,

Patron şövalyeleri!

  
  Evet oldu ya da olmadı gibi bir cevap alabilme adına yazıyoruz. Tüm alanlarda ama sporda, siyasette, ekonomide ama magazin hariç. Orası zaten bambaşka bir alem oralara uzanamam ama beride konuşanlar ve yazanlar, nerden türediler,nasıl türediler de köşe başlarını tutup ahkam kesiyorlar.Patronların, ambargosuz şövalyeleri onlar!
  Hal böyle olunca da tabi işler sarpa sarar bakarsınız Yılmaz Vural, 42. dakikada Rizesipor’u “maçı satmışlar” diyerek satar, sahadan ayrılır, Beşiktaş’ta başkan Serdar Bilgili, “taraftarım bana küfretti” der başkanlığı bırakır, başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Avrupa’da Türkiye’yi temsil etmek Fenerbahçe’ye yakışır” diyerek daha ligin bitmesine 3 hafta kala kafaları karıştırır, Bursa spor’da “şike” iddialarında kanıt arar, Gençler birliği Başkanı  ilhan cavcav, “teşvikler futbolculara verilmiş meğer” der ardından da alsana bu ülkede spor adaleti, basın adaleti, sporcu emeği vs.vs.
   Bedeli kim ödeyecek, şaibelerden uzak, benliğini sahalara adamış, terini topraklarla silmiş, topçuların rahatı için canını dişine takıp gecesini gündüz edip emek veren haysiyetli, dürüst işinin ehli, hak ve hukuktan yana olmuş, kimsenin tavuğuna kişştt etmemiş yüz binlerce insana bedel ödetilir. Tüm bunları yapmaya kimin hakkı var?
Daha benliğini bulmamış şimarık üç beş kişiye öbeklenmiş magazincilerle ne farkı var bu medyanın? Bir yandan TV’lerdeki yalan yanlış yorumlarla, milletin gözünün içine baka baka “bu şut gol oldu”, “top dışarı çıkmadı” “eline top vurdu, vurmadı” gibi görünen köyün kılavuzlarıyla bu ülkede şaibesiz lig mi olur? Ne farkı var onların dedikoducu kocakarılardan?  Geri getirilemeyecek olan pozisyonlarla, bu toplumu yalan yanlış yönlere kanalize etmenin ne alemi var? Hangi hakla, sahaya atlayan insanlara “insan, hayvan,köpek” yakıştırmalarıyla yorum yapılıyor? O insanları sahaya atlattıranlar da bu , atı alan üsküdarı geçmişlerin ardından günlerce yorum yapanlar değil mi? Yazı yazanlar değil mi? Kim neyi ne kadar değiştirebildi. Ali Aydın’ın düdüğünden ettiler de, hakem hatalarını mı önlediler?
Ahmet’in külahını mehmet’in başına devşirip, akla karayı birbirine karıştırıp, saltanat sürdükleri Tv sütüdyoların da canlı yayında  patronlarını çay kahve getirtmedi diye eleştiren mahalle kabadayıları, bu topluma hangi ufku açabilir ki? Fıtbol sahasından emekli olup, Tv köşelerini işgal eden işkembe-i kübracılardan yazılı ve görsel medyanın kurtulması lazım. Lazım ki, her önüne gelene mikrofon tutmasın, her aklına eseni yazmasın ya da söylemesin ve bu toplumu daha da germesinler. Dikkat ettiniz mi,  televizyonlarda ve gazetelerde halkı galeyana getiren yazar ve yorumcuların kimler olduğuna? Etmediyseniz bundan böyle biraz dikkat ederseniz beni daha iyi anlarsınız sanırım. Adam, futbolcuysa, hakemse ve oradan emekli olmuşsa “çok iyi yazar olamaz”, “çok iyi yorumcu olamaz” ama bu ülkede her ne hikmetse toptan emekli olanda sahadan emekli olanda soluğu basın sektörün de alıyor. Ardından da bu halk, yanlış bilgilerle yorumlarla tahrik edilip, geriliyor. Buna  daha fazla seyirci kalınmamalı ve önlem alınmalı. Hele siyasetçilere, tümden sporla ilgili konuşma yasağı konmalı.
Ama yook bu ülkede siz eğer mürekkep yalayıp, matbaalardan sürünüp bu işi yapıyorsanız o zaman ayrıcalık vardır.Siz yazı falan mı yazacaksınız, eğer o izni alabildiyseniz ya da size bir köşe tahsis edildiyse ilk önce o köşeyi size tahsis edenlerin neden, niçin o köşeye gereksinim duyduklarının hesabını yapmalısınız. Ardından neden sizin o köşe için seçildiğinizi anlamalı ve o bilinçle köşenizi döşenmelisiniz. Kime ne kadar hangi şartlarda atış(!) yapacağınızla ilgili de size o köşeyi tahsis edenlere brifing vereceksiniz ve ardından da yazdığınız her yazıyı önce onaylatıp(Olmuş mu olmamış mı, daha ne kadar ve nasıl atış yapılması emir olunursa ve yeter denmişse) yayına verebilirsiniz!
Kalın sağlıcakla.26.4.2004
 
YORUM EKLE