,

Rus kızından gelin olur mu?

M. Kemal AYÇİÇEK – 4 Temmuz 2011    
Evet, seçimler bitti, TBMM’de Ak Parti ve MHP’li Milletvekilleri yemin etti, CHP ve BDP’liler, kendilerince birer gerekçe bulup, yemin etmediler. Kısaca Türkiye’de iç gündem, siyasetle meşgul.. Şimdi TBMM başkanı seçilecek, ardından da Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan, Trabzon’un plakası olan 61.ci Türkiye cumhuriyeti hükümetini kuracak. Ama ben yine siyaset yazmayacağım, bunlar zaten olağan gelişmeler. Bu yazımda bir sevdaya yer vereceğim.
Murat, 28 yaşında aslen Gümüşhaneli ama Trabzon’da doğma büyüme bir genç. Bir kız sevmiş, ama bir türlü kimseye açılamıyor, derdini anlatamıyor. En yakın dostları, arkadaşları da biliyor bir Rus kızını sevdiğini. 6 yıldır da birlikteler. Fakat, öncelikle aile baskısı, sonra çevre baskısı derken, sevda sadece sözde kalıyor ve evlilik bir türlü olamıyor. Murat, annesine kıyıdan köşeden bu durumunu aktarıyor ama annesi feryat figan, baskın çıkıyor. Murat, geri adım atıyor. Annesi, ona şöyle evini süsleyecek, yöreyi, töreyi, geleneği, göreneği bilen bir kız arayışında. Hatta bir öğretmen bulmuş bile, oğluna, “git sen şu okula bir bak, kızı beğenirsen bu işe girişelim” deyivermiş. Murat, “ ben kızın karşısına çıkıp, sarı sarı çizmeli Mehmet ağa mı diyeyim, öyle şapadanak kız mı bakılır, hem öğretmen, mutlaka vardır bir sevdiği” diyor.
Son 20 yılda 350 bin Türk-Rus evliliği olmuş, bazı kaynaklarda bu rakam var. Tabi bu evliliklerin çoğunluğu, formalite evlilikleri. Bu işin kaymağını yiyenler, bu işi organize işler tarzında da yapıvermişler zamanında. Tüm bu tarz, sahte evlilikler nedeniyle binlerce insan mağdur edilmiş, bunun rezilliğini çekmiş ve hala çekiyorken, gerçekten aşk evliliği şeklinde de yapılan evlilikler ne yazık ki, aile ve çevre baskıları yüzünden parçalanmış ve her iki tarafında perişan olmuş durumları var. Fakat, tüm bu çirkin yaşanmış olaylar, gerçekten seven ve evliliği düşünen sevgilileri tabi tedirgin ediyor.
Kimileri bu tarz evliliklere, “Rus-Türk evliliği ahlaksızlığın başka bir boyutu. Bu evlilik olaylarının diğer bir boyutu da tamamen çıkar amaçlı, ya para karşılığı TC vatandaşı olabilmek için evleniyorlar ya da fuhuş için” ön yargısı ile bakarken, kimileri de , “Türk ırkinin belini doğrultamayacak şekilde melezleştirilmesi uygulamaya konulmuştur.
Melezlesen bir milletin milli direnci olmaz, milli Ülküsü olmaz gerçeğinden yola çıkarak, düşmanlarımız yoğun şekilde Türk çocuklarının yabancı kandan olanlarla evlenmelerini gerek medya aracılığı ile gerekse başka yöntemlerle özendiriyorlar” diye bakabiliyor. 
Annenin karşı çıkmasına karşın Rus kızının samimiyeti, bağlılığı, sevgisi, mantıklı ve makul talepleri, kanaatkar tutumu ve Murat’a olan bağımlılığı, Anne’ye rağmen, işi evlilik aşamasına getirmiş. Artık hem Rusya’da ve hem de Türkiye’de resmi işlemlere başlanmış, süreç işliyor. Resmi işlemlerde Rusya ayağı, kızın anne ve babasının soy adının aynı olmamasından kaynaklanan mahkeme sürecinde biraz zaman alabiliyormuş. Eğer, bu evlilik gerçekleşirse Rus kızı, “Benim adım Deniz olacak” demiş ama Murat, bu isme pek sıcak bakmıyor. Türkiye’de Deniz hem erkek ve hem kız adı olarak kullanılıyor, muhtemelen Murat’ın “erkek” adı olması kaygısını algılıyorum. Ona, çift isim öneriyorum.diyorum ki, “tamam, madem kız Deniz adını almak istiyor, sende aklında varsa bir kız adı onu ikinci isim olarak koyarsın, olur biter. Mesela Deniz Sema” diyorum, “sema, annemin adı” diyor. “o zaman, deniz seda olur” diyorum. “olabilir” diyor.  Fakat o Rus kızı yine de makul, “sen bana Deniz ismini koydurmazsan o zaman çocuklarımızdan birine bu adı koyarım” diyormuş. 
 Rus kızının doğum günü varmış ve Murat’tan istediği hediye de sadece sindy bebek., “her yıl aynı hediyeyi istiyor, geceleri yatarken bu bebeklerle yatıyor” diyor Murat, Rus kızı için. Murat’ın babası vefat etmiş ve ailesinin tek erkek oğlu. Kız kardeşi var sadece ama bir yanda annesi öbür yanda sevdiği bir Rus kızı..şimdi şu “Türk ırkını melezleştiriyorlar” diye bu tarz evliliklere karşı çıkan gençler, bir de empati yapıp, Murat’ın yerine kendilerini koysalar ve olaya öyle baksalar mesela diyorum. Acaba, o düşüncelerinde farklılıklar olur mu? Bana olur gibi geliyor, çünkü bu aşk, öyle bar ve diskolarda, loş ışıklar altında oluşmuş aşklardan değil. Murat’ın arkadaş çevresinden bu tarz Rus evlilikleri yapan çok sayıda tanıdığı var zaten ve o tüm onların evliliklerini yakından süzdükten sonra böyle bir evliliğe adım atmaya çalışıyor. 
Geçmişte yaşanmış o menfaat evlilikleri veya sahte evlilikler nedeniyle bizim emniyet teşkilatımız da işi artık eskisinden çok daha sıkı tutuyor  haklı olarak tabi. Gerçekten sevgi ve saygıya dayalı evlilikler, ne yazık ki o çirkin çıkar evliliklerinin getirdiği endişe ve kaygının gölgesi altında ister istemez  ile bu yeni evliliklere de çok sıkı takibi getirmiş. Murat, “Polis, gerçekten evli olup olunmadığını kontrol etmek için her an eve gelip, eşin bu sabah ne tür kilot giydi, veya hangi pantolonu giydi gibi sorular soruyor, ne kadar garip değil mi?” diyerek, “ar” duygusunun, yarın bir gün kapısını çalacak olmasından kaygılanıyor. O soruların, bizdeki “ayıp” karinesinden sayılması, Murat’ın tek korkusu şimdilik. O mantığa itiraz ediyor ama bu işin istismar konusu yapıldığını dikkate almıyor sanki. Polis, elbette görevini yapacak, onun işi o. İstismarı önlemek, yoksa düzgün evliliklere emniyet güçlerinin karşı olması gibi bir düşünce olabilir mi? Öyle değil mi? 
Hani bir ifade var son yıllarda geliştirilen, “paranın dini imanı olmaz” diye, tamam paranın yok da sevdanın dini imanı olur mu? Bu gönül işi, aşk sınır tanıyor mu? Ya da Aşk’a kim bir önermede bulunabilmiş bugüne kadar? Hem Rus kızı ve hem de Murat’ı tanıyan biri olarak ben her seferinde Murat’ın bu evliliği bir an önce yapması gerektiğinden yana oldum. Benim amacım başka, ben sadece Murat ve o Rus kızından doğacak bir veya birkaç çocuğu görmek ve sevmek istiyorum. Gerçekten seven insanların çocuklarının bu Dünya’ya pozitif enerji yaydığına inanıyorum ve gerçek aşk ve sevgileri görünce de onlara saygı duyarak, bir an evvel meyvelerini görmeyi umuyorum.
 Murat’ın annesinin Rus kızını istemeyişi, sadece Rus kızlarına geçmiş yıllarda “Nataşa” diye atfedilen, yerli yersiz yaklaşımlar ve belli ki, mahalle baskısından başka bir şey değildir diye düşünüyorum. Gerçekten oğlunu seven bir anne, oğlunun sevdiği hiç kimseye karşı olamaz diye düşünüyorum. Eğer, mutluluk olacaksa, kumrular gibi birbirlerine bağlı insanların evliliklerine kim hangi hakla karşı çıkabilir ki? Bunu benim mantığım kabullenmiyor işte. O Rus kızı denilen hani Deniz olacak olan kız, daha şimdiden Türk kahvesinin nasıl yapıldığını öğrenmiş, tüm köy yemeklerinin yapımını öğrenmiş, kendini 6 yıldır Türk gelenek ve göreneklerine hazırlamış zaten. Ben sadece şunu gördüm, kim gerçekten birini seviyorsa, ona el birliği ile destek olma yerine bir hasetlik, bir çekememezlik, bir kıskançlık, bir kalleşlik hissi ile sadist duygular, bireyleri etkisi altına alabiliyor. Oysa gerçekten seven insanların evlilikleri ve mutlulukları, tüm topluma pozitif enerji yayacak ve huzur verecek önemli bir olaydır. Keşke herkes bunun farkında olarak, başkalarının mutluluğuna destek olabilse. Kalın sağlıcakla.
YORUM EKLE