Bir önceki yazının devamı olarak
Müphem Mefhumlar (4/15)
“Dev”, “Alkarası” , “Cadı”, “Hizmetçi Cinler”, “Dabbe”, “ye’cüc- Me’cüc”, “Deccal”, “Mehdi”, “Hızır- ilyas” , “Hıdırellez”
1- Cin ve Cin İnancından kaynaklanan (türeyen) mefhumlar;
Cin inancının işleyeceğimiz hemen her mefhuma karıştığını hatta kaynaklık ettiği görülür. Ancak, biz bu durumu göz önüne alıp “Cin” le birinci derecede ilgili olan mefhumları birinci bölümde işleyeceğiz. Aksi halde mefhumların çoğunu, Cinlerden soyutlayamayız. Örneğin, ikinci bölümde ele alacağımız “ Nazar değmesi” ve “kötü göz” de Cin inancıyla sıkı sıkıya bağlıdır.(Westermork, İslam itikatında putpereslikten kalma itikatlar “Cin” sh.24)
Yine ikinci bölümde ele alınacak olan “Büyücülük” kurumu da Cin inancından kaynaklanır ve bundan büyük çapta yararlanır.(İnanç sözlüğü, Orhan Hançerlioğlu.sh.24)
Cin, Asur-Babilonya kültüründen başlayıp günümüze kadar sürüp gelmiş ve hemen bütün dinlerce kabul edilmiş bir mefhumdur.(A.G.E) İslam İnançlarında “Cin” deyimi, göze görünen varlık anlamındaki ins (insan) deyimine karşı (A.g.e) insandan önce yaratılmış (Göze görünmeyen) bir varlıktır.( Westenmork, A.g.e. sh.3)
Cinlerin kötülerine “Şeytan” dendiği gibi dişilerine de “Peri” adı verilir. İyilikçi Cinler, kötülükçü Cinler diye de ayrımlanan cinlerin Müslüman olanları olduğu gibi kafirleri de vardır.
Cinler, özellikle İskandinav mitolojisinde bir hayli çeşitlenmişlerdir. Yolcuları, denizn dibine çeken su perileri- ki İskandinavyalı için bermuda şeytan üçgeni hiç te esrarengiz olmasa gerek- ölen savaşçıların ruhlarını cennete götüren Valkirya’lar, geceleyin insanları alıp kaçıran çayır cinleri, kötülükçü devler ve şeytanlar, evleri koruyan Cüceler, cin inancının İskandinav kültüründe görülen çeşitli türleridir. Ayrıca İskoçya’nın “hortlak” inancının da menşeinde cinlerin olduğunu biliyoruz. (A.g.e. Orhan Hançerlioğlu)
Bizimde halk hikayelerimiz de hatta günlük deyimlerimiz de sık sık geçen “peri kızı”, “perili köşk”, “cinli ırmak” vb. bu inancın çeşitli tezahürleridir. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde cin’lerle ilgili kültür halkın yarı kültürünü oluşturur. Hatta Cinlerle evlenen insanlara rastlanmaktadır. Cinler, genellikle geceleri çıplak olarak dışarı çıkan insanlara, kapının eşiğinde uyuyanlara ve oturanlara, gusül abdesti alınan yerlerde uyuyanlara, dört kapı ağzında uyuyanlara musallat olur.(Ortaköy çevresi halk inanları 1.tez çalışması .Mahmut Ütük)
Cinlerin yiyeceği soğan ve sarımsak kabuğudur. Soğan sarımsak kabuğu bu inançtan dolayı yakılmaz. Eğer yakılırsa cinlerin musallat olacağına inanılır.(A.g.çalışma) Bu ve benzeri halk tecrübesiyle sabit inançların yanı sıra Cin ve cincilikle uğraşan bir çok kimseye rastlanılmaktadır. Halk arasında “Cinci hoca” , “Cinci bacı” gibi adlarla isimlendirilen bu kimselerin yanı sıra İslam medeniyetinde “Hüddam” ilmiyle uğraşan alimler vardır. Hatta bu konuda yazılmış bir çok eser mevcuttur. Bunların en meşhurları “kenzül havas” “Gizli ilimler hazinesi”dir.
