,

Kimlerin Dokunulmazlıkları var bakalım mı?

 Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, ne diyordu  2002 seçimlerinden buyana, “dokunulmazlıkları kaldıralım” değil mi? Şimdi şu geçen hafta hani CHP ve MHP’lilerin de “kabul” oyu verdikten sonra  “ AK Parti bizi yanılttı,kandırdı” vayvelasına sarıldılar ya, işte o olay, tam da Baykal’ın istediği gibi “Dokunulmazlıklar”ın kaldırılmasının ilk işaretiydi. Baykal’ın sık sık dillendirdiği o meşhur TV’de Uğur Dündar’ın sunuculuğundaki programda Baykal ve Erdoğan’ın mutabık kaldığı olay, şimdi gerçekleşebilir belki.
Nasıl mı? Hani askeri mahkemelerde görülen bazı davaların sivil mahkemelerce görülecek olmasını öngören yasanın geçmesinden sonra CHP, tornistan yapıp da “oyuna geldik” dediği olay aslında nereye varacak biliyormusunuz? Türkiye’de dokunulmazlık zırhına sahip her kim varsa başta askerler olmak üzere, artık herkese dokunulabilecek bir sadeliğe gidişin yolu açıldı. Deniz Baykal, o tv programında Başbakan Tayyip Erdoğan’la vardıkları “dokunulmazlıkların kaldırılması” mutabakatını hep yanlış söyleyegeldi. O programı bende izledim. Ve orada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan(O zaman başbakan değildi), milletvekilleri başta olmak üzere Türkiye’de kimin dokunulmazlığı varsa tümünün birden dokunulmazlıklarının kaldırılmasında hemfikir olmuşlardı. Öyle Baykal’ın dediği gibi sadece Milletvekillerinin dokunulmazlığı üzerinde bir mutabakat yoktu. Ama Baykal, sadece “mutabakata varmıştık” diyerek, dokunulmazlık zırhına bürünmüş bürokrat kesime dokundurmayan bir anlayışı her fırsatta dile getirmek suretiyle konuyu saptırmış ve hala aynı söyleminde de ısrarını sürdürmektedir. Çıkarın o TV proğramını, baştan sona Erdoğan ve Baykal’ı izleyin bakalım hangi koşullarda bu dokunulmazlıklar konusunda mutabakat var. Kim yalan söylüyor o da çıksın ortaya.
Türkiye’de başbakanlara bile dokunulabilirken bir askere dokunulamayışı, veya her hangi bir bürokrata dokunulamayışını kimse gündem etmiyordu. Oysa bürokrat da asker de devlet güvencesinde insanlardı. Hem maaş alıyor ve hem de devletin öz evlatları muamelesini görüyorlardı. Bu onlara yetmiyormuş gibi bir de dokunulmazlık zırhına bürünmüş ve suç işleseler bile belli prosedürler yerine getirilmedikçe de yargı önüne çıkamıyorlardı. Şimdi tartışılan  “darbeci askerlere sivil yargı yolunu” açan yasanın CHP ve MHP’nin de “kabul oyu” ile TBMM’den çıkmasıyla  şimdi dokunulmazlık zırhına sahip tüm kurumlardaki bu zırhın kaldırılmasının önü de açıldı. Öyle ya, Türkiye’nin “beyaz” vatandaşları olan dokunulmazlar, “askerin dokunulmazlığı varda bizim niye yok” gibi gerekçelere artık sarılamayacak. Askeriyeyi bahane ederek, kendi dokunulmazlıkları üzerine inşa ettikleri kulelerinden inebileceklerini görecek hale getirilecekler!
Vatandaşın vergileri ile maaş alıp, vatandaşa tepeden bakmaları yetmiyormuş gibi bir de üstüne üstlük dokunulmazlık zırhlarına bürünen bu ülkenin “seçkin(!)” memurları, çeşitli “ev”lerden tutun sosyal tesislere varıncaya dek her alan da “beyazlık”larının nimetlerinden yararlanırken, yine vatandaşın temcilcisi durumundaki Milletvekillerinin dokunulmazlığının gündem edilmesi, hak ve adaletle ne kadar bağdaşır? Şimdi her zaman gündeme geliyor ya, bakın Trabzon Milletvekili Asım Aykan, Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı sırasında bir soru önergesi vermiş ve aldığı cevabı, TBMM tutanaklarından aynen bilginize sunuyorum, bu ülkede kimlerin dokunulmazlığı varmış birlikte bakalım;
“01/03/2005 MECLİS GENEL KURULU KONUŞMA TUTANAĞI
Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 26.12.2003 
Asım Aykan- Trabzon 
Ülkemizde "temiz siyaset" ve "temiz toplum" hedefine ulaşmanın ön ve çoğu defa başkaları tarafından tek şartı gibi gösterilen "milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması" meselesiyle kamuoyunun sürekli bir şekilde meşgul edildiği bir gerçektir. Bu hedefin gerçekleşmesi için, en az milletvekilliği dokunulmazlığı kadar ehemmiyet arz etmekte olan diğer dokunulmazlık türleriyle ilgili olarak, 
Sorular 
1- Anayasanın 83 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "yasama dokunulmazlığı" haricinde, kamu görevi ifa eden her makam ve mevkideki personel için, aynı maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında vazedilen hukukî koruma benzeri veya aynısı koruma tedbirleri var mıdır? 
2- Birinci soruda sunulan "koruma tedbirleri (dokunulmazlık)" çeşitleri var ise, bunların da kaldırılması için herhangi bir çalışma yapılması gerekip gerekmediği; yapılmakta ise, bu çalışmalar hangi aşamada bulunmaktadır? 
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK’İN VERDİĞİ CEVAP 
Trabzon Milletvekilimiz Sayın Asım Aykan'ın, kamu görevlilerinin yargılanmalarındaki farklı statüye ilişkin bir soru önergesi var. Bildiğiniz gibi, bu konu, aslında, zaman zaman Türkiye'de çok değişik şekillerde gündeme geliyor ve benim de, çok üzerinde durduğum, vurgu yaptığım hususlardan bir tanesidir. 
Türkiye'de demokrasi, maalesef, imtiyazlar üzerine kurulmuştur; herkes kendisine göre bir imtiyaz elde etmiş, bunun sonucu olarak da, özellikle yargılama faaliyetleri açısından bazı zorluklarla karşı karşıya kaldığımız da ortadadır. 
Kamuoyu açısından baktığımızda, sanki, Türkiye'de imtiyaz sahibi eğer öyle kabul ediliyorsa sadece milletvekili dokunulmazlığı üzerinde duruluyor. Halbuki, bu milletvekili dokunulmazlığı, aynen diğerleri gibi, kişinin ismine verilmiş teminatlar, imtiyazlar, ayrıcalıklar değildir, görevin gereğidir; yani, milletvekillerinin, her türlü endişeden, baskıdan ve benzeri şeylerden azade olarak, tam bir vicdan huzuru içerisinde bu görevlerini yapabilmeleri adına verilmiş bir husustur; ama, senelerden beri çok tartışma konusu olduğu için, diğer imtiyazlar ya da ayrıcalıklar, yargılama açısından, maalesef, kamuoyunun pek bilgisi dahilinde değildir. Esas itibariyle, bu konuda yazan pek çok kişi de, zannediyorum, mevzuatımızdaki bu hususları bilmiyor. 
Şimdi, bu açıdan baktığımızda, eğer, bir değişiklik yapılacaksa, Anayasanın 129 uncu maddesi de dahil, şimdi biraz sonra arz edeceğim hususlarla ilgili olarak genel bir düzenlemenin yapılması gerekir. Bunlar yapılmadan, meseleyi sadece milletvekillerine -kanaat olarak, bu konuda da sıkıntısı olmayan bir milletvekili olarak söylüyorum- döndürdüğümüz takdirde, o zaman, bütün olumsuzlukların sorumlusu, bütün yolsuzlukların sorumlusu, âdeta, siyaset yapan insanlarmış gibi, kamuoyunda yaptığımız işle ilgili yanlış bir imaj söz konusu olmaktadır. 
Şimdi, 4483 sayılı Kanuna tabi olan kamu görevlilerinin kamu iktisadî teşebbüslerinde görevli genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri, valiler ve il genel meclisi üyeleri, il daimî encümen üyeleri ile il özel idare müdürlüklerinde görevli memur ve kamu görevlileri, il ve ilçe belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri, bu belediyelerin diğer memur ve kamu görevlileri, köy muhtarları, yerinden yönetim birliklerinin birlik başkanı, birlik encümeni ve birlik meclisi üyeleri, kolluk görevlilerinden polis, jandarma, çarşı ve mahalle bekçileri, sahil güvenlik personeli, orman muhafaza memurları, çiftçi mallarını koruma görevlileri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlükleri, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Telsiz Genel Müdürlüğü, Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, Devlet İstatistik Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Bakanlığı, Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünde görevli yönetici ve memurlar, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresinin genel müdürü ve yönetim kurulu üyeleriyle kadro karşılık gösterilmek suretiyle çalıştırılan sözleşmeli personel şeklinde sıralamak mümkün olup söz konusu kamu görevlileri hakkında 4483 sayılı Yasaya göre işlem yapılmaktadır. Sade vatandaşlara nazaran farklı bir usul var. 
Diğer taraftan, 4483 sayılı Kanuna tabi olmayan hâkim ve cumhuriyet savcıları hakkında 2802 sayılı Hâkim ve Savcılar Kanununda, Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkan vekilleri, daire başkanları, üyeleri, Yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve Yargıtay cumhuriyet savcıları hakkında 2797 sayılı Yargıtay Kanununda, Askerî Yargıtay Başkanı, başsavcı, ikinci başkanı, daire başkanları ve üyeler hakkında 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanununda, askerî hâkimler ve askerî savcılar ile yardımcıları, adlî müşavirler, Askerî Adalet İşleri Başkanıyla Askerî Teftiş Kurulu Başkanlığı kadrolarında bulunan askerî hâkimler hakkında 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanununda, Yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleriyle yükseköğretim kurulları yöneticileri, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanları ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurları hakkında 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununda, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, üyeleri ve personeli hakkında 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda, Sayıştay Başkan ve üyeleri hakkında 832 sayılı Sayıştay Kanununda, Danıştay Başkanı, başsavcı, başsavcı vekilleri, daire başkanları ve üyeleri hakkında 2575 sayılı Danıştay Kanununda, Kamu İhale Kurumu üyeleri ve kurum personeli hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda, Rekabet Kurulu Başkanı, üyeleri ve personeli hakkında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu üyeleri ve kurum personeli hakkında 4389 sayılı Bankalar Kanununda, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunda görevli personel hakkında 4028 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda, avukatlar hakkında 1130 sayılı Avukatlar Kanununda, noterler hakkında 1512 sayılı Noterler Kanununda söz konusu kamu görevlilerinin soruşturması ve kovuşturmasıyla ilgili özel usul hükümleri bulunmaktadır. Geriye kim kalıyor; bunu da takdirlerinize arz ediyorum. 
Yukarıda zikredilen kanun hükümlerinin kaldırılıp kaldırılmaması konusunda Anayasanın 129 uncu maddesinin son fıkrası hükmünde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmaması bütün bu durumu belirleyecektir ve bu ayrıcalıklardan dolayı da en fazla sıkıntıya maruz kalan bizatihi yargının kendisidir. Durumu taktirlerinize arz ediyorum. “
Biraz uzun belki ama olsun, merak edenler için sanırım yararlı olur. Kalın sağlıcakla.
Not: Bu yazım aynı zaman da www.karadenizolay.com , www.kuzeyhaber.com , www.24haber.net ve Hizmet Gazetesi’nde yayınlanmaktadır. 
YORUM EKLE