Çünkü O kurulan adına bazı çevrelerin “Dayatma” dediği hükümetlerin değil Devletimizin Valisidir.

Yani, Trabzon’un Cumhurbaşkanıdır.

O’nun onayı olmadan her hangi bir siyasi partinin ilçe başkanının şu veya bu şekildeki bir takım hizmet tasarrufların da adilane olmayan, siyasi nüfuza yönelik hizmetlerin bir yerden başka bir yere kaydırılmasının da önleyici teminatıdır.

Bu konu da geçen gün bizi ziyaret eden DPT’nin merkez ilçe başkanı Kamil Uçar’ın yakınmaları vardı.

Aynen şu ifadeyi kullanıyor, bu atamalarla ilgili olarak, “Yine iktidar ortağının bir ilçe başkanı, bazı ilçelerdeki müdürleri de tehdit edip, ‘Kedine yer beğendin mi?’ veya “Kendine yer mi arıyorsun?” gibi tehditkâr yaklaşımlarla, bürokratlar üzerin de baskı kurulduğundan yakınıyor.

Oysa DPT’nin merkez ilçe başkanı Kamil Uçar da iktidar ortağı.

Yani o da iktidarda olan bir siyasi partinin ilçe başkanı.

Onun da aynı tavrı mı sürdürmesi lazım?

Bunu söyleyen sıradan her hangi bir muhalefet partisinin ilçe başkanı değil, iktidar partilerinden birisi olunca söylediklerinin daha da önem kazandığını düşünüyoruz, yanılıyor muyuz?

Sanırım bu ilçe başkanı, aynı ifadeleri sadece bize de söylemiyor değil mi?

Not: Bu yazıyı basılı gazetemiz de yukarıda belirttiğim tarihte yazmıştım. Mka.

YORUM EKLE