Yazımı yazmaya başlarken TRT Haber’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara Esenboğa havalimanına inmesi ve orada ona doğum günü pastası ikramının haberi canlı yayınlanıyordu. Başbakan Erdoğan, kısa bir konuşma yaptı ardından da eşi Emine Erdoğan ile birlikte kendisinin 59.yaş günü pastasını kesti, onu izleyen gazetecilere ikram etti. Pastaları oldum olası sevmem ne de olsa biz, “muhallebi” kuşağından değiliz ya, belki de ondandır . gerçi bu gece sadece başbakan Erdoğan’ın değil, bizim İslam’ın oğlu Salih’in de doğum günüydü ve ben onun pastasından da yememiştim zaten. Pasta işin bahanesi aslında, önemli olan doğum gününü kutlayan insanlara ikram elbette. Burada unutmadan hem Başbakan Erdoğan ve hem de bizim Salih’e nice sağlıklı ve başarılı ömürler dilerim.
Mecburmuyum küfür yemeğe!
- 27 Şubat 2012, 13:07
Yazımın başlığını “Allah bizi dağıttı” diye koyacaktım, vazgeçtim. Bu ifade, içten söylenmiş bir dava insanının gayri ihtiyari sarfettiği bir cümleydi. O insan ki, Rahmetli Prof Dr. Necmettin Erbakan’ın emrinde yıllarca dağ taş demeden gönüllüce koşmuş biri. 80’e merdiven dayamış artık, şimdi Saadet Partisi’ndeki iç çekişmeleri o cümleyi ile özetleyebiliyor, buruk, kırgın ve de derin bir üzüntü ile tabi. Oğuhan Asiltürk’ün “ehli tarikat” olduğunu söylüyor ve Saadet’teki genç kuşağın onu anlayamadığından, aslında feyz alınması gereken bir insan olduğunu söylüyor. Fatih Erbakan’ın, kendilerine bir hediye olduğunu ama Fatih Erbakan’ı belki teorikte kendisini hazır hale getirdiğini ama kendi felsefelerinde, “hamdım, oldum, piştim” mevkiine gelebilmesi için sabırlı olması gerektiğini düşünüyor. Sonra sözü Başbakan Erdoğan’a getiriyor, “büyük hizmetleri oldu, her namazdan sonra ona dua ediyorum” diye ekliyor ardından da işte o yukarda yazdığım cümleyi tekrarlıyor.
O seksenine merdiven dayamış dediğim ve yıllarca da Milli Selamet, Refah, Fazilet partilerinde görevlerde bulunmuş Hacı Musa amca ile benimde bir hikayem vardı geçmişte, bana elindeki Türk bayrağı sopası ile yıllar önce. Sanıyorum 1987 yılıydı, siyasi yasaklılar Demirel, Erbakan ve Türkeş’in siyasi yasağının kalkması için referandum yapılacaktı ve Erbakan’da o gezilerden birinde, Falkoz (yeşilyalı)da bir konuşması vardı. O konuşmasını yaptıktan sonra Erbakan, Kur’an kursunda okuyan talebeleri merdivenlerde görünce onların yanına gitmek istedi. Erbakan, Yolun karşısından yürüyerek kuran kursu öğrencilerinin yanına giderken bende fotoğraf çekmek için koşmaya başladım ama benim Hürriyet Gazetesi muhabiri olduğumu bilen bu Hacı Musa amca, elindeki Türk Bayrağı ile benim fotoğraf çekmemem için üzerime yürüdü, onu fark eden Erbakan’ın korumaları Hacı Musa’nın önünü kesti de ben öylece kurtuldum ama fotoğrafta çekemedim tabi. Çekeceğim fotoğraf, başlarında takkeleri ile Erbakan’ın elini öpen kuran kursu talebeleri olacaktı, öyle fotoğrafları da severdi Hürriyet tabi, o yıllarda!
Saadet Partisi’nde neler oluyor, bu belki medyaya tam olarak yansımıyor ama bana gelen maillerden çok büyük bir mücadelenin, fitne ve fesadın Saadet’e el attığını anlıyorum. O kadar ileri gidebiliyorlar ki, örneğin “PROF DR. NECMETTİN ERBAKAN'I ANMA VE ANLAMA programı katılımcıları arasında olan ve ERBAKAN ailesini Konya'da katıldığı programda hırsızlıkla suçlayan Oğuzhan ASİLTÜRK'ü 26 Subat'ta Sinan Erdem'de ve 28 Şubat günü Taksim'de görmek istemiyoruz.
Mevcuduyetiyle programlara gölge düşürmesin...
Tüm Milli Görüşçülere düşen görev Oğuzhan Asiltürk'ü programlarda görmek istemediğini İlçe başkanlıklarına ve organizator olan İstanbul İl başkanlığına Telefon, Mail ve Fax yoluyla bildirmeleridir.” Denilerek, İstanbul’daki Saadet Partisi’nin 39 ilçe başkanının isimleri ile telefon numaraları belirtilerek, Oğuzhan Asiltürk aleyhinde kampanya düzenleyebiliyorlar. Bunu yapan bir “Haberfatih” denilen bir google grubu kişiler. Bunlar Fatih Erbakan’ın Saadet Partisi’ne genel başkan olmasını istiyor ama güya Oğuzhan Asiltürk bunu engelliyor. O yüzden de bu grup, Asiltürk’ü, “derin devletci” olmakla itham edebiliyor. O gelen Maillerdeki çirkeflikleri es geçiyorum, daha neler neler yapıyorlar. Saadetçilerin azcık da olsa ruhani dünyalarını bildiğim için benim bile hayretler ettiğim ithamlarla bir yandan Genel başkan Mustafa Kamalak, bir yandan Oğuzhan Asiltürk, bu mailler yoluyla itham edilebiliyorlar. Oğuzhan Asiltürk, Erbakan Haftası münasebeti ile Konya’da düzenlenen ve Konya TV’den CANLI yayınlanan programa katılan Oğuzhan Asiltürk, izleyicilerin sorularına cevap verirken Milli Görüş’ün yeri doldurulamayan Lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın çocuklarının teşkilatın taşınmazlarını zimmetlerine geçirdiğini söylemişti. Asiltürk, “Ne Erbakan’ı,çocukları” diyor sinirlenerek, ayrı bir porğramda bir soruya cevap verirken.
Kem söz , sahibinindir
Adamın çok özenle yaptırdığı bir tavlası var, komşudan isteniyor bu tavla. Getiriyor çocuklar ve tavla oynanmaya başlanıyor, yenilen herkes “oy bu tavlayı yapanın, oy bu tavlanın sahibinin ben taaa” diyor, tavlanın sahibi de orada. Tavlayı yaptırdığı insan da o sövenlerin akrabası. Bu bir iki üç derken, tavlayı alıp evine götürüyor ve bir çekiçle tavlayı param parça edip, sobaya atıyor. Sonraki gün yine o tavlacılar, çocuk gönderiyorlar, tavlayı alması için ama çocuklar eli boş dönüyor. Çocukları gönderenler, “vermedi mi tavlayı o papaz” diyorlar, çocuklar, “yok, tavlayı yakmış” diye cevap veriyorlar ama tavlayı isteyenler, “yok yok o ne papazdur, tavlasını mı yiyecektuk da çok gördü bize vermiyor tavlasını” diye kendi aralarında konuşuyorlar. Kısa bir süre sonra da tavlanın sahibi geliyor onların yanına, “niye ver medun tavlayı?” diye soruyorlar. Tavlanın sahibi, “arkadaş yenilen adam ya bana sövüyor, ya bizim topal Allaatine, bizim ne suçumuz vardı da her yenilen bize küfrediyor. Mecburmuyum kendi malımla sizden küfür yemeğe” diyor. Şimdi Saadet Partisi’nde de aynı durum söz konusu galiba, işin iç yüzünü bilmiyoruz ama bize ulaşan maillerden anlayabildiğim bu.
Saadet Partisi’nde tartışmalar varda diğer partilerde yok mu? CHP’de hem de medyanın önünde olanları hep görüyoruz, aslında gerçekten samimi ve dürüst CHP’lilerin içleri burkulmuyor mu böylesi bir tartışmalardan. CHP’nin bir kurultay partisi görüntüsünden, kendi iç çekişmelerinde harcadığı enerjiden rahatsız olan samimi partililer yok mu? Var elbette, zaten partiler de samimi olan insanlar, gider oyunu da verir, mitinglere de gider, her türlü gayreti tüm samimiyeti ile karşılıksız yapar ama o partilerde birileri çıkar hep o samimi emek ve alın terinin üzerinden kendine dünya ganimeti edinmeye çalışır. Tüm partilerde vardır bunlar, Allah tüm partilerdeki o ganimet doymazlarından tüm partileri korusun. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi