Ormanlarımızın yaşam alanlarından uzaklaşmasına vatandaşa rağmen ve ülkemiz gerçekleriyle uyum sağlamayan “Orman Yasaları” neden olmuştur. Tek başına ve her şeye rağmen ağacı ve ormanı devlet adına en geçerli “Mülkiyet Belgesi” kabul eden orman yasaları, vatandaşın ormana ve ağaca husumet beslemesine neden olmuştur. Vatandaşın tamamında olduğu gibi ormancılık teşkilatının en üst yöneticilerinde de özel mülkiyete sahip olmak adına ağacın ve ormanın yok edilmesi gerekliliği yaygın bir inanca dönüşmüştür. Söz konusu inançtan dolayı “İnsanla- Ormanın” birlikte ve bir arada yaşamasına hiçbir zaman fırsat tanınmamıştır.
1945 yılında yürürlüğe giren 4785 sayılı yasayla mülkiyet haklarına bakılmaksızın ülkemizin bütün ormanları devletleştirilerek devletten başka hiç kimsenin orman sahibi olabilmesi resmen yasaklanmıştır. Ormanların tamamı devletleştirildikten sonra orman ile insan yaşamı arasında yıllardan beri var olan uyumlu bir “hısımlık” ne yazıktır ki ateşli bir “hasımlığa” dönüşmüştür. Her iki yaşamı da yok etmeyi amaç edinmiş hasımlığı tekrar hısımlığa dönüştürebilme adına özellikle sahipli ormanların yok edilmesine yasaya rağmen alenen göz yumulmuştur.
Yıllardan beri uygulanan ve ülkemiz gerçekleriyle uyum sağlamayan ormancılık politikalarıyla ormanların tamamı devletleştirilirken topraklarımızın önemli bir kısmı da ormansızlaştırılarak sel ve su baskınlarına terk edilmiştir. Bundan dolayı yaşadığımız sel ve su baskınları felaketlerinin nedenini “Ormanları Devlet, Toprakları da Sel Aldı” cümlesiyle özetleyebilmek mümkün olmuştur.
Sadece bilgisiz ve beceriksiz yönetim anlayışından kaynaklanan bu vahim hatanın faturası da her defasında ya çamur altında kalarak ölüme terk edilen ya da yılların birikimini sele kaptırarak sefalete sürüklenen vatandaşımıza ödettirilmiştir. Her felaket sonrasında da en yetkili ağızlar tarafından “klişeleşmiş cümlelerle” yapılan açıklamalar ne yazıktır ki kalıcı çözümlerin önünü tıkamıştır.
Ne yapılırsa yapılsın yürürlükteki ormancılık yasası var olduğu sürece sel ve su baskını sorununa kalıcı çözüm üretmek asla mümkün olamayacak, bu sorundan dolayı yaşanacak can ve mal kayıpları da hiçbir zaman son bulmayacaktır. Sorunun çözümü için Devlet adına ormanlara el koyan ve özel mülkiyet hakkını tanımayan orman yasasının sil baştan değiştirilmesi kaçınılmazdır.
FARUK ÇEBİ
Kürem-Der Genel Başkanı