,

O, AK Parti lideriydi, artık Türkiye’nin lideri oldu

M. Kemal AYÇİÇEK – 27 Ağustos 2014 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olmasının ardından AK Parti’de Olağanüstü ilk kongre yapıldı. AK Parti Genel Başkanlığına da tek aday ve Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu seçildi. Daha önceki bir yazım da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı, Bülent Arınç’ın da Başbakan olacağını ileri sürmüştüm. Bu görüşüm, Erdoğan’ın Ak Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için Ahmet Davutoğlu’nun adını açıkladığı konuşmasın da “paralel yapı” vurgusu yapınca, öngörümün gerçekleşmemiş olmasına üzülmedim. Kongre de isim değişmiş oldu ama yine seçilmiş Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ifadesiyle, “Misyon değil görev değişimi” gerçekleşmiş oldu!

Bizim halk olarak yıllardır gördüğümüz, bildiğimiz Cumhurbaşkanlığı 10 Ağustos 2014 tarihindeki cumhurbaşkanlığı seçimi ile tarihe karıştı. Bundan sonra bizim Cumhurbaşkanlığı konusunda bugüne dek tüm bildiklerimizin atık bir önemi de kalmadı. Mesela haberler de genellikle ikinci plan da olarak verilen cumhurbaşkanlığı haberleri, artık budan böyle haberlerde ilk sırada verilir olacak! Başbakanlık haberleri ise şimdiye kadar ilk haberler olarak geçilirken bundan böyle ikinci sıraya düşmüş olacak! Kısaca Türkiye’de artık adı konmamış başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçilmiş oldu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına geçmesi ile o bildiğimiz sık sık konuşmalarından vazgeçeceği anlamına gelmiyor, yine gündem belirleyen isim kendileri olacak. Başbakan olarak Ahmet Davutoğlu, icraat yapacak. Eski başbakanlar gibi çok konuşan değil çok iş yapan olacak! Türkiye’nin daha önce rota çizeri olarak başbakanlar rol alırken artık bundan böyle rotalar, Cumhurbaşkanlığı tarafından çizilip, yürütülecek! Tıpkı Rusya’da olduğu gibi!

Seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, daha önce AK Parti Genel Başkanı olarak AK Partililerin lideriydi. Ama artık Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş ilk ve 12. Cumhurbaşkanı olarak tüm Türkiye’nin lideri olmuş oldu. Tüm Dünya da artık tıpkı Obama ve Putin gibi ülke lideri olarak tanınacak ve anılacak. Zaten eski Türkiye’de kalan o çok partililik ruhu da böylece tarih oldu. Yeni Türkiye’de partililikten çok Türkiyelilik ön plana çıkacak. Bir süreden beri siyasal anlamda var olan eski Türkiyecilik ile Yeni Türkiyelilik mücadelesi kızışacak ve Türkiye, yoluna bu Türkiyelilik yarışı ile devam edecek! Yani CHP’li, MHP’li, SP’li, AK Partili,BBP’li ya da  HDP’lilik yerine eski Türkiyecilik ile yeni Türkiyecilik revaçta olacak. Eski Türkiye, bir çok alışkanlıklarından sıyrılmış tüm alanlar da yeniliğini gösteren bir ülke olarak çağdaş Dünya’ya tam uyumlu hale gelmiş olacak!

Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kongre konuşmasının bir bölümün de;

“Dayatmacılığın sonunu getiren, çoğulculuğun hak ve özgürlüğün önünü açan yeni sosyolojik dinamikleri herkesin iyi okuması gerekiyor. Türkiye'de topluma rağmenciliğin sonu gelmiştir, millete rağmenciliğin sonu gelmiştir. Toplumsal meşruiyet siyasetin ana dayanağıdır. Bundan sonra Türkiye, ancak çoğulculukta uzlaşabilir; belli toplumsal talepleri gayri meşru ilan ederek, meşruluk zemini dışına iterek bir uzlaşma gerçekleştirilemez. Yeni Türkiye, çoğulcu bir Türkiye'dir. Siyaset bu çoğulcu toplumsal yapının temsiliyle mükelleftir. Yeni Türkiye'de makbul ve makbul olmayan vatandaş ayrımı yoktur; bütün vatandaşlar eşittir. Dolayısıyla yeni Türkiye'nin üzerinde uzlaşacağı temel değerler daha çok demokrasi, daha çok özgürlüktür. Yeni Türkiye, eksik bir demokraside olmaz, uzlaşamaz. Bu ülkede reşit ve mümeyyiz bir millet yaşamaktadır; sahip olduğu medeniyet değerleriyle, tarihi tecrübesiyle, demokratik olgunluğuyla örnek bir millet yaşamaktadır. Bu milletin vesayete, velayete ihtiyacı asla yoktur”.

Yeni Türkiye’yi 1920’deki ilk meclis vurgusu ile ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan;

"Orada Türkler vardı, Kürtler vardı, Araplar, Çerkezler, Gürcüler vardı. Arnavut, Boşnak, Roman vardı. Orada Sünniler de vardı, Aleviler de vardı. Milletin bütün unsurları, işgali sona erdirmek, Kurtuluş Savaşı'nı sevk ve idare etmek, zafer kazanmak için gönül birliği yapmışlardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin mayası, işte orada, o ilk Meclis'te atılmıştı. Kurulacak devlet, herkesin devleti olacaktı. Millet, bütün fertleriyle, bütün unsurlarıyla, barış ve hoşgörü içinde yaşayacak; birbirinin inançlarına, değerlerine saygı içinde geleceği inşa edecekti. Farklılıklar bir zenginlik olarak görülecek; Osmanlı coğrafyasındaki bir arada yaşama kültürü, Türkiye Cumhuriyeti'nde de devam edecektir" dedi. Aslın da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’nin 1.Olağanüstü Kongresi konuşması, Türkiye’nin geleceğine ilişkin bir vizyonu da işaret ediyor. Bu konuşmanın tamamını iyi okumak gerekiyor.

 AK Parti’nin yeni Genel başkanı ve başbakan adayı Ahmet Davutoğlu’nun aynı kongre konuşması, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarının geçmişi ile kıyaslanamayacak kadar daha da ileriye gideceğinin işaretleri ile doluydu. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Veda”sına, “Vefa kongresi” diyerek yanıt verdi. Kongre de Müstakbel Başbakan Ahmet Davutoğlu, tüm Türkiye’yi kucaklayan bir uzun konuşma yaptı. Tüm bu konuşmalardan anladığım, AK Parti’de de Türkiye’de genel başkanlık ve başbakanlığın değişmesi pek bir değişiklik getirmeyecek. Politikalar başlandığı gibi devam edecek. 

Belki mevcut Türkiye’nin 61. Ak Parti Hükümeti’nde birkaç bakanlıktaki değişimle 62. TC Hükümeti ile  yola devam edileceği ve fakat eski iktidarlardaki bakanlardan  daha da fazla yeni bakanların  “uykusuz” gecelerinin olacağını anladım. Davutoğlu başbakanlığındaki yeni kurulacak hükümetin daha çok çalışacağını gördükten sonra Türkiye’nin yarınlarına daha da güçlü bir ülke olarak hazırlanacağı umudumu muhafaza ediyorum. Böylelikle Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak sayın eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yeni makamında, Müstakbel Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 62. Hükümeti’nin atanacak tüm bakanlarına görevlerin de başarılar diliyorum. Türkiye’nin yarınları, bugünlerinden daha da iyi olacak. Bu moralle kalın sağlıcakla.

YORUM EKLE