Hakkında kapatılma davası açılmış bir iktidar partisinin bundan böyle Türkiye’de yapacağı ne olabilir? Yapacağı her yasal düzenleme üzerinde şaibeler olacak, her fırsatta “zaten siz kapatılıyordunuz da” imalarıyla eleştirilecek bir iktidar partisi, bu aşamadan sonra kapatılmasa ne olur kapatılsa ne olur?
Hukukçu değiliz ama vatandaşız ya , bizim de bir Dünya’ya bakışımız var. İyi ya da kötü ama bir süre önce zamanından 6 ay kadar önce Cumhurbaşkanı seçimleri daha gündeme getirilmemişken ben sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini önermiştim. Sağ olsunlar, zar zorda olsa O’nu Cumhurbaşkanı seçtiler. Demek ki dedim, benim lafımı dinliyorlar o zaman bu kez de kapatın şu Ak Parti’yi diyorum.
Her ne kadar devletten maaş almasam da ülkemizin saadet ve selameti için olması gerekenleri naçizane dile getiriyorum. Kimseye hiç bir yerden de göbek bağım yok hamdolsun. Abdüllatif Şener veya Turan Çömez ile de konuşmadım, onların ekibinden de değilim. Tuncay Özkan zaten bizi adam sınıfından da saymaz!
Demek yazdıklarımızı mı ne okumuşlar, karşılaştığım bazıları durmadan soruyor; “ne olacak, kapatılacak mı Ak Parti” diye. Ne diyeyim adamlara, normal şartlar altında böylesine soruların bile sorulmaması gerekirdi ama soruyorlar. Ne diyeceğiz onlara, güya yazıp çiziyoruz ya! Meğer adamların zoru başka, kiminin borsada işi varmış, kimi kredi çekmişmiş, kimi düğün dernek yapacakmış, kimi hala fındığını satmamış bekliyormuş, benden medet umuyorlar. Ne diyeyim ben onlara, ben de şaştım kaldım tabi.
Biraz düşünüyorum sonra her birinin gönlünü rahatlatacak şeyler söylüyorum ama ben borsadan falan hiç anlamam ki, zaten anlamadığımı da o borsacının sonra ki gün tekrardan aynı soruyu soruşundan anlıyorum. Meğer tatmin olmamış bir önceki söylediklerimden. Daha daha bir şeyler istiyor, “hangi kağıda dönsek” diyor.
Deniyor ki, yargıya taşınmış bir olay hakkında ileri geri konuşuluyor. Hayat canlı ve devam ettiğine göre yargılama 10 sene sürecekse konuşmayalım mı? Millet adına karar veren yüce(!) yargıçlar, bizim bu yazdıklarımızın etki ve tesirinde mi kalacak ta “Türk Milleti” adına karar verecek? Bunun ne mantığı var?
Yargıçlar, yasalara göre karar verecek oysa yasaları yapanlar da insanlar ve biliyoruz ki bu ülkede Millet için değil ama şahıslar için bile yasalar çıkarılmadı mı? Şimdi o kanunlara göre yapılacak yargılamaları yapan yargıçlar, neyi kimden esirgeyecek. 301. maddeyle ilgili tartışmalar yüzünden bu ülkede binlerce masum insan hapsedilmedi mi? O yasa, birkaç isim altında değişikliklere uğratılmadı mı? O yasaya dayanarak ceza çekenler, daha sonra bu ülkenin en yüksek mahkemelerinin verdiği kararları Avrupa İnsan hakları Mahkemesi tarafından iptal ettirip bu ülkeye para ödetmedi mi?
Avrupa insan hakları mahkemesinin sık sık Türkiye’yi suçlu ilan etmesinden bu ülkenin yargıçları hiç vicdan azabı çekmedi mi? Ben sıradan bir vatandaş olarak Avrupa İnsan Hakları mahkemesi’nce Türkiye aleyhine verilen her karardan sonra utanç duyarken, aklı başında hangi hukuk adamı bunu hazzedebilir ki? Onların vicdanları hiç mi o kararlardan etkilenmiyor?
Zaten iktidardaki bir partiye dava açılmış olması bizim Demokrasimizin hala düzlüğe çıkamadığının, temel hak ve hürriyetlerdeki ihlallerin devam ettiğinin bir çok olayda ayan beyan görüldüğü bir ülkedeyiz. 1 Mayıs’ta İstanbul’da meydana gelen olaylar, bunun en basit göstergesidir. Hasta haneye gaz bombası atılacak sonra da “iş kazası” olacak bir garipliklerin döndüğü bir ülkedeyiz. Ve bunun hala iktidar partisi tarafından da savunulabildiği bir ülke burası. Olmaz, bunlar normal medeni ülkelerde olacak işler değil kısaca.
Bu ülkede imtiyaz sahibi her makam, mevki ve her kim varsa tümü, buna Milletvekilleri de dahil, herkes sıradan vatandaş gibi birer “insan” olabilirse o zaman bu ülkede yanlış giden şeyler, yoluna girer. Dokunulmazlık zırhına bürünmüş imtiyaz sahipleri varken bu ülkenin adam olacağı yok. Ama salt Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılsın da diğerleri kalsın mantığıdır bu temel sorunların nedeni ve besleyeni.
Her türlü imtiyazı olduğu halde bu millete efendilik taslayan dokunulamazlar sınıfı, dokunulabilenleri yani bizleri zaptı raptı altına almak ve de o saltanatlarını sürdürebilme lüksünden ödün vermemek adına bu ülkede iktidar da olsa parti de kapatır, adam da astırır, diler se de zaten öldürür, öldürmezse de zaten süründürür. Bizim memleketin hali budur. Bana sık sık gelip de “ne olacak, kapanacak mı bu parti” diye soranlara ve de borsada “hangi kağıda yatsak” diyenlere de buradan duyurulur. Hem yazacağım hem de gelip sormasınlar artık. Onlar soruyor diye buradan yazdım, cevabı buradan alsınlar, bıktım ama ya! Kalın sağlıcakla.