M. Kemal AYÇİÇEK – 4 Mayıs 2009
Başlığa koyduğum iki ayrı konunun normalde birbirleri ile uzak yakın bir alakası yok ama biraz derin düşünüldüğünde dileyen bir bağda kurabilir. Son yerel seçimlerde oy oranını artıran Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un henüz kamuoyuna yansımamış planından söz edeceğim. Tabi bunlar, biraz da gözleme dayalı algılamalar. Daha sonra da AK Parti’deki kabine revizyonunundan ne anladığımı ortaya koyacağım. Şu Dilber hala diyesi, “Beğenenler alsın, beğenmeyenler..” falan da demeyeceğim.
Necmettin Erbakan’ın İran gezisinden sonra Saadet partisi’nde farklı sesler yükseldi. Bunlar olağan şeyler. Türkiye eski Türkiye değil ve Erbakan’ın da Saadet Partisi’nin başında dünya gözüyle oğlu Fatih Erbakan’ı görmek istediği gün gibi ortada. Her ne kadar Saadet partisi’nin mevcut Genel başkanı Numan Kurtulmuş, “emanetçi genel başkan değilim” dese de partinin eski kurtlarının partiyi Numan Kurtulmuş’a bırakmayacağı da bir gerçek.Saadet’te Recai Kutan’ın Genel başkanlığına içten içe partinin alt kademelerinden yapılan baskılar sonucu istenen Numan kurtuluş, Genel Başkan oldu. Oldu ama kendisi dilediği ve istediği bir yönetim yerine Saadet’in o eski kurtlarının, ya da perde arkasındaki esas yöneticilerinin (Oğuzhan ASİLTÜRK, Şevket KAZAN, Bahri ZENGİN, Cevat AYHAN, Hasan AKSAY, Lütfi DOĞAN, Av. Yasin HATİPOĞLU, Teoman Rıza GÜNERİ, Temel KARAMOLLAOĞLU, Süleyman Arif EMRE, Ali GÜNERİ) de etkisinden partiyi kurtarmak isteyeceği ayrı bir gerçektir.
Bilgisayar kuşağının önceki dönemini çağrıştıran Saadet Partisi’nin egemen isimleri, elbette son yerel seçimlerde oy oranını yükselten Numan Kurtulmuş’a , “tamam genel başkan aynen devam et” derlerse o zaman Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın Partide etkin bir görev alması ve muhtemel Genel Başkanlık yarışlarına girmesine razı olmuş olacakları anlamına gelecek. Ama Saadet Partisi’nde de Fatih Erbakan’ın Genel başkan adayı olarak Numan Kurtulmuş’un karşısına çıkması da “babadan oğla geçen monarşik “ sistemi çağrıştıracağı için, yeni nesil yani bilgisayar kuşağının buna tabi olarak itirazda bulunmasını karşılarına almış olacaklar ki, böyle bir görüntüde onlara hayır getirmeyecek. Onun için Saadet Partisi’nde böylesi bir ortamı oluşturmadan partideki hakimiyetlerini sürdürme çabası içinde olacaklar. Peki ama buna şimdiki Genel Başkan Numan Kurtulmuş, nereye kadar razı olacaktır?
Tabiî ki kongreye kadar. O kongre tarihi belki şimdi henüz belli değildir ama en kısa zamanda yapılacak bir kongre ile Saadet Partisi’nde işte bu “derin mücadele” bitirilecek. Saadet partisi’nin Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, günümüz Dünya’sını, dünde olduğu gibi okumaya çalışıp, politika üreten değil bugünün reel politiğini doğru algılayıp, uygulamaya koyacak bir ekibini kurarak, o kongrede eskiye dair ne varsa, hepsinden helallık alıp tasfiye yoluna gidecek. Yani, duygusal anlamda Milli Nizam partisi ile başlayan ve MSP, Refah, Fazilet ve bugün Saadet Partisi adına gelen “Milli Görüş” geleneğini, tamamen Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN etkisinden kurtaracak yeni bir yapılanmaya gidecek. Saadet Partisi’nden önce bunu Fazilet Partisi’ndeki o “yenilikçi” denilen ama çok az farkla kongreyi “gelenekçi”lere karşı kaybeden bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve şimdi çiçeği burnundaki Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcı Bülent Arınç yapacaklardı. Onlar bunu başaramadıkları için AK Parti’yi kurdu ve iktidar oldular. Onlara “gömlek değiştirdiler” denilen Saadet Partisi’nde bu kez Numan Kurtulmuş ve arkadaşları “gömlek değiştirmeden” işi sıkı tutarak, kongrede Saadet Partisi’nin yürüyüşünü sürdürmeye çalışacaklar. Başka türlü yapamıyorlar çünkü!
Gelelim yeni kabineye
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeni Ak Parti Hükümeti’nin yeni kabinesi, Türkiye’de konjoktürel zaman kaybını giderecek ve icraatların hızlanacağı bir yeni kabinedir ve tam da AK Parti’nin mayasını temsil etmektedir. Bu Kabine de eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın yer alması, bundan sonra yapılması gereken ama sadece sözü söylenip, yapılamayan değil artık hangi söz nerde verilmişse bunların tümünün gerçekleştirileceği anlamına gelmektedir. Daha önce “Anayasa değişecek” denmiş ve değiştirilememişse, işte bu şimdiki kabine de olmayacaktır. Bu Kabinede verilmiş her söz, icraata dönüştürülecek demektir.
Bülent Arınç’ın kabinede yer almış olmasının açıkça izahı budur. Çünkü, Bülent Arınç, AK Parti’nin “Parti” olmasının temel taşlarından biridir. Bunun temeli, 2000’deki Fazilet Partisi’nin kongresine dayanmaktadır. AK Parti’nin kuruluş gerekçesi, o Fazilet Partisi kongresinde Bülent Arınç’ın olağanüstü duygusal ve de kardeşane yaptığı konuşmanın neticesindedir. Ama orada oyuna getirilmiş olmaları, Konya grubunun prokovatif tavrı, AK Parti’nin kuruluşunu zazuret haline getirmişti. Ve bunu el ele vererek gerçekleştiren Parti’nin “derin abisi”dir Bülent Arınç. Onun için yeni kabine de bu “derin abi”nin yer almış olması, AK Parti’nin son yıllarda bir takım “katagulleler” yoluyla engellenmiş icraatlarının da yeniden hayata geçirilmesinin garantisidir. Sizlerde izleyin bakın, hani ilk yıllarında toplumda heyecan yaratan icraatları ile halkla bütünleşen iktidar partisi, sanki son iki yıldan beri halkın dertleriyle uğraşmaktan çok kendi derdine düşmüş ve de kendi canını kurtarma çabalarına girdiği için kendilerinden beklenen icraatları da gerçekleştiremedi. Onun için bu Hükümet, o kayıp yılların da telafisini yapacak bir kabine olarak açıklandı. Diğer bakanlıklardaki değişikliklerin bu bütünlük içinde anlatılacak çok da önemi yok bana göre. Kalın sağlıcakla
Not: Bu yazım aynı zaman da www.karadenizolay.com , www.kuzeyhaber.com ve Hizmet Gazetesi’nde yayınlanmaktadır.