,

Deprem Ders almak için midir?

Deprem, etkili ve yetkililere vebal için gelir…

Deprem, müteahhit, mimar, mühendis ve inşaatçılara ders için gelir…

Deprem, dayanışmayı, yardımlaşmayı unutmuş toplumlar için gelir…

Deprem, paylaşmayı, sevgiyi yok sayan insanlara bunları hatırlatmak için gelir.

Deprem, kaçıran, çalan, vurgun yapan, malına hile katan kişilere bedel için gelir.

Deprem, çocuğunu iyi yetiştiremeyen anne, baba ve öğretmenler için gelir.

Deprem, samimi insanların daha samimi olması için gelir…

Deprem, kötülerin daha kötü olması için gelir.

Deprem, silkinin, yeniden doğun diye gelir.

Deprem, hakkı, adaleti, merhameti, insanlığı baş tacı yapın demek için gelir.

Deprem, iyiyi kötüden ayırmak için gelir…

İnsanı insan yapmak için gelir.

Bu dünyada her şey insan için gelmez mi?..

Deprem, yağmalayın diye gelmez…

Deprem, fırsatçılık yapın, servetinize servet yığın diye gelmez…

Deprem, bu işi siyasete alet edin diye hiç gelmez…

Buradan kendinize bir kâr çıkarın diye de gelmez…

Vatanınıza, milletinize hainlik yapın diye hiç mi hiç gelmez…

Peki deprem gelir mi?..

Eğer toplum olarak insansanız, iyi iseniz deprem hiç gelmez…

Halk olarak içiniz dışınız bir ise deprem yine gelmez…

Hele, “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisine uyuyorsanız deprem zinhar gelmez…

Ha!..

Sallanırsınız…

Hem de beşik gibi sallanırsınız…

Yürekten bir “Allah” deyip işinize gücünüze devam edersiniz.

Yani deprem olur geçer de farkına bile varmazsınız.

Sadece haberlerde duyarsınız, “filan kuvvette deprem oldu” diye…

Japonya hem büyük depremlerin olduğu ülke hem de putperest bir ülke…

Ancak toplumsal ahlakı mükemmel…

İşte tam tamına örneği de burası…

Ahlak oturmuş ya: kimse çalmıyor, herkes hakkıyla işini yapıyor ya…

Ne etkili rüşvet alıyor ne de yetkili…

Ne müteahhit malzemeden çalıyor ne de mimar, mühendis…

Sonrası ne oluyor: Gereği yapılıyor…

Gereği yapılınca ne oluyor:

Çok felaket bir deprem olsa bile bir tek bina yıkılmıyor…

Halkı da bunu görüyor ve yetkililerine güveniyor.

Koca bina sallanırken halk az bir tedirgin oluyor, sallanma bitince de bir şey olmamış gibi işine gücüne

bakıyor.

Peki bizde ne oluyor:

1939 Erzincan depreminde şehir yerle yeksan oluyor…

Nutuklar atılıyor, unutuluyor…

Van- Özalp depremi, Erzurum depremi, Dinar depremi… Nice depremler oluyor…

Bu kez daha büyük nutuklar atılıyor, sonra yine unutuluyor…

1999 Gölcük depremi oluyor 20 bin masum insanımızı kurban veriyoruz…

Bu kez nutuklar çığlıklar arasında atılıyor, sonra yine yine unutuluyor…

Geliyoruz Kahramanmaraş’ın çifte depremine…

Bu kez çifte geliyor…

“Yüzyılın depremi” diye de çağa damgasını vuruyor…

Peki ne olacak!?.

Aman bundan sonrasını söylemeye dilim varmıyor, söyletmeyin ne olur?..

YORUM EKLE