Cemal Can tam bir ..
M. Kemal AYÇİÇEK – 6 Mayıs 2020
Başlık olarak yazdığım cümleyi tam yazmadım ama maşallah, sizler daha yazıyı okumadan cümleyi tamamlamışsınız! Ne derler buna , “leb demeden leblebi”yi bilmek mi? Ama yanılıyorsunuz, sizin anladığınız gibi değil o cümle, yazının sonun da tamamlayacağım. Survivor, uzun soluklu bir yarışma ve Acun Ilıcalı da orada yani Dominik’te kalınca bu yarışmayı sunma becerisini ortaya koyup, reyting alıyor haklı olarak.
Türkiye değil sadece tüm Dünya, Covid-19 (korona) virüsü yüzünden evlere kapanınca evler de belki köşe ya da bucaklara atılmış televizyonlar, yeniden hatırlandı ve insanlar ellerin de kumandalarla gezer oldu. Hangi kanalı açsa, eğer sağlık bakanlığından yeni bir açıklama bekleniyorsa o, o yoksa bir gün önce açıklanmış veriler üzerinden konuklar, monuklar ağırlanıyor! Vatandaş ne yapsın, Haber kanalı denilen bu kanallar, “Millet nasılsa evlerinde hapis, biz ne verirsek onu izler” havasın da habercilik yapınca da Millet, o elindeki kumandayı hiç başını ağrıtmayacak kanala geçiveriyor.
Yani sahibi eski bir gazeteci olan ve Türkiye’deki habercilik sisteminin aslında ne olduğunu çözmüş ve o nedenle de hiç haber vermeden de birçok haber kanalından daha fazla izlenen TV8’in sahibi Acun Ilıcalı’nın sunuculuğunu da yaptığı Survivor programını izliyor. Hem de ne izleme, sadece Survivor da değil bu bir yarışma programı ama bu programın da aynı tv de tartışılıp yorumlandığı Survivor Panaroma ve Survivor Ekstra programları var.
Kısaca anlayacağınız Kanal7’de nasıl sabah akşam bir Hz.Yusuf filmi dönüyorsa TV8’de de buna benzer olmasa da sabah akşam, gece, yarı gece bu program seyrediliyor. Hatta öyle ki, mesela Survivor Ekstra programının sunucu ve yorumcuları bile sıradan vatandaş kadar bile izlemiyor o yorum yaptıkları yarışma programını yani diyeyim siz anlayın!
Survivor, neden çok izleniyor diyenler var, çünkü yeşillikler arasın da su ve yeşilin bol olduğu bir program, bir de yarışma zaten Ünlüler ve Gönüllüler diye de iki grup genç, orada yarışıyor! Aç kalıyorlar ve doğa ile baş başa ve kendi hallerin de Türkiye’deki gündemden uzak ve de bağımsız hayat sürüyorlar.
Türkiye’de ve Dünya’daki koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle yaşanan sokağa çıkma yasaklarından, sürekli ambulans seslerinden uzak bir sakinlikle doğa için deki bir yarış, elbette diğer tüm kanalların allı, pullu çok bilmiş konuklarından daha cazip geldiği için de insanlar, survivor’a kilitleniyor ve hiç değilse gerçek gündemin dışına çıkmış oluyorlar ve bunda da bence çok haklılar.
Survivor yarışmacılarını seçenler, seçim öncesi elbette ince eleyip,sık dokuyarak bu yarışmaya adaylar almışlardır. Bu da bir yarışma programı olunca herkes kendince orada yarışan insanların kendilerine uygun karakterine gönül verip oy atıyor bir nevi o yarışma da “benim de tuzum olsun” diyerek kendini rahatlatıyor. Sevdiği karakter ile bir bağ kurup, yarışma heyecanına kendi de katılıyor.
Yarışmacılar, ada da her ne kadar bir yarışmaya gitse de zaman zaman da yarışmayı unutup, kendi karakterlerini sergileyebiliyorlar. Kimi profesyonel kimi amatörce bu yarışta kalmak için mücadele veriyor. Sürekli kameraların kendilerini izledikleri bilincindeler ama bunu unuttukları zamanlarda da tartışmaların için de hırslarının kurbanı olabiliyorlar.
Ünlüler de ya da gönüllüler de elenen yarışmacılar oluyor, burada haklı ya da haksız elemeler de olabiliyor. Ama yarışma formatı zaten izleyicileri ekranlarda tutabilmek üzerine kurgulandığından survivor izleyen vatandaşlar da sempatik buldukları ya da gönül verdikleri adaylar elendiğin de üzülüyor ya da sevinç yaşayabiliyorlar. Tüm bunlar doğal da yarışma içerisin de kimler doğal davranıp, kimler rol yapıyor diye izleyen herkesin mutlaka bir kanaati oluşmuştur.
Bence Ünlüler de Ersin ve gönüllüler de de Yasin, her iki takımın hamalları! Ünlüler de Ersin ve Elif, Gönüllüler de de Yasin ve Ardahan rol yapmadan yarışan kişiler, diğerlerinin tümü de kameraların kendilerini izlediği bilinci ile aslın da olmadıkları ama oymuşlar gibi kendilerini saklama ve gösterme peşindeler! Ünlüler de Mert, Sercan, Aycan ve Yunus Emre, Gönüllüler de de Barış, Cemal Can, Nisa, Berkan ve Evrim tamamen kamerayı diğerlerinden farklı olarak dikkate alarak yarışıyorlar. Evrim zaman zaman bunun dışın da kalıyor ve yer yer Ersin, Elif, Yasin ve Ardahan’ın yanın da olabiliyor. Doğal davranışı sergiliyor ve tam da kendileri oluyorlar.
Yazının başlığını Cemal Can tam bir demiş bırakmıştım, kimileri bireyi değerlendirirken mesleklerini göz ardı edebiliyor ama burada Cemal Can, belki mesleki melekesinin ona verdiği bir öngörü ile bireysel ya da genel ilişkilerin de hep pozitif bir yaklaşım sergileyerek, sempatik tavırları ile her iki takımı destekleyen seyircilerden de destek görebiliyor. Bu nedenle yarışmanın en analist yarışmacısı denebilir.
Kısaca Cemal Can, tam bir analizci. Ha yarışmayı kim kazanır derseniz, ona tabi ki oyları ile bu yarışmayı baştan sonra destekleyen ve de birileri uğruna paraya kıyan ve sosyal medya ya da fan destekleri ile ayakta durabilen kazanır! Ama bence, karakterinin gereğini yerine getiren ve hakkıyla sonuçlanan bir yarışma olsun isterim ama devir, öyle hakkıyla bireylerin bir yerlere gelebildiği bir devir değil maalesef hele bugün ki iletişim ve sosyal medya etkinliği yayınlar üzerin de etkisini son sürat artırmışken öyle değil mi? Kalın sağlıcakla.