,

İsrail ile savaşır mıyız?

 Nerden bileyim? Bana soruldu “İsrail ile savaşır mıyız?”   diye bu soru, şaşırmadım. O anda “gündemi takip edememiştir, ondan soruyor” diye geçirdim kafamda. “nasıl yani?” dedim biraz daha soruyu hangi amaçla sorduğunu tam anlayabilmek için. Sorunun ne kadarını biliyor, en son neyi duymuş ya da biliyor diye baktım. Bir de izlediği tv kanalına göz attım, sonra gülümsedim. Magazin ağırlıklı yayın yapan bir kanaldaymış..o zaman soruyu neden sorduğunu anladım.

Öyle ya Türkiye ile İsrail konuşulurken günümüz neslinin deyimiyle bu her iki ülke, bu bölgedeki “kanki”lerdi bugüne kadar. Şimdi bu her iki ülke arasındaki bir kriz, ister istemez sıradan vatandaşı da “ne oluyor ya?” gibi dedirtebiliyor.soruyu soran arkadaşta o nedenle soruyor zaten.Olay BM Raporunun basına sızmasının hemen ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun  Mavi Marmara raporuyla ilgili açıklama yapması ile tartışılmaya başlandı.Dişişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin 5 konudaki yaptırım kararlarını, yani B planını açıklarken;
“- İsrail bundan 15 ay önce Gazze'ye yardım gönderen 32 ülkeden katılımcının yer aldığı yardım konvoyuna bir saldırı düzenlemiştir.
- 8'i Türk biri ABD vatandaşı 9 sivili öldürmüş, birçok kişiyi yaralamış ve tutsak almıştır.
- Savaşın meşru olduğu hallerde dahi masum sivillerin öldürülmesi insanlık suçu olarak görülmüştür. İsrail ise savaş değil barış zamanında sivilleri katletmiştir. Üstelik bunu uluslararası sularda gerçekleştirmiştir. İsrail'in işlediği suç basit bir suç değildir.
- Hiçbir kimse bu suçu örtemez, mazur gösteremez. Hiçbir ülke hukukun üstünde değildir.
- İnsanlığı katledenler er ya da geç hukuk önüne çıkar. Ne İsrail hükümeti ne de saldırıyı gerçekleştirenler hukukun üstündedir.
- BM İnsan Hakları konseyi de soruşturma sürecine girdi. BM Genel Sekreteri de panel oluşturdu. Biz de tam işbirliği içinde olduk raporumuzu sunduk. İsrail ise sürekli çalışmalarını geciktirdi.
- Tazminat talep ettik, Gazze ablukasının kaldırılması gerektiğini vurguladık.
- Şartlar yerine gelmezse ilişkilerin normalleşmeyeceğini vurguladık. Farklı zamanlarda toplam 4 tur görüşme gerçekleştirdik.
- İlk kez 2010 Aralık’ta gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde 2 ayrı anlaşma üzerinde mutabakata varıldı, ancak İsrail kabinesindeki anlaşmazlıklar nedeniyle bunları imzalamadı.
-Raporun hukuki olmaktan ziyade siyasi saiklere dayandığı ortadadır. Türkiye bunu kesinlikle kabul etmeyecektir. Konuyu uluslararası hukuki mercilere götürmeye kararlıyız.
- Taleplerimiz bellidir, yerine getirilmedikçe İsrail’le ilişkiler normalleşmeyecektir. İsrail’in eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bedel ödemesinin zamanı gelmiştir”. Hemen ardından da yaptırımları açıkladı.
İŞTE BEŞ YAPTIRIM
·         “Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci kâtip düzeyine indirilecektir. 2. kâtip düzeyinde tüm görevler başta büyükelçi olmak üzere Çarşamba günü ülkelerine geri döneceklerdir. 
·         Türkiye ile İsrail arasında askeri anlaşmaların tümü askıya alınmıştır. 
·         Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı bulunana sahildar devlet olarak Türkiye Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır. 
·         Türkiye İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu tanımamaktadır. İsrail’in 31 Mayıs 2010 tarihi itibari ile Gazze’ye yönelik olarak uyguladığı ablukanın uluslararası adalet divanında incelenmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda BM genel kurulunu harekete geçirmek için girişimlere başlıyoruz. 
·         İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine tarafımızdan gereken her türlü destek verilecektir.”
Şimdi bu yaptırım kararlarından sonra Türkiye, İsrail’in bu bölgedeki “şımarık çocuk”luk(!) tavrına bundan böyle göz yummayacağını tüm Dünya’ya açıklamış oldu. Yani, şimdiye kadar ABD’nin en yakın müttefiki olan Türkiye, İsrail’in eski alışkanlıklarını sürdürmesine izin vermeyecek. ABD’ye güvenerek, İsrail, Ortadoğu’da eski Türkiye’(!)nin de göz yumduğu politikalarına devam edemeyecek. Türkiye eski Türkiye değil ve İsrail de bunu henüz kavramamış gözüküyor. Tıpkı Suriye lideri Beşar Esad gibi. Türkiye, uluslar arası sularda İsrail Devleti’nin 8’i Türk, 1’i ABD vatandaşı 9 kişiyi Dünyanın gözü önünde katletmesinin hesabını soracak ve bu tarz sorumsuzca işlerin yapılmasına fırsat vermeyecektir.
Daha düne kadar İsrail, ABD’nin himayesinde bu bölgede dilediği gibi hareket etme şımarıklığını yıllardır sürdüre gelmiştir. BM, kararlarını tanımamış ve bir çok karara da uymamıştır. Kural tanımayan İsrail, sadece denizdeki 12 millik karasularının dışında değil artık aynı duyarlılığı her konuda kendi sınırları içinde kalmayı öğrenerek varlığını sürdürebilir. Yoksa zaten yıllardır baskıcı rejimler altında yaşam mücedelesi vermiş Ortadoğu halkları arasında huzurlu bir yaşamı bundan sonra eskisi kadar bulamayacaktır.
Türkiye’nin bu yaptırım kararlarından sonra İsrail, 12 mil dışına çıkarak 70 milin üzerindeki bir mesafede, yani Uluslar arası sularda herhangi bir müdahaleye kalkması durumunda  karşısında Türkiye’yi bulacaktır. Bu da Türkiye’nin bölgedeki tüm ülkelere aynı mesafede olan duruşunun ve bölgedeki halkların huzur ve refahı açısından zaruri hale gelmiştir. Elbette Türkiye ile İsrail arasında savaş çıkar demiyorum ama İsrail’in eski Türkiye(!) algısından kurtulup, yeni Türkiye’yi görüp, tanıyabileceğini ve de gerçekten bir Devlet gibi davranacağını düşünüyorum. 
İsrail netice de halkın seçtiği insanlar tarafından yönetiliyor ve eğer İsrail’i yönetenler bunu anlayamıyorsa, İsrail halkı Türkiye’yi tanıyan ve anlayan insanları seçerek, ülkelerinin geleceğine yön vereceklerdir. Türkiye, sadece İsrail ile değil tüm çevresindeki Devletlerle de tüm Dünya devletleri ile de dost ve kardeşçe yaşanılabilir bir Dünya isteyen . “Yurtta sulh cihanda sulh” diyen bir ülkedir.Ha sakın yanlış anlaşılmasın ben Gazze'de, Türkiye'nin İsrail'e yönelik aldığı kararlar nedeniyle teşekkür mitingi düzenlenmesinin veya başka ülkelerde de Türkiye’nin takdir edilmesinin sarhoşluğunda değilim kesinlikle. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE