,

Rusya, bize Amerika’dan yakındır!

M. Kemal AYÇİÇEK – 1 Aralık 2014 

Ülkemiz çevresi elektrik verilmiş tarlaların çevresini saran demir tellere benziyor. Karadeniz’de vardır kimi yerlerde bağına bahçesine vahşi hayvanlar zarar vermesin diye elektrik verilmiş tellerle önlem alma olayı. Türkiye, özellikle son yıllarda ne yazık ki çevre ülkelerle aynı böylesi tellerine elektrik verilmiş gibi çevrelenmiş bir ülke haline geldi. Ama yeni Türkiye’de artık eski Türkiye’de olduğu gibi, Amerika Türkiye’ye Rusya’dan daha yakın bir ülke olmayacak! Yeni Türkiye’de artık Rusya, bize gerçekte olduğu gibi Amerika’dan daha yakın bir ülke olacak, bunun başkaca yolu yok!

Yeni Türkiye, geçmiş alışkanlıklarından sıyrılmış, hani milletvekillerinin sigara paketleri üzerinde not aldığı yılların Türkiye’sinde olan tüm dış “Dost” ifadeleri ya da şu veya bu gibi “Müttefik” liklerini gözden geçirecek! Dünya’ya birilerinin gösterdiği şekliyle değil, kendi insanlarının kendi iradeleri ile iktidar yaptığı insanların Dünya gerçeklerini ve ülkeyi çevreleyen ateş çemberini de dikkate alarak şüphesiz yeniden belirleyecektir. Türkiye’ye yıllar yılı “öcü” diye gösterilen Rusya’nın insanları, o bize “Öcü” diye gösteren ülkelerin insanlarından çok daha dürüst insanlardır! Bunu, Rusya Federasyonu’ndan ülkemize gelen Rusya vatandaşlarını daha yakından görüp, tanıyarak daha da iyi anladık.

Ortak bir Coğrafya ’da yaşadığımız Rusya Federasyonu, ABD’den bize daha yakın derken son dönemler de Ukrayna’ya müdahalesinin ardından AB ve ABD ambargolarıyla baş başa kaldı diye değil, aynı havayı AB ve ABD’den daha fazla soluduğumuz, huyu, suyu bize insan olarak daha yakın olduğu için söylüyorum. Türkiye’ye gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu yeni Türkiye’nin farkında olan liderlerin başında yer alıyor. Ne AB ve ne de ABD liderleri, Türkiye’yi Putin kadar anlayamadı. Bunun için de Putin’in Türkiye ziyareti diplomatik olarak en üst seviyede gerçekleşiyor. Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi beşinci toplantısı (ÜDİK), 2009 yılında kurulan ve İki ülke arasındaki stratejiyi ve ikili ilişkilerin gelişiminin temel yönlerini hazırlayan Konsey önemli siyasi, ticari ve ekonomik, kültürel ve insani işbirliği projelerini hayata geçirilmesini koordine ediyor.

Diplomatik ilişki dili ne olursa olsun, ABD ve Rusya ile Türkiye ilişkilerinde halka yansıyanlar, halkın bu her iki ülkeye bakarken kendisinin de içinde olduğu politikalardaki samimiyet ve yansıyan ilişki biçimleridir. Rusya’da halk, Türkiye’yi kendisine yakın görüyor ki bu yıl ülkemize gelen Rusya vatandaşı Turist sayısı bu yıl 4,5 milyona ulaşmıştır. ABD’li politikacıların bu ülkeye ziyaretlerinde söyledikleri ile kendi ülkelerine döndüklerinde söyledikleri sözler bile birbirine uymazken, Rusyalı liderlerin burada da kendi ülkelerinde de Türkiye ile ilgili söylemleri ABD’lilerinkiler gibi tezat oluşturmamıştır. Bunu anlamak için sadece sözde “Ermeni soykırımı” konularındaki sözlere bakmak bile yeterlidir!

Elbette tüm bunları söylerken ABD ile köprüleri atıyoruz, Rusya ile kanka oluyoruz da demiyorum. Ama görünen köy kılavuz istemez artık, Rusya, Yeni Türkiye’ye ABD’den çok daha fazla yakındır. ‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır’ atasözü de bizim atasözümüzdür ve artık atasözlerimizi de bundan böyle daha bir dikkatle sarılacağız. Devletler arasın da mutlaka bir dil vardır, o dil bizlere yani vatandaşlara pek yansımayabilir ama vatandaş, kendi ülkesi ile ilişkiler içinde olduğu diğer ülkelerde olup bitenleri de eski Türkiye’den daha iyi izleyebiliyor. Yeni Türkiye de insanlar, Almanya’da da, Amerika’da da, Fransa veya İngiltere’de ve Dünyanın her yerinde kendi ülkesi ile ilgili yapılan konuşmaları da yapılanları da daha yakından öğreniyor. O nedenle Türkiye de vatandaş, Türkiye dışından Türkiye’ye hangi ülkenin hangi bakışının ne anlama geldiğinin de farkındadır. Kristof Kolomb'un öncelikli hedefi Hristiyanlık'ı yaymak olduğu halde,  Amerikalara ulaşan ilk kaşif olmamasına rağmen, modern Batı dünyasının tarihsel gelişiminde büyük bir etkisi olmuş diye Yeni Türkiye’de batılıların bize her dediğine artık inanmak zorunda değiliz. Hele hele yeni Türkiye olarak öyle aba altından sopa göstermelere ise geçmişte olduğu gibi bundan sonra boyun eğecek ne ülke ne de milleti var!

Türkiye-Rusya Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı Salih Kapusuz’un, “Biz her şeyden önce Rusya Federasyonu ile olan ilişkilerimize büyük değer veriyoruz. Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki işbirliğinin hem halklarımız hem de bölgemiz için kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bölgesel gelişmelerden kaynaklı bazı zorluklar yaşansa da, ikili işbirliğimizi daha ileri seviyelere taşımak konusunda kararlıyız. Dış politikamızdaki ana önceliğimiz ise gerek ikili, gerek bölgesel planda ortak paydalara yönelmek. Rusya ile ticari ilişkilerimiz son yılların en iyi seviyesine ulaşmış durumda. Türkiye’nin yakın çevresindeki pek çok ülkeye son dönemde yaptırım uygulandı ve bu yaptırımlardan en çok etkilenen ülke de Türkiye oldu. Biz yaptırımlar konusunda temkinli hareket ediyoruz, ilke olarak sadece BM kararlarına dayalı yaptırımlara katılıyoruz.

Elbette AB ve ABD’nin yaptırımlarını daha da genişlettiği sırada Türkiye’nin Rusya ile ticaretini artırması hoşuna gitmiyor. Ama sonuçta Rusya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne aday ülke, Türkiye de Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü üye ülke. Sonuçta ülkeler birbirleri ile ticaret yapabiliyor. Kaldı ki AB’nin ABD ile serbest ticaret anlaşması imzalaması ve Türkiye’nin kapsam dışında kalacak olması gibi büyük bir sorun varken Türkiye’nin kendi menfaatini düşünmesinden daha doğal ne olabilir. Türkiye ile AB 1996 yılından beri Gümrük Birliği yaptığı için bu anlaşma Türkiye’yi tek taraflı olarak bağlayacak. ABD’den Türkiye’ye girecek mallara gümrük vergisi uygulanmayacak. Buna karşılık Türkiye’den ABD’ye satılacak mallara gümrük vergisi uygulaması devam edecek ve Türkiye bundan zarar görecek. Şahsi düşüncem AB kendi içerisinde ticaretini rahatlıkla yürütebiliyor. ABD ile de serbest ticaret anlaşması yaparak alanını genişletme çabasında bulunuyor. Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden kaynaklanan sorunu var iken Türkiye ve Rusya’nın ticaretini artırma isteği gayet doğal, gayet yerindedir. Nihayetinde dünya ortak bir pazar ve ülkelerin de kendi menfaatleri doğrultusunda karar verebilme özgürlüğüne sahip olduğunu düşünüyorum. Neticede son nihai kararı devletler kendileri verecektir” şeklindeki görüşlerine aynen bende katılıyorum. Kalın sağlıcakla.

YORUM EKLE