M. Kemal AYÇİÇEK – 24 Mart 2008
Nevruz, bahar bayramıdır. Bayramınız kutlu olsun. Olsun da bu bayramı her yıl kana bulamak zorunda mıdır bu bayrama inandığını söyleyenler acaba? Bayram, bizim bildiğimiz en güzel günlerdir, saygının ve sevginin en yükseğe çıktığı, çıkarıldığı günlerdir ama ya Nevruz?
DTP’nin siyasal sözcüleri, TBMM’nin kürsülerinden bu bayramın önemini vurgularlarken, hiç de Nevruz bayramının ritüelleri arasında taş, sopa, molotofkokteyli, cam kırmayı, caddelerde lastik yakmayı saymıyorlardı! Ama tüm bunlar ve daha da fazlasını yapıyorlar.
Çanakkale şehitlerini daha yeni andık, “bu ülkeyi birlikte kurduk” diyerek, dedelerinin Çanakkale’de dedelerimizle sırt sırta yattığını söyleyen DTP’li Ahmet Türk, Nevruz kutlamalarında akan kanlar için neler söyleyecek?
Acaba Çanakkale’de yatan dedelerinden vasiyet mi almışlar Nevruz bayramlarını kana bulamak için? DTP’lilerin Çanakkale’de şehit düşmüş dedelerinden( Mekanları cennet olsun) vasiyet mi almışlar, bu ülkenin güvenlik güçlerine taşlarla saldırmak için, bu ülkenin bazı kentlerinde cam çerçeve indirmek için, cadde ortalarında lastik yakıp, devletin polisine, askerine, memuruna saldırmak için bahaneler arayan vasiyetleri mi var?
Daha bir süre öncesine kadar Nevruz’un adını anamazken, yasakların kaldırılmasının rahatlığımıdır her baharı fırsat bilip, çocukların ellerine taş vererek sokaklara salmak ve saldırganlaştırıp, kargaşa çıkartmak? Bu nasıl “bu ülkeyi birlikte kurduk” ifadesinin tezahürüdür?
Bu günkü gibi bayram adı altında bir nevi devlet tanımamazlık, yasa tanımamazlık için mi kuruldu bu ülke? Hani dedelerimiz Çanakkale’de sırt sırta vermişti de bugün siz o sırttan hançerleyin diye miydi tüm bunlar?
Vatandaşı olduğunuz ülkede daha düne kadar Nevruz ateşi yakamıyordunuz, bu ülkenin bakanıyla, valisiyle, kaymakamıyla Nevruz ateşi yakar oldunuz ama şimdi de bu ateşi istismar edip, sözde bayramı zehir etmeye ne hakkınız var?
Eğer amaç Nevruz’u bayram kabul etmek idiyse bugün yakılan Nevruz ateşlerinin kıymetini bilmeyip, bir kısım kentleri karıştırmanın ne alemi var? Bu nasıl bayramdır ki, çocukların ellerinde şeker değil de sadece taş var, lastik var? Bu nasıl bayram ki, her bir bayram yerini dolduran halka konuşma yapıyor ardından da devletin araçlarına taş yağdırıyorsunuz? Bu nasıl bayram anlayışıdır, bu nasıl “new bahar”dır?
Bu ülkede sığırı olan vatandaşın bile sığırını rastgele sokağa salma hakkı yok. Hele karayoluna salınan bir sığırın yol açtığı trafik kazasında o sığır sahiplerine de cezalar veriliyor değil mi?
Sığırı yüzünden ceza veren bir millet herhalde çocuğunun eline taş verip de sokağa salmaz. Çocuk, sahipsiz değildir. Ellerine neredeyse satandart ölçülerde taş yığılmış o çocuklar, sokak çocuğu da değiller herhalde ama her ne hikmetse bu ülkenin bazı kentlerin de elleri taş dolu çocuklar türüyor ve bu çocuklar, bu ülkenin polisine,askerine, memuruna taşlarla saldırıyor.
Demokrasi, onu hazmedebilenler için iyi bir sistemdir ama hazmedemeyenler için de olabildiğince özgürlük demek değildir. İlla da çocuklarının ellerine taş verilen illerde sıkıyönetim mi olmalıdır? İstenen bu mudur yoksa?
Bir yandan TBMM’de milletin gözüne bakarak bu ülkede geri kalmışlık edebiyatı yapacaksın, zavallı, garip, unutulmuşluk ayaklarına yatacaksın öbür yandan da çocuklarını sokaklara salacak ve bu ülkenin kentlerini karıştıracaksın bu ikisi bir arada olmaz. Ayan beyan bölücülük yapıp, milletvekillerini Nevruz bahanesiyle toplanan halka konuşma yaptıracaksın, bu ülkenin birlik ve bütünlüğüne karşı kışkırtıcı konuşmalar yaptıracak ardından da sokakları taş yağmuruna tutturacaksın, sonra da hala birilerini suçlayarak işin içinden sıyrılmaya çalışacaksın işte bu da olmaz.
Her bahar bayramını kendi ideolojik çıkarlarına alet etmeye çalışanlara, elbette bizim de bir çift sözümüz var;
DTP’nin aldığı oyların gereğini yapmaya, bu ülkenin dirlik ve düzenine saygılı olmaya davet etmek her halde sadece siyasetçilerin işi olamaz. Elin gavuruna güvenip, ülkenin kazanımı olan Demokratik hakları istismar etmeye kimsenin hakkı yoktur. Demokrasilerde verilen haklar, istismar edilsin diye değil, kardeşlik bağları gelişsin, sen-ben ayrımcılığı ortadan kalksın, herkes insanca ve özgürce birbirine saygı ve sevgiyle yaklaşsın, ve bu ülkede huzurlu bir ortamda yaşasın diye verilir.
Ama yok bir yandan ülkemizde 2 vatandaşımız ölecek, bir yandan Suriye’de 3 kişinin yaşamına mal olacak Nevruz bayramı bahanesiyle Mesut Barzani’nin himayesine girme sevdası varsa, orası ayrı bir mevzu tabi! Onu da paşa gönlünüz bilir artık ne diyelim! Öyle değil mi ama? Kalın sağlıcakla.
Not: Bu yazım aynı zaman da www.kuzeyhaber.com , www.gazetehizmet.com ve Hizmet Gazetesi’nde yayınlanmaktadır.