İnsan hakları haftası ya bende insanı meselelere biraz dikkat kesileyim istedim. Bu konuda Eminbey’e itibar ederim, onun tam bir insanlık adamı olduğuna inanmışlığım var çünkü. Hep kendinden başkalarını düşünen mümtaz biri, hele bir oğlu Yusuf var ki, yeme yanında yat denir ya, kuzu kuzu. Onun hatırına Eminbey’e katlanırım. Yusuf, dedesi ile kanka ama bize sıra gelince naz bi naz,konuşturmaya imkan yok. Öyle bir iki sakızla yetinmez, tam üç tane sakız alacaksın ki Yusuf’un gönlü olsun, o konuda annesi bile Yusuf’la başa çıkamıyor.
Eminbey kızgın, öfkeli, habire sövüp sayıyor. Bende hani insan hakları günüdür diye de eminbey’e, “bugün insan hakları günü, sövme insanlara” diye uyarıyorum. Gözlerini faltaşı gibi edip, “ben insanlara küfretmiyorum” diyor ardından saydırıyor hala. Gülüyorum. Biliyorum bir zoru var ama Eminbeyi iyi tanıyorum, haksızlık olmasa kimsenin tavuğuna “kişşt” demez. Öyle biri. ha şimdi siz bana , “evliyamı” diye soracaksınız, yok değil ama derim ona yakın biridir. Nedir sorun eminbey diye sormama kalmadan, “insana değil, şirkete küfrediyorum, hep edeceğim de” diye de ısrar edince var bunda bir iş diyorum, azcık deşmek istiyorum, nedir zoru diye. Hangi şirket, senin şirketlerle ne işin var diye takılıyorum mahsus, onu tam anlattırmaya itmek için. Bende az hınzır değilim hani. Bana iki fatura gösteriyor. Alıyorum faturaları..Aksa Çoruh Edaş’ın elektrik faturaları..
Normal Elektrik faturası bunlar Eminbey, bunda küfredecek ne var diye soruyorum, yine o aynı gözler biraz daha açılıyor ve bu kez bana sövermiş gibi hani “okuma yazmanda mı yok” der gibi bakınca, “tamam tamam” diyerek faturaları incelemeye koyuluyorum. Eminbey, 39.19 liralık faturasını ödemediği için elektriği kesilmiş, bir sonraki ayın faturası gelmiş onunda son ödeme gününe 14 gün varmış. Ama tamamını ödemiş 6 Aralık’ta. Ardından buna yeni bir fatura daha gelmiş bu fatura da 20.70 liralık.daha yeni ödediği elektrik faturaları üst üste gelince Eminbey, bunda bir iş var demiş kendi kendine çıkamamış işin içinden. Aramış ilgili şirketi, şirketin telefonlarına bakan olmamış.ısrarla aramış ama kimseye ulaşamamış meğer ondan küfreder olmuş. Aslında küfrü seven biri değildir ama onu öyle görünce insan ister istemez dikkat kesiliyor. “olsun şirkette olsa sen gene de küfretme, günahtır” diyorum, Eminbey iyice azıtıyor. Yapma etme dememe fırsat vermiyor, nefes almaksızın avazı çıktığı kadar bağırarak çevredeki esnafı başına topluyor desem yine de abartmış olmam diye sanıyorum.
O çevreden toplanan esnaflarda eminbey’in bu sövmelerinin nedenini öğrenince onlarda “haklı adam, aynını bende yaşadım” diye birbirleri ile konuşuyorlar. Bu sefer ben iyice huylanıyorum, ben nerde yaşıyorum, neden bunlardan haberim yok gibi kendi kendime düşünürken Eminbey, “Devlet, güya elektrik hizmetlerini bu özel şirkete devretti ama denetimi yok, bunlar değneksiz köy bulmuşlar gibi keyfi uygulamalarla insanı canından bezdirdiler. Her şeye para gözü ile bakıyorlar madem bizim erken ödemelerimizi niye hesaba katmıyorlar. Gecikme zammını faturalara yansıtmayı biliyorlar da erken ödemeler için parmaklarını kıpırdatıyorlar mı bir baksanıza” diyor. Burada o toplanan esnaf, Eminbey’e hak veriyor, kafalarını sallıyorlar. Tabi Eminbey’de görüyor bunları ardından da, “benim elektrik tüketim bedelim 44.62 lira ama benden 56.10 lira tahsil ediyorlar. Bu paranın için de kaçak elektrikten tutun, enerji fonuna,kdv’si ve kaçak tüketim bedeline.ulan bunlarda hadi eyvallah dedik ya son gelen faturam 20.70 liralık fatura. Bunun da 15.30’u kesme bağlama bedeliymiş, ya diğer kısmı. kesme-bağlama faturanda da enerji fonu,trt payı mı olur ayı? Ne tüketmişimde bunları benden alıyorsun. Böyle kurum olur mu? Buna kimse dur demeyecek mi? Bu EPDK denilen kurum ne iş yapar, bu Aksa Çoruh Edaş’ı Karadeniz bölgesinin başına kim bela etti, bunlara kimse dur demeyecek mi? bu nasıl mantıktır? Bunların Allah’ı yok mu, dini,imanı, kitabı yok mu bunların dini imanı paramı nedir bu soygun, nedir bu sorumsuzluk, nedir bu patavatsızlık. Bunlara kim göz yumuyorsa Allah onlarında versin cezasını”..daha fazla dinlemeye bende dayanamıyorum. Şurada eminbey, Ali’den çay söyleyecekti güya, o çayın hatırına geldiydim ama gelmez olsaydım demeye başladım.
İki bardak çay içtim, gerçi Eminbey’i çaycı Ali ile olan sohbetlerinde de o Aksa Çoruh Edaş payını alıyor ama çaylar güzeldi. Eminbey’e çaktırmadan ben bu Aksa Çoruh Edaş’ı araştırıyorum. Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane, Giresun illerini kapsayan, Çoruh Elektrik Dağıtım Bölgesi, elektrik dağıtım hizmeti, özelleştirme sürecinde en yüksek teklifi veren Kazancı Holding A.Ş kuruluşlarından Çoruh Aksa Elektrik Hizmetleri A.Ş tarafından devir almış şirket. Doğu Karadeniz’de elektrik dağıtımını yapan firma 1.700.000’i aşkın nüfusa sahip bölgede, 33.202 km²’lik alanda hizmetlerin en sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için proje ve yatırım planlamalarını son teknolojiye göre yaparak hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini her geçen gün arttırma gayreti içersindeymiş güya. Yani özel sektör, ne yapıp edip bu bölgede elektrik dağıtım işini üstlenmişler ama hizmet adına yaptıklarından çok ceplerini düşünen insanların elinde olduğunu ima eden tanıtımları var. EPDK’nın bu tarz şirketlerin her attığı adımdan haberdar olması gerekir. Devlet, bu işi yaparken hem gecikme zammını alıp, hem de vatandaşın elektriğini kesmiyordu ama bunlarda böyle bir mantık var. Hem gecikme zammı diye para alacak ve hem de elektriğinizi ilk faturada kesecek ve bunu bir rant haline getirecek ve böylece çalışanlarına daha fazla prim vermiş olacak. Doğrusu benim de mantığım, bu adamların iyi niyetli olmadıklarına kanaat getirmeme sebep oldu. O nedenle Eminbey’e hak vermemek elde değilmiş. Hem sadece Eminbey’de değil ki baksanıza aynı yakınmalar, şikayetler de de fazlasıyla var.
akburak yadı;
"AKSA ÇORUH EDAŞ Kesme-Bağlama Ücreti Ödüyorum!
Trabzon merkezde ikamet ediyorum ve Aksa Çoruh Edaş tarafından, şimdiye kadar defalarca elektriğim kesildi. En son kesilmeyi hiç anlamadım. Bankada otomatik ödeme talimatım olmasına rağmen, şirketin el değiştirmesi sebebiyle abone numaram değişmiş ve faturam bilgim harici ödenmemiş. Ve bu şirket 1 hafta içinde elektriğimi kesmiştir.
Faturayı ödeyip elektriğim açıldıktan sonra ise, hemen bir fatura daha düzenlemişler ve bu faturaya 3 günlük kullanım ile 15.30 liralık fahiş bir kesme bağlama ücreti yansıtmışlar. Yani onu da görmesem ve ödemesem, kesme-bağlama faturasından dolayı tekrar kesecekler ve bir kesme bağlama ücreti daha alacaklar.
Şimdiye kadar elektrik faturasından çok kesme-bağlama ücreti ödedim.Elektrikten aldıkları yetmiyor galiba, kesme-bağlamadan kazanmak istiyorlar”
aliyasar61 yazdı;
“Trabzon Meydandaki merkezleri bir bodrum katı ve 1950'lerden kalan iş hanına benziyor. Havasız insan bir klima koyar oraya. İnsanlar para ödemeye gidiyor biraz bankalardan örnek alsalar, çalışan memurlar çok kaba hizmet ediyorlar.5 gişeden sadece 2'sinde birilerini buluyorlar. Yeni daireye elektrik açtırmak içinde bir sürü prosedür ve çok fazla para istiyorlar.
200 TL'ye yakın para yatırır mı bir insan ve en önemlisi evime taşındıktan sonra ilk ay fatura göndermediler. 2. ayında 2 faturayı birlikte kesip üstüne 20 TL ceza keserek elektriğimi kestiler.Cezayı da devlete gidiyor bizimle alakası yok diye tahsil ettiler.En önemlisi her ay aynı fatura geliyor 10 gün evde kalmıyorum ama tatile gidiyor dönüşte yine aynı faturayı ödüyorum”
onatsss yazdı
"AKSA ÇORUH EDAŞ Uyarı Yapmadan Elektrikleri Kesiyorlar!
İşlerim nedeniyle evde olmamam nedeniyle faturamın son ödeme tarihi geçmiş. Ne bir uyarı yazısı önceden gelen gibi işte 1 hafta içinde ödemezseniz kesilecek uyarısında dahi bulunmadan ses seda çıkarmadan apartmanda başka insanların ziline basarak kapı açtırıp elektriğinizi kesip gidiyorlar.
Ne bir ihbar, ne bir uyarı (ki bu bildiğim kadarıyla zorunlu). Belki elemanları yukarıya uyarı bırakıldı diye kopya sunuyorlar ama bu size gelmiyor kesinlikle. Çünkü elemanlar primlerini bu kesilen ya da açılan elektrik başına veriyorlar. Yani kesilen ne kadar çoksa eleman bu kadar para alıyor. Var mı böyle bir adalet. Gidip bana bırakılan ihbarnamenin örneğini isteyeceğim. Kaçak elektrik kullanmıyoruz, vergi kaçırmıyoruz bu nasıl adalet? Gitsinler milyonlarca borcu olanlardan, kaçak elektrik kullananlardan alsınlar”
emrahkalmuk yazdı
"AKSA ÇORUH EDAŞ Elektrik Uyarılmadan Kesiliyor!
Elektrik dağıtım şirketi daha önce iki fatura ödenmediği zaman kesinti ihbarı olan bir fatura benzeri gönderirdi. Şimdi ise kimseye haber vermeden insanlar bilgilendirilmeden ödenmemiş fatura bir olduğu zaman ve de gelen ikinci faturanın son ödeme tarihi geçmemiş iken bile elektriklerimizi kesiyorlar.
Ayrıca kesilen elektrik saatinin tekrar bağlanması için 9 liraya yakın bir para alıyorlar. Bu neyin ücreti anlamadım bizi neyle neden cezalandırıyor para olsa insan faturasını öder zaten birde üstüne faturasını ödediği zaman da ceza alıyor.Bu neyin ücreti zaten saati tekrar bağlamak şirketin görevi kesilen elektriğin bağlanması için neden para alınıyor? Bir kablonun yerine takılması 9 liraysa herkes diken üstünde bu ülkede kimse sakın parasız kalmasın hasta olması fark etmez kesiyorlar artık.”
Öyle babaya mal baba denir babaanne
Çocuklar yaz tatillerinde köylerindeler.Yunus ve Bedirhan..toprak olan bir yolda kendilerince bir ev yapıyorlar, ufak cam şişelerinin ağızlarını kesip, bir ark yapıyorlar, arkın hemen önünde bir göl yapıyorlar, gölün hemen kenarından geçen bir araba yolu. Güzel bir manzarayı kendi elleriyle projesiz, o anki mantıkları ile hem peyzaj mühendisi, hem inşaat mühendisi hem jeoloji mühendisi hem çevre hem de birer usta oluyorlar.
Bir sonraki gün bakıyorlarki ne ev yerinde ne de ark, yaptıkları o şirin güzel şeylerin hepsi ortadan kaybolmuş, bozulmuş. Moralleri bozuluyor. Babaannelerine bunu soruyorlar, “bizim evi kim yıktı babaanne” diye soruyorlar. Babaanne bir anlam veremiyor sonra babalarının yanlarında güldüğünü görünce anlıyorlar, babaları o yaptıkları oyun alanlarındaki evlerini yıkmış, arklarını bozmuş, gölden eser bırakmamış. Yunus olan 9 yaşında babasına dönüp, “ne istedin bizim evimizden, ne etmişti sana, neden yıktın, mal baba” diyor, bir yandan da hem korkarak hem de ağlayarak. Belli ki o eserini çok sevmişti. Babaannesi o sıra söze girip, “ama babalara mal baba denir mi oğlum, öyle deme” diye tembihlemeye çalışırken ufak olan 6 yaşındaki Bedirhan lafa giriyor, “babaanne böyle babaya mal baba denir, yıkmasaydı evimizi. Neden yıktı. Yunus abim haklı, mal baba demekle, öyle babalara mal baba denmezse başka kime denir ki” diyerek ağabeyine arka çıkıyor. Babası onların bu konuşmalarına gülmekle karşılık veriyor ve hala kendisi yıkmamışmış gibi davranmayı sürdürüyor pişkinlikle..
Bu hafta insan hakları haftası ya, bu çocukların bu anılarını da bir insan hakkı gaspı olarak gördüğüm için bunu da yazmak istedim. Tabiî ki babalara “mal baba” denmemeli ama babaların bu devirde çocuklarının birer insan haklarının varlığını da görmesi ve teslim etmesi gerekir. Çocuktur, ne yapsa saçmalıktır gibi güdük ve basit bir mantıkla çocukların ortaya çıkardığı bir esere, bir oyun yerine saygı gösterebilmesi, tahammül edebilmesi o çocukların insan olarak haklarına saygı göstermeleri gerekir.babalar babadır diye çocukların insan haklarına saygısızlık etmelerine gerek yok öyle değil mi? Bende hak veriyorum Yunus ve Bedirhan’a, aynı şeyi babam bana yapsa bırak babamı ağabeyim bile bana yapsa bende babama da ağabeyime de aynısını söylerdim hiç gocunmadan. Kalın sağlıcakla.