M. Kemal AYÇİÇEK - 9 Mart 2019
"Bana bak Patron, sen kimin adamısın, söyle de ona göre yazayım" dedim, önce bana baktı, şaka yapıp yapmadığımı gözlerimden anlamaya çalıştı ama ben hazırlıklıyım, ben de ona göre gardımı almıştım zaten!
"Sen" dedi, "evet" dedim, "Şimdiye kadar yazdığın haberlerden ya da yazılardan dolayı bir tekzip aldın mı?" yoook dedim bir istihbarat mı aldın o yönde diye de sordum. "O seni ilgilendirmez" dedi.Allah, Allah nasıl beni ilgilendirmez, ben yazı yazacaksam ve sen bana böyle bir fırsat vereceksen ya da izin vereceksen benim bunu bilme hakkım yok mu? Yokmuş!
Başladım ben gülmeye ama nasıl bir gülme, çünkü günümüz de cebinde üç beş kuruşu olan ve kalkıp işte bu alemlerde bir köşe kapan, köşe kapan derken yer edinen anlamında söylüyorum bir havalarda bir havalar da neymiş patron! Ya sen patron olsan ne yazar, senin patronluk yaptığın sitenin reytingi ne diye de adama sormazlar mı?
Soruyorlar zaten, eee cevap nedir? "kem,küm". Kem, kümden cevap mı olur, hadi ver bakalım reyting raporunu, hangi yazıya kaç reyting almışsın? Ederin ne senin patron? demedim de yani diyesim geldi aslında yani biraz daha zorlarsa derim de ama diyemedim!
Eskiden yazma işlerini, harfleri düzgün cümleler içinde kullanabilen insanlar yaparlardı. Şimdi ortam karıştı, adamın neyi nasıl söylediğine bakılmaksızın sövgülü, mövgülü yazılar hatta kitaplar yazılır oldu. Çok önceleri, yani internetin daha yeni yeni tanındığı yıllar da "uzaya mesaj gönder, yıllar sonra çocukların okusun" gibi bir kampanya vardı!
Şimdi bir bakıyorsun iki kelimeyi bir araya getiren hooopadanak bir kitap yazmış, yazar oluvermiş bir de gerçek yazarlara da tepe lambasından bakıyor, bir heybet bir göstermeler, bir havalanmalar yarebbi, tüm bu insanları da sen mi yarattın diyesi geliyor insanın!
Patrona bunları söyleyince patron baktı ki bu adam uzaydan muzaydan bahsediyor, biraz ciddileşti, sonra iki kelimeyi bir araya getiren kitap yazıyor kısmına gelince de sağına soluna baktı sonra da bana döndü, "sen kitap mitap yazmayı hiç düşünme zaten, yılda bir yazı yazıyorsun, bana öyle kitap yazarım ha" gibi bakma dedi.
Sustum, baktım ki benle kafa buluyor, aslında beni çözmüş te kavga mı arıyor, amacı nedir, hani neden bana bunları anlatıyor diye düşünüyorum o sıra çaycı giriyor, yeni çay demlemişmiş de içermiymişiz diye soruyor. Çay olunca akan sular durur bizim alemde, hele yanın da bir de simit oldu mu varya, off anlatamam!
Biz geçmişte sabah kahvaltısını çay ve simitle yaparken haberlerimizi yazar, sonra dışarıdaki işimize koşardık. Tabi onları bugünün patronlarının bilmesinin imkanı yok çünkü bizim zamanlarımızdaki patronlar, gözükmezdi. Yani biz görmezdik.
Ya da onlar bize kendilerini göstermezlerdi ama şimdiki patronlar öyle mi? Gör beni gör, ne tarafa bakıyorsam anla beni ve ona göre yazı yaz, yoksa karışmam filan havalarındalar! Bıktım bugünün patronlarının havacı tiplerinden , triplerinden!
Yazacak mısın yazmayacak mısın gibi baktı gözlerime, "yazarım ben " dedim, ama seni dikkate alarak yazı yazmam! Senin o durumun bu durumun beni bağlamaz, ben yazdığım yerde özgür olmalıyım, ben senin adına yazı yazmak için burada değilim! Kendi duygularımı yazarım, ha sen yazdırırsın yazdırmazsın ona sen karar verirsin, o beni bağlamaz!
Zaten bana para filan verdiğin yok hem ben senin uşağın mıyım senin bir siten var diye sana yazı yazayım, beni kendi halime bırak. İlham gelince yazarım, para verebilseydin o zaman ilhama bakmazdım ama madem para veremiyorsun o zaman bana ilham gelmesini bekleyeceksin patron dedim.
Patron durdu, sigara da yaktı, döndü arkasını, camdan güya dışarıyı seyrediyor. Halbuki ben anlıyorum onun ne yapmak istediğini, güya çok zor durumda kalmışlAık havalarında beni etkilemeye çalışıyor, yer miyim ben o ayakları! Tam ona "Biz kaçın kurasıyız" diyecektim ki çaylar geldi, demedim. Zaten gerek de yoktu, fazla üstüne gitmemeliydim, gitmedim de zaten! O hala bana yazı yazdırıp yazdırmamayı iyiden iyiye düşünüyor! Varsın düşünsün, sağlıcakla kalın.
Patron'a dedim ki!
- 09 Mart 2019, 00:44
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi