,

Plaj bekçisi mübarek!

 M. Kemal AYÇİÇEK – 9 Temmuz 2012 

Mevsimler de tıpkı insanlar gibi değişim sürecindeler. Ozon tabakalarının incelmesi, delinmesi, zararlı ışınların insanları etkiler hale gelmesi, imkanları olanların denizi doldurup, güya denizden boş alanlar üretmesi, sonra da o alanların üzerine gökdelenlerin inşa edilmesi, ardından bir çoğumuzun “Rahmet” diye nitelendirdiği yağışların, aniden sel suları ile can kayıplarına yol açıp felaketler getirmesi ve tüm bunlardan birilerinin “suçlu” çıkarma gayretleri, ülkemizin de gündemlerini oluşturuyor. Aşırı yağışlar yüzünden can kayıplarımız oldu, Samsun’da 12 can verdik, Allah’tan rahmet diliyorum.
Samsun’daki sel felaketini genellikle NTV’den izledim. NTV’den Samsun’daki sel felaketi haberlerini izlediyseniz, başta  Çevre ve Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar açık hedef haline getiriliyor, o yağmurun 500 yılda bir yağmış olmasından tutun, Mert ırmağının yıkıp geçirdiği o enkazdan bakan sorumlu tutuluyor, “illa da kellen” deniyor açık açık neredeyse. Tüm yayınlarında Bakan Bayraktar’ı, “bak hala TOKİ konutlarını Mert ırmağının kenarında yapıyor, inşaatlar hala büyük bir hızla devam ediyor” diye canlı yayın yapıyorlar. Yetmiyor, aynı haberi temcit pilavı gibi tekrarlayıp duruyorlar. Bunlar Bu ülkenin Haber kanalları ve bu millet, ne yazık ki bu tür habercilik yapan kanalları izleyerek, güya bu ülkede olan bitenden haberdar oluyor!
O mert Irmağını da Canik’i de sokak sokak adım adım bilirim, her bir sokağında sabahın erken saatlerinde çok dolaşmışlığım var görev nedeniyle, neredeyse kapı kapı. Fakat oradan canlı yayın yapan haberciler, o semte sadece sel nedeniyle ömürlerinde ilk kez gitmiş olmalılar ki, haberlerini hazırlarken hep “kelle ister” tarzı tercih etmişler. Bu salt habercilik olamazdı, bu haberlerin arka planlarında daha farklı amaçların yattığı, o haberlerin yapılışından belli ama o arka planlardan bizim haberimiz yok tabi. Neden “Kelle isterikçi” havadalar, onu herhalde Şehircilik Bakanı ve yakın çevresi çok iyi bilir. Hem haberde “felaket” diyeceksiniz, hem de “bu felaketten Çevre ve Şehircilik bakanı Bayraktar sorumludur” anlayışında yayınlar yapacaksınız, yok mu burada bir terslik? Felaketse, Bakan ne yapsın, adam sırf muhafazakar diye, Felaket olmasın diye Allah’a mı yalvarsın? Rusya’da Krasnodar’daki selde 171 kişi yaşamını yitirdi, bizim NTV mantığı ile olaya baksak  “putin hemen istifa etmeli” öyle değil mi?
Adam çocuklarını getirmiş denize, kendi soyunmamış elbiseleri ile deniz kenarındaki kayalara uzanmış yatıyor, ara sıra çocuklarına göz atıyor, sonra çevresine göz gezdiriyor, tekrar uzanıyor kayalara. Bir müddet sonra o kayaların hemen yanına  genç bir erkek yanında belli ki sevgilisi olan bir kadınla gelip, masa kuruyor, sonra da bira içerek o sevgilisi ile sohbete koyuluyor. Deniz kıyafetleri var her ikisinin de üzerinde, fakat kayalarda oturan adam bundan rahatsız oluyor, bir göz atıyor, kafasını çeviriyor, biraz sonra tekrar bakıyor o tarafa,  sonra aniden kalkıyor, o iki sevgilinin yanına yaklaşıp, onlara, “uygun oturun burada” diye ikazda bulunuyor ama delikanlı, ekmek bıçağını kaptığı gibi onlara laf söyleyen adamı bıçakla kovalıyor plajda. Adam, bu beklenmedik duruma daha fazla direnemeyip, kaçıyor kayalıklarına.. 
Elinde telefonla arıyor bir yerleri, sonra bizim yanımıza geliyor, “gördünüz değil mi adam beni bıçakla kovaladı” diyor, yanımızdaki arkadaşta “evet gördük, seni bıçakla kovaladığını”..adam gidiyor, bir süre sonra bir komutan iki jandarma ile geliyor plaja, o telefon eden adam yanlarında..gidiyorlar bira içen gencin yanına, jandarmalar o gencin başında onunla konuşurken adam bizim yanımıza geliyor ve bu kez de yanımızdaki arkadaşa, “şahitlik edersin değil mi, adamın beni bıçakla kovaladığına, gel benimle”diyor .. “Arkadaş neden sana şahitlik yapsın ki?” diye soruyorum adama, “e o gördü işte adam bana bıçakla saldırdı” diyince dayanamıyorum, “ e be kardeşim bu arkadaş mı seni gönderdi ki git yanında sevgilisi olan genç bir delikanlıya, şöyle yatma, böyle otur de diye?” sordum, “yok” dedi, “ee o zaman ne diye gelip sana şahitlik yapsın,  git işine, başka işin mi yok senin, plaj bekçisi misin sen?” diyince adam “la havle” çekip yanımızdan ayrılıyor. 
Kaldı ki halka açık bir yer ve orada bir çok insan varken, bu adam sırf belki aldığı kültürle, belki kendi çocuklarına kötü örnek olurlar düşüncesi ile kalkıp, halka açık bir plajda kendi kendine gelin güvey oluyor, sonra da “bana şahitlik edersin değil mi?” diye, deniz keyfini süren bir insanı şahitliğe zorluyor, bu ne mantıktır böyle? NTV’nin Samsun’daki sel felaketi haberlerini izlerken ister istemez o plaj bekçisi adam geldi aklıma çünkü Samsun’dan yaptıkları canlı yayınlarda aynı o plaj bekçisi salak gibi sorularla akıllarınca “toplumu bir isyana teşvik edebilir miyiz” gayretini hiç de gizlemiyorlardı!
Fakat onların bilmediği bir şey vardı, NTV’nin tabi..Allah, Recep Tayyip Erdoğan’a Samsun’daki o muhteşem miting ile, “Yürü ya kulum” demişti..2001 krizinin olduğu günlerdi ve üç parti, ANAP-DSP-MHP koalisyonu vardı iktidarda. O üç partinin toplamının yapamayacağı bir mitingle Ak Parti, Samsun Cumhuriyet meydanını tıka basa doldurmuş ve oradan bugün ki iktidar yürüyüşünü başlatmıştı. Samsun, Karadeniz Bölgesi’nin Metropol kenti, Karadeniz’in tüm illerinden insanların harman olduğu bir kent, öyle ne NTV’nin ne de yerel anlamdaki birkaç uydu site ve gazetenin diledikleri gibi yönlendirebilecekleri insanların olduğu şehir değil, o nedenle de baltayı taşa vuruyorlar. Benden söylemesi. 
Neden NTV’yi örnek verdim diye soranlar olabilir, en fazla izlediğim haber kanalı NTV olduğundan ve bir izleyen olarak benim gördüğüm aksaklıkları da dost acı söyler babından dile getirmek istedim. NTV’de bir tek Allah’ın kulunu da tanımam etmem ama Habercilik ile goygoyculuk farklı şeylerdir diye bilirim. Varsa elinizde açın NTV’nin Samsun’daki sel felaketi ile ilgili haberlerini tekrar izleyin, hem sadece Samsun’la da sınırlı kalmayın isterseniz  mesela Suriye sınırımızdaki olaylarla ilgili de veya Ergenekon davaları ,  Çamlıca tepesine yapılacak olan cami de dahil NTV’de yayınlanan haberlere biraz daha dikkatlice bakın  tarafsız bir gözle tabi, sonra da bu yazımı tekrar bir okuyun zahmet olmazsa, o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE