M. Kemal AYÇİÇEK - 23 Mayıs 2016
AK Parti’de şimdiye kadar görülmemiş bir hızla olağanüstü kongre ile Genel Başkan ve Başbakan değişimi yaşandı. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun. Bakmayın siz medya da yapılan tartışmalara, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan arasın da sanki bir uyumsuzluk varmış gibi lanse edilen tüm dedikodular, tüm iftira ve karalamalar, işin aslının incir çekirdeği kadardır. Aslın da olan şey Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa başta olmak üzere tüm Dünya’ya attığı bir gol ’den ibarettir!
Evet, Türkiye’de bir sistem sorunu var ve çatışan insanlar değil sistemdir. Çünkü, 2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu ile de zaten çürümüş sisteme neşter vurulmuş ve halk, kendi oyu ile ilk kez Cumhurbaşkanını kendisi seçti. Aynı halk, milletvekillerini de seçiyor ama sistem milletvekillerine ülke yönetme hakkı veriyor aynı sistemin başındaki Cumhurbaşkanına da “sorumsuzluk” yüklüyor. Kısaca kendi içinde çatışan bir sistem olunca da bu ülke, dış Dünya’da da çok yanlış algılamalara yol açıyor. Öyle ya yürütmenin başı olarak görülen Başbakan muhatap alınırken, Cumhurbaşkanının başta terör olmak üzere Suriye’den gelen mülteciler ve sorunları, “Dünya beşten büyüktür” gibi ifadeleri hiç dikkate alınmıyor!
Türkiye algısı
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı SPD'li Martin Schulz, “Biz Erdoğan ile bir anlaşma yapmadık, biz Türkiye Cumhuriyeti ile anlaştık. Biz Davutoğlu'nun başbakanlığındaki Türk hükümeti ile anlaştık. Oldukça ciddi bir ortak” diyebiliyor ve bu ülkenin Cumhurbaşkanına adeta meydan okuyabiliyorsa, işte bu Türkiye’deki çökmüş Parlamenter sistemin sonucudur. Dış Dünya’da Türkiye’de kimin sözünün önemine, bu ülke sistemine göre karar veriliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her platform da Dünya mazlumlarının adeta sözcülüğünü yaparken, Dünya’ya yön veren liderler, sömürgeci mantığı siyaseti yapıyor, yaşanan acılara seyirci kalıyorlar. Türkiye’yi geçmişte koalisyonlarla oyalayanlar da yine o çıkarcı dostlukları!) ile o ülkelerdi. İşte Erdoğan, AK Parti’deki Genel başkan ve Başbakan değişikliğine o ülkelere hadlerini bildirmek için gerek duydu.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin
“Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol kerem de, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfke de, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazu da, mahviyette.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” ifadeleri ile büyütüldük hepimiz ama bakın Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her sözüne bir kulp uydurup, eleştirebiliyoruz. Neymiş, ‘Cumhurbaşkanı, anayasayı çiğniyor’, “Tarafsız olmuyor’, “Yetkilerini aşıyor’, “Tek adamlık yapıyor’ vs. gibi.
Başkanlık sistemi
Yani ne denmek isteniyor? “Olduğun gibi görünme, göründüğün gibi de olma”, “Cumhurbaşkanıymış gibi rol yap”, “Bu ülkenin derdi seni mi almış, çekil köşene otur, suya, sabuna dokunma”, “sana ne denirse onu yap, şunu yapma, bunu da yapma, yetkini aşma” değil mi? Yani alışıla gelmiş sıradan bir Cumhurbaşkanı gibi davranması beklenir. Fakat, Erdoğan’ın öyle bir ‘rol’ yapabilme kabiliyeti yok! Sorun oradan da katlanıyor. Sadece sistemin kendi için de çatışması ile de kalmıyor. Onun için Başkanlık ısrarı var Erdoğan’ın ve olması gereken de odur. 1973’te Milli Selamet Partisi’nin (MSP) seçim Bildirgesi’nde de de var Başkanlık talebi, eski Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut Özal’ın, yine eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, MHP Lideri Alparslan Türkeş’in de Muhsin Yazıcıoğlu’nun da gündemlerin de vardı.
Davutoğlu’nun gafı
7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu, 10 Haziran 2015 tarihin de katıldığı TRT 1 - TRT Haber özel yayının da Parlamenter sisteme hiçbir zaman karşı olmadığını fakat Türkiye'de uygulanan sistemin parlamenter sistem olmadığını söyleyerek "Biz başkanlık sistemine geçmeyi tasavvur ettik, söyledik. Halk bunu uygun görmediğini verdiği oylarla gösterdi, bu yetkiyi vermedi bize. O zaman şimdi var olan sistemi işletmektir bizim sorumluluğumuz" dedi. Davutoğlu’nun bu ifadeleri, hem AK Parti Genel Başkanı ve hem de Başbakan olarak büyük gaftı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimler de Başkanlık sistemini vurgularken, Davutoğlu’nun seçim sonuçlarıyla bunu ilintileyip, “Halk bunu uygun görmediğini verdiği oylarla gösterdi” gibi bir adeta meydan okuma, Davutoğlu’nun Genel Başkanlık ve Başbakanlıktan gidişinin en önemli nedenidir.
AK Parti’de olağanüstü kongre ve Başbakan değişiminin temelin de tüm Dünya’nın algıladığı eski Türkiye görüntüsünün ortadan kaldırılması ve yeni Türkiye’yi daha iyi kavramalarını sağlamakvardır. “Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleri, havaya söylenmiş basit sözler değildir. Binali Yıldırım’ın AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olmasından sonra o sözlerin anlamını bizler de daha iyi anlamış olacağız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize gezisin de bir ofisin camında led ışıklı bir tabela da “Evine hoş geldin Reis, Cumhur, Başkanımız” yazıyordu, bunları hecelediğiniz de zaten 2010’dan beri fiilen Başkanlıkla yönetiliyoruz. Fakat, hala bazı kesimler, bunu kabullenmemekte ısrar ediyor ve bun da direniyorlar. “Büyük insanlar fikirlerle, orta insanlar olaylarla, küçük insanlar insanlarla uğraşırlar" denir ya işte öyle bir şey! Kalın sağlıcakla.