Bu kitaplarda Ebcedin sırrı, borçlar ve insanlara tesirleri, ilmi remil telepati, hipnotizma, manyetizma, ruh daveti, celp ve teshir, alemi esvahla bağlantı kurma yolları, iptali sihir gibi konular işlenmektedir.
Cinlerin kötülüklerinin yanı sıra bir çok evliyanın hizmetinde “hadim” (Hizmetci) oldukları görülür. (Hizmetçi cinler bahsinde genişçe anlatılacaktır)
İslam şeriatı, sihir ve büyüde cinlerin tesirini kabul etmekle birlikte bu tesirden yararlanmanın caiz olup olmadığı hakkında verilen hükümler birbirlerini tutmaz. İbn Nedim Fihristinde bunların caiz olup olmaması yönlerini belirterek bu konunun köklerini Yunan, Herrani, Keldani, ve Hint kaynaklarına götürür. Bin bir gece masallarında ve özellikle dini halk efsanelerinde çeşitli kavimlere ait folklor unsurlarının müşterek İslam unsurlarına galip olduğu görülür . Bu masallar, ruhları itibariyle Arap ve İslam olmaktan ziyade batılı, Mısırlı, Suriyeli, Acem veya Türktür.(D.B.Macdonald İslam Ansiklopedisi Cin md.)
Dr. Nedret Mamut’un araştırmalarına göre Dobruca işleyen kırım Türkleri masallarda insanla hayvanlar arasındaki konular çoğunluktadır. Bun a örnek olarak Dobruca Kırım Türkleri arasında çok yaygın olan “Ayuw Kulak” batıl masallarını nakleden Nedret Mamut, bu masallarda bir köylü kızı ve bu kızı çalan ayı ve bir de bunların insan kıyafetli, ayı kulaklı fakat olağanüstü güçlere sahip olan çocuklarından baksetmektedir.(Dr. Nedret mamut, Piriştinei Eylül 1976, yıl 4, no 11)
Bu masalda da fikrin odak noktasını cinlerin oluşturduğunda şüphe yoktur. Yazar, bu masallardaki konuların doğu ulusları folklöründen ve bir parçada Romen folklöründen kaynaklandığını belirtmektedir.( Dr. Nedret mamut, Piriştinei Eylül 1976, yıl 4, no 11)
Cinlerle (Bereke) veya (Mübarek)liğin evliyalığında sıkı bir münasebeti vardır. Cin inancını “putperestlik devrinden kalma bir itikat” olarak kabul eden Londra Üniversitesi sosyoloji profesörü Westenmork’a göre mevlayı Abdülkadir hem evliyanın hem cinlerin sultanıdır. Ricalullah tabiri “Allah’ın adamları” anlamına gelir ki bu tabirin içinde evliya ve Muhammedi cinler vardır. Ve mubarek cinlerle evliya arasındaki sınır hemen hemen silinmiştir. Azgın delilere, cin çarpmış nazarıyla bakılır, halbuki kimseye saldırmayan yarı deliler, meczuplar evliya gibi hürmet görürler. (Westenmork, Cin, sh.25)
Westenmork, yazısının devamında bazı hayvan cinslerinin (örneğin kedi, kurbağa, yılan) Cin veya evliya olabileceği inancıyla bunlara hürmet gösterildiğinden söz ediyor. Hatta bazı ağaçların kutsallığını, mezarlara ağaç dikme inancını da aynı görüşle yorumluyor.
Cin hakkındaki bu kısa açıklamadan sonra Cin inancından türeyen mefhumlardan bazılarını ayrı başlıklar atında görelim.
yazının devamı için tıklayın