,

Sevgili Z kuşağı ve gençler


M. Kemal AYÇİÇEK – 11 Mart 2023


Şimdi kuşak dendi mi hemen alınmayın, sizi yargılayacak ya da size nasihat edecek durum da değilim hem bu benim ne haddime haşa estağfurullah, ben aslın da sizi dinlemek isterdim de sizi nerde bulabileceğimi bilemiyorum, o nedenle belki burada bulurum diye de bir umut işte yazayım istedim.

Şunu öncelikle söyleyeyim ben bundan yıllar önce kendi çocuklarımla yol alırken arabada konuştuklarını dinledikten sonra “çocuklar aileyi yönetsin artık, yeter” diye bir kanaate varmıştım. Çünkü o zaman çocukların yaşamın daha güzelliğini bizden daha iyi görebildiğini fark etmiştim. 

Tabi bunu çocuklarıma belli etmedim ama kendi iç sesimdi o an öyle düşünmüştüm, çünkü onların bize çizdiği dünya benim de hoşuma gitmişti. Ki ben zaten çocukları, büyüklerden daha fazla gale alan bir tiptim yani büyükler evet iyi şeyler söylerlerdi ama çocuklar kadar ard niyetsiz ve gamsız dünyaya bakamazlardı onun için çocukların dünyaya bakışına büyüklerin bakışından daha fazla önem veriyor ve saygı duyuyordum.

Çocukların dünyaya bakışı saf ve temizdi büyüklerden onun için çocuklar aileyi yönetsin der durumdaydım. Çünkü çocukların yalanı yoktu, insanlara bakarken safları da yoktu. Onlar, dünyaya bir güzel insan gibi bakıyor öyle kabul ediyor ve öyle yaşıyorlardı. 

Onların sağcılığı solculuğu yoktu sadece bulundukları mahalle de yaşadıkları onları mutlu mu yoksa mutsuz mu ediyordu tek kaygıları bu idi ve ben bizim çocukların “bizim çocukluğumuz çok güzeldi” söylemin de söz birliği etmişlikleri ki biri kız ve biri oğlandı, bunu duymak bile beni mutlu etmişti. 

Evet ben de çocukluk yaşadım ama ben onlar kadar şanslı bir çocuk değildim ve ben onlar gibi “çocukluğum da çok mutluydum” kanaatini hiçbir zaman taşımamıştım. Ben çocukluğumu babamın maddi ve sosyal durumu nedeni ile o günün şartlarına göre yaşamıştım. 

Babamı ya da annemi suçlayamam çünkü babam da annemle değildi o günün şartların da babam devlet memuru olduğu için başka yerlerde görev yaparken annem dedemin yanında yani baba evinde kalıyordu. Yani babam, “bu benim ailemdir” diyerek, kendi ailesini yanına alamıyordu. Alırsa o dönem de bu “ayıp” sayılıyordu!

 Bu öyle bir dönemdi, baba gurbet sayılıyordu görevi gereği ama anne dedenin yanın da yani geniş aile geleneğinin bir parçası olabiliyordu. Öyle de oluyordu. Kardeşler, birbirlerinden ayrı farklı kültürler de yetişiyor ama yine aynı çatı altına bayram da ya da sadece özel günler de gelebiliyordu!

O günün şartları onu gerektiriyordu Çünkü ben zaten çocuk muydum ki?! Çocukluğumun ne olduğundan bile haberim yoktu, biz öyle yetiştik! Evet, ağabeyim vardı, ablam vardı, diğer kardeşlerim de vardı ama ben babamla gurbette olan kardeş ya da ağabeydim sadece ve kardeşlerimle de o bayram veya özel günler de birlikte olabiliyordum.

Şimdi benim Z kuşağına nasihatim mi asla olamaz ama şunu söylemek istiyorum sevgili Z kuşağı denilen gençliğe haddime olmayarak, yaşlılarınızı sağın hem de en ince ayrıntılarına varıncaya kadar sağın, onlar da hiçbir şey söyletmedik bırakmayın! Sağın tıpkı bir koyun bir keçi bir sığır sağar gibi sağın, dağarcıkların da ne varsa onu almaya bakın lütfen!

Ben liseyi bitirene kadar tam 12 okul değiştirdim on iki okul. Düşünün lise zaten 12 yıl değil mi, bir çocuksunuz ve liseyi bitirene kadar tam on iki tane okul değiştirip ve mezun oluyorsunuz bu dönem de hangi çocuk, on iki okul değiştirip de liseyi bitirebilir? Bir düşünün bakalım ama bizim dönem de bu normaldi işte yani bunu ben başarmışım, şimdi ki sevgili Z kuşağından kaç kişi bunu başarabilir ki?

Sırf ben onca okul gezdiğim için kendi çocuklarım okul değiştirmesin diye özellikle semt bile değiştirmedim. Çocuklarım hep devlet okulların da sıradan birer öğrenci olarak okudu ama ben onları yurtlarından ve okullarından etmemek için bir başka yere gitmedim ve aynı okullarında mezun olmalarını sağladım bunu ben kendimce başarı kabul ettim. Ve onlarda sağ olsunlar bana şu okul bu okul gibi bir dayatmada da bulunmadılar.

Zaten iki çocuğum vardı her ikisi de üniversite okudular ve artık kendi hayatlarını kurdular. Biz geniş bir aile idik ama çocuklar bunu çekirdek aileye dönüştürmeye karar verdiler ve bu çekirdek aile bile kalmadı orası ayrı bir mevzu, oraya girmiyorum. Ama hiç değilse çocuklarımın çocukluklarının mutlu oldukları bir ortamı benden daha iyi yaşadıklarını onların kendi aralarındaki konuşmalarından duydum ve bu beni mutlu etti.

Biz bugünün şartlarının çocukları değildik. Bizim çocukluk yıllarımız da anarşi dönemi vardı, şehirler de mahalleler bile bölünmüş sağcı solcu mahalleler de hayatta kalmak için çaba harcıyorduk. Sağcı solcu mahalleye giremiyor, solcu sağcı bir mahalleye gidemiyor gidiyorsa da öldürülüyordu. Okullar da da bu ayrımcılık vardı ve silahlı eylemler, dileyenin dilediği şekil de yapılıyor bırakın gençleri ülke de polis bile sağcı ve solcu diye ayrılmıştı, bir düşünün polis aynı polis ama polisin de sağcısı solcusu olan bir ülkenin gençleriydik.

Şimdi siz tüm bunları görmüyorsunuz diye böyle bir ülke yok gibi düşünmeyin. Ülke bugün sizin gördüğünüz bir birlik ve beraberlik mücadelesi vermiyor değildi veriyordu ama bu gün düşman belli, hain terör örgütü ya da o mantıkla bu ülkeyi kendi tekeline almak isteyen dış ülkelerin Türkiye’deki taşeronu olan belli cemaat ve yandaşlarının bu ülkenin yönetimini ele geçirme operasyonlarını hepiniz biliyorsunuzdur. Ama bilmiyorsanız da şimdi sorun o Google hocanız size söyler, onun için reelde olanları atlamayın. 

Of’ta gençler kendi araların da konuşuyorlar ama 1997’deki 28 şubat olaylarını konuşurlarken cumhurbaşkanını tartışıyorlar, o dönem de kimdi cumhurbaşkanı diye tartışıyorlar ama Google ye bakma gereği duymadan celal bayar diyor birisi. Uzaktan izliyorum konuşmaları ama çocuk celal bayar adını anınca da “bu kadar da olmaz” deyip aralarına giriyorum.

Yahu eliniz de cep telefonlarınız var tartışırken bari şuna bir sorun şu zaman da kim kimdi diye de bari tartışmanızın da bir anlamı olsun diyorum. “1997 de cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di”  hatırlatıyor ve ardından da  “tartışıyorsunuz bari o tartışmaları temellendirin” diyorum.

Hep sin de cep telefonu var ama birbirlerine inat yok o şu cumhurbaşkanıydı yok bu cumhurbaşkanıydı diye kendi aralarında tartışıyorlar. Şimdi sevgili Z Kuşağı gençler, hepiniz böylesiniz demiyorum ama ne olur bari elinizdeki aletleri iyi kullanarak yanılgıya düşmeyin, ne olur azcık çaba sarf edin ve gerçeğin ne olduğuna fazla vurdumduymaz kalmayın ne olur, lütfen rica ediyorum. Kalın sağlıcakla.

YORUM EKLE