M. Kemal AYÇİÇEK- 7 Şubat 2011
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye’de “başkanlık sistemi tartışılsın” diye konuyu ortaya atınca insan ister istemez,”sahi, tartışılsa ne olur, halk aydınlanır ve en azından bu konularda bilgi sahibi olur”diyor. Ha, “Her şey halloldu da sıra buna mı geldi” diyebilenler de olacak tabi, denebilir de ancak ben başbakanın bu konuda haklı olduğunu düşünenlerdenim. Ne var ki, bizim Eminbey buna muhalif. Eminbey, “Başbakan,önce şu protokol olayını bir halletsin” diye ısrarcı..
Ne varmış protokolde diye sorasım geldi Eminbey’e, “git bak” dedi. Ne yani ben işimi gücümü bırakacağım ve illerdeki protokollere bakacağım ve burada varsa bir yanlış durum onu mu araştıracağım, başka işim mi yok benim diye karşılık verdim. Eminbey, “öyle değil, listelerden bak” dedi. Ne bakacağım, protokolde olan bir arkadaşım geldi aklıma, üstelik il protokolünde belediye başkan vekilliği de yapıyor, ona sorarım diye düşündüm. O sıra Eminbey, “bu ülkede halk, üçüncü sınıf vatandaş hala” deyiverdi. Çok bilmiş Eminbey, yine bir yerden bir gıcık kapmıştır derken, çıkarıverdi baklayı ağzından..
“Bu ülke de halk, hala üçüncü sınıf vatandaşı dedim ya, bak onu açayım istersen” dedi. “aç” dedim bende tabi.. “İl protokollerindeki sıralama şuanda hala ilk sırada il valisi, ikinci sırada garnizon komutanı ve üçüncü sırada da halkın seçtiği belediye başkanı vardır yani üçüncü sırada belediye başkanı vardır. Bu sıralama, aslında bu ülkede vatandaşın normal sıralamadaki yeridir işte, yani halkı temsil eden belediye başkanı protokoldeki üçüncü kişidir. Anladın mı halkın nasıl üçüncü sınıf bir insan olduğunu şimdi” dedi Eminbey. Doğrusu, ben öyle protokollere pek bakan biri değilim ve hatta gereksiz bile bulduğum için onun kadar derinden etkilenmedim. Ama pratikte bakıldığında, doğru söylüyordu Eminbey.
Bunu o belediye başkanına vekalet eden arkadaşıma da sordum, bizim Eminbey doğrumu söylüyor diye merakımdan, yoksa üzerinde durmaya değer bile bulmazdım. Sordum da başkan’a, “evet, haklı o adam her kimse” dedi. “Havalimanında bir karşılamamız var, bende orada yerimi aldım ama yanımdaki Garnizon komutanı ha bire benim yerime geçmeye çalışıyor, bende yerimi kaptırmamaya çabalıyorum. O sırada bizim genel sekreterin dikkatini çekmiş durum, geldi kulağıma, “senin yerin garnizon komutanından sonrasıdır, yani üçüncü sıradır başkan” diye uyarınca ben de bulunduğum yeri komutana verdim. O gün bu gündür de izliyorum, protokolde belediye başkanlarının yeri evet üçüncü sıradır” dedi.
Demek ki bizim Eminbey, işkembe-i kübradan atmıyormuş dedim kendi kendime. Söz protokollerden açılınca şu Erzurum’daki 2011 Universiad Dünya Üniversite oyunları açılış töreninde Erzurum valisinin protokolde 34. sırada yer aldığını duyunca, artık o açılışa giden Trabzon valisi ve belediye Başkanının durumlarını bende düşündüm. Kaçıncı sırada protokolde yer almışlardır. Neyse artık protokollerde halkın oyları ile seçilen belediye başkanlarının veya milletvekillerinin hangi sırada olmaları gerektiğini herhalde bu görevi yapanlar da düşünüyorlardır.
Eminbey, Başkanlık sistemi için ne düşünür diye merak ettim, ona sordum bunu. Sınıf başkanlığından başladı anlatmaya, “iyidir başkanlık tabi, sınıfta herkes ondan korkar” demeye getirdi. O değil be şu hani ülkelerdeki yönetimlerdeki başkanlık, yarı başkanlık sistemleri var ya onları soruyorum dedim, Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker’den aldığı mektubu açtı, okumaya başladı;
“Son günlerde Başbakanın öncülüğünde bazı konular "ABD'de bu böyle yapılıyor" gerekçesi ile detayları düşünülmeden kamuoyunun önüne atılıyor.
ABD siyasi tarihinde her bir uygulamanın üzerinde uzun uzun düşünülmüş, tartışılmış bir nedeni vardır. Bu siyasi tarihi ve gerekçeleri iyi bilmek gerekir.
ABD'nin doğusundan batısına olan mesafe, Istanbul Londra arasından daha uzundur. Orası bir kıtadır. Böylesine devasa bir ülke tek bir merkezden yönetilemeyeceği için federatif yapıya sahiptir. Dünyada eyaletlerin verdikleri yetkilerle oluşturulmuş tek merkezi yönetim ABD'dir. Yani önce eyaletler kurulmuş, sonra o eyaletler tek başlarına altından kalkamayacakları işleri düzenlesin diye Washington'daki yönetimi yetkilendirmişlerdir.
ABD'yi kuranlar Avrupa'nın kilise ve saray baskısından illallah diyerek kaçan kitlelerdir. 250 yıl önce sistemlerini kurarlarken en korktukları dolayısı ile en önem verdikleri ilke, gücün bir kişi veya kurumda toplanmaması idi. O nedenle kuvvetler ayrımını çok derin çizgilerle uygulayan"başkanlık sisteminde" karar kıldılar.
Kuvvetleri öylesine ayırdılar ki, tek bir emniyet genel müdürlüğü yerine silahlı polis güçlerini ayrı ayrı konularda yetkilendirerek farklı bakanlıklara bağlayarak en az 10 farklı federal polis gücü oluşturdular.
Yasama erkinde bile güç bir yerde toplanmasın diyerek, temsilciler meclisi ve senatoyu oluşturdular. Nüfusu az olan eyaletlerin de sistemde söz hakkı olsun diyerek "büyük uzlaşı" adı altında senatoda eşit dağılım yaptılar.
Seçilen temsilciler halktan kopmasınlar, "ben seçildim istediğimi yaparım halk unutur" demesinler diye milletvekillerini sadece 2 seneliğine seçen bir sistem uyguladılar. ABD'de her 2 senede bir genel seçim vardır.
Seçimler sonrası düzen a'dan z'ye kadar değişmesin diye temsilcileri 2 seneliğine, başkanı 4 seneliğine, senatörleri her 2 senede bir üçte biri değişmek üzere 6 seneliğine seçen bir sistem uyguladılar.
Dolayısıyla, ABD devlet sisteminde ne neden uygulanmaktadır gerekçelerini bilmeden cımbızla kulağa hoş gelen bölümlerini Türkiye'ye uygulayalım demek, Ankara'nın ismini Washington yapalım demek kadar saçmadır.”
Bu mu yani dedim Eminbey’e, “he, bende böyle düşünüyorum işte, doğru demiş cem Toker” deyiverdi. Bende sandım kendi birikimi vardır, hani Rusya veya Fransa’daki sistemlerden söz eder ama yok. Zaten Türkiye’de öyle başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerinin tartışılıyor olmasının temel nedeni, ülkedeki istikrarlı yönetim arzusudur. Parlamenter sistemdeki koalisyonlar mantığına itirazdır aslında başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerini tartıştıran asıl neden. Buna Eminbey de hak verdi.
Arsin’de trafik kazası yapan Araklı’nın eski belediye başkanı Ümit İsmailçebi, asker arkadaşımdır.O kazada Babası Hayati İsmailçebi vefat etti, Ona Allahdan rahmet, KTÜ Tıp Fakültesi’nde tedavi gören annesi Fatma İsmailçebi’ye ve halen Fatih Devlet Hastanesi’ndeki tedavinde de kardeşim Ümit İsmailçebi’ye acil şifalar ve başsağlığı dileklerimi de iletmek istiyorum. Kalın sağlıcakla